logo tobb logo tobbetu

TEPAV ve İKV, Ankara Anlaşması’nın 60. yılında Türkiye-AB ilişkilerini mercek altına aldı TEPAV ve İKV ortaklığında düzenlenen “60. Yılında Ankara Anlaşması: Türkiye - AB İlişkilerinin Yol Haritası” başlıklı toplantıda Türkiye - AB ilişkilerinin geçmişi ve geleceği değerlendirildi.
Haber resmi
24/09/2023 - Okunma sayısı: 1951

 

 

TEPAV ve İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) ortaklığında Türkiye - AB İlişkilerinin geçmişinin ve geleceğinin değerlendirildiği “60. Yılında Ankara Anlaşması: Türkiye - AB İlişkilerinin Yol Haritası” başlıklı toplantı 21 Eylül 2023 Perşembe günü TEPAV’da gerçekleştirildi.

Avrupa Birliği Başkanlığı yetkililerinin yoğun ilgi gösterdiği toplantıya, akademisyenler, bakanlıkların ilgili temsilcileri ve büyükelçiliklerin üst düzey yetkilileri katıldı.

TEPAV Kurucu Direktörü Prof. Dr. Güven Sak, İKV YK Başkanı Ayhan Zeytinoğlu ve T.C. Dışişleri Bakanlığı Bakan Yardımcısı ve AB Başkanı Büyükelçi Mehmet Kemal Bozay’ın açılış konuşmalarını yaptığı toplantıda moderatörlüğünü Yusuf Işık’ın üstlendiği ve TEPAV AB Çalışmaları Merkezi Direktörü Nilgün Arısan Eralp, İKV Genel Sekreteri ve Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Çiğdem Nas, TOBB ETÜ Öğretim Üyesi Prof.Dr. Sanem Baykal ve 2005-2009 Dönemi AB Genel Sekreteri Büyükelçi (E) Oğuz Demiralp’in konuşmacı olarak yer aldığı “Ankara Anlaşması’nın 60. Yılında Ortaklığın Geleceği ve Yol Haritası” başlıklı bir panel düzenlendi.

“Gümrük Birliği’nin yeni düzen kapsamında güncellenmesi gerekiyor”

Konuşmasında, Ankara Anlaşması ile yürürlüğe giren Gümrük Birliği sayesinde Türkiye’nin bir sanayi ülkesi haline geldiğini hatırlatan TEPAV Kurucu Direktörü Prof. Dr. Güven Sak, “Ankara Anlaşması herhangi bir serbest ticaret anlaşmasından daha yoğun entegrasyona imkan veren bir çerçeve sunmaya devam ediyor. Şirketlerimiz bugün hala bu sayede dünyanın en zengin pazarı ile uluslararası ticaret ve iş birliklerini kolaylıkla devam ettirebiliyor. Soğuk Savaş şartlarında yapılan Ankara Anlaşması’nın 60. yıldönümü, dünyanın yeniden şekillendiği bir döneme denk geldi. Bugün de yeniden yapılanmakta olan bir yeni dünya düzeni ile karşı karşıyayız ve hala önemini koruyan Ankara Anlaşması’nın bir neticesi olan Gümrük Birliği’nin, bu yeni düzen kapsamında güncellenmesi önem taşıyor” dedi. “Gümrük Birliği’nin hem çağın şartlarında, dijital ve yeşil dönüşüm dikkate alınarak, modernize edilmesi, hem de tarım ve hizmetler gibi yeni alanlara doğru genişletilmesi Türk sanayiinin ikinci yüzyıldaki teknolojik sıçraması için önem taşıyor.”

“Hedef imtiyazlı ortaklık değil tam üyeliktir”

İSO ve İTO tarafından kurulan İKV’nin temel hedefinin, Türkiye’nin Avrupa Birliği ile ilişkilerinde hak ettiği yeri alması olduğunu belirten İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, “Ukrayna Savaşı ile yeniden başlayan AB genişleme sürecinde Moldova, Ukrayna gibi ülkelerin adı geçerken çok daha önce üyelik yoluna giren Türkiye’nin yer almaması ilişkilerin tıkanma noktasında olduğunu gösteren önemli bir gelişmedir. Bugün, ilişkiler adına imtiyazlı ortaklık konuşulsa da bizler için ana hedef tam üyeliktir. Bu bağlamda Türkiye, üstüne düşeni yapmalı ve gereken siyasi ve ekonomik reformlar gecikmeden gerçekleştirilmelidir” diye konuştu.

“AB ile diyalogumuz en üst düzeyde devam ediyor”

Açılış konuşmasında Türkiye’nin yeni yüzyılında ve Cumhuriyetin 100. yılında Ankara Anlaşması’nın da 60. yılının kutlandığına vurgu yapan T.C. Dışişleri Bakanlığı Bakan Yardımcısı ve AB Başkanı Büyükelçi Mehmet Kemal Bozay, “AB Başkanlığı olarak nitelikli kadromuzla tarımdan enerjiye, sağlıktan ulaşıma gelişmeleri takip edip müktesebatımıza ekliyor, özellikle yeşil ve dijital dönüşüm için gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Bugün, şevkimiz çok boyutlu bir dış politika kapsamında sürmekte ve AB ile de diyalogumuz en üst düzeyde devam etmektedir. Bununla birlikte Gümrük Birliği modernizasyonu ve vize kolaylaştırması, AB’den ilk adımda başlıca beklentilerimizdir” açıklamalarında bulundu.

“Avrupa ile gerçekleştirilecek koridorlarda Türkiye’nin ayna etkili gücü hesaba katılmalı”

Bozay, gelecek dönemde Avrupa Siyaset Topluluğu, Küresel Geçit Projesi ve AB Yüksek Temsilcisi Borrell’in Türkiye raporu olmak üzere üç ana konu başlığında değerlendirme yapacaklarını aktararak “Özellikle bu rapor kapsamında adil açılımlar beklemekteyiz. G20 zirvesinde “koridorlar” tartışıldı. 19. yüzyıl sonunda Avrupa ile gerçekleştirmeye çalıştığımız koridorlarla kesişen bu rotalar gerçekleştirilirken 85 milyonluk Türkiye’nin ayna etkili gücünü hesaba katarak değerlendirme yapılmalıdır” ifadelerini kullandı.

“Ankara Anlaşması hala önemini korumaktadır”

“Ankara Anlaşması’nın 60. Yılında Ortaklığın Geleceği ve Yol Haritası” panelinde konuşan TEPAV AB Çalışmaları Merkezi Direktörü Nilgün Arısan Eralp, Ankara Anlaşması’nın, hala devam eden ilişkilerin hukuki çerçevesini çizdiğini belirterek “Bu sebeple önemini tartışmasız korumaktadır. AB tarafından önerilen “alternatif bir ilişki” yerine, önerilecek her türlü ilişkiyi, bu çerçeveye oturtmaktan vazgeçilmemeli çünkü Ankara Anlaşması AB Müktesebatının bir parçası ve koşullar el verdiğinde Türkiye’nin üye olabileceğini belirten bir metindir” dedi.

“Türkiye ve AB birbirleri için vazgeçilmezdir”

60 yıllık süreçte karşılıklı hatalar yapıldığını söyleyen Eralp, “Türkiye, yükümlülüklerini hatasız yerine getiremediği gibi AB de müzakere sürecinde tıkanıklıklara sebep olmuş, Güney Kıbrıs’ı tüm adayı temsil edecek bir şekilde birliğe almıştır. Geleceğe baktığımızda üyelik perspektifi çok uzakta olsa da tamamen kaybolmuş da değildir. İlişkiler farklı bir zemine oturtulmaya çalışılsa da devam etmektedir çünkü Türkiye ve AB, birbirleri için vazgeçilmezdir. Türkiye, AB için önemlidir çünkü mülteci krizi sonrası Türkiye, AB’nin başlıca ortağı olmuştur. Bir diğer nokta, Ukrayna-Rusya savaşı sonrası Türkiye’nin jeostratejik önemi artmıştır. Fakat, Türkiye’nin belirsiz ve sık değişen dış politikası bu jeostratejik önemi azaltabilir. AB de Türkiye için vazgeçilmezdir çünkü en önemli ticaret ortaklarımızın başında gelmektedir. Ekonomik kalkınmamız yolunda AB vazgeçilemez bir ortaktır” ifadelerini kullandı.

“Ankara Anlaşması’nın ilişkiler adına sunduğu imkanlar önemli”

Ankara Anlaşması’nın bir katılım öncesi anlaşması olduğunu anımsatan İKV Genel Sekreteri ve Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç.Dr. Çiğdem Nas, Ankara Anlaşması bir katılım öncesi anlaşmasıdır ve bir üyelikle sonuçlanmalıdır.  Anlaşma bugün unutulmuş gibi olsa da ilişkiler adına sunduğu imkanlar önemlidir. Ankara Anlaşması bir Ortaklık Konseyi de sunar. Anlaşmanın 22. maddesi, konseyin yetkilerini ortaya koyar. Fakat anlaşma bir ortaklık konseyi sunsa da konseyin aldığı son karar 2007 tarihlidir ve dolayısıyla konsey bugün atıl haldedir” açıklamalarında bulundu.

“AB’nin ortaklığa bakışı 1963’ten farklı”

Avrupa Birliği’nin ortaklığa 1963’teki yaklaşımıyla bugünkü yaklaşımının çok farklı olduğuna dikkat çeken Nas, “Ortaklık ve partnerlik arasında, bugün bize sunulan çıkara dayalı bir partnerliktir.  AB Komisyonu'nun Komşuluk ve Genişlemeden Sorumlu Üyesi Oliver Varhelyi de son Türkiye ziyaretinde enerji, yeşil ve dijital dönüşüm gibi “partner” konularının üzerinde durmuştur. Bugün, AB içinde canlanan bir genişleme süreci olsa da Türkiye ile farklı bir fazda ilişkileri ilerletmek istenmektedir” dedi.

“Borrell’in raporu ilişkilerin geleceği açısından önemli”

Borrell’in raporunun ilişkileri gelecekte nelerin beklediğini doğru okuyabilmek adına çok önemli olduğunu ifade eden Nas, “Gümrük Birliği’nin güncellenmesi, imtiyazlı ortaklık, ticari ilişkilerin güncellenip modernleşmesi, vize serbestisi gibi konularda bizlere ipuçları verecektir.

Türkiye-AB arasındaki sorunlar çözülene kadar “Yeşil ve Dijital İttifak” gibi ilişkileri yumuşatıp kolaylaştıracak bir enstrüman etkili olacaktır” diye konuştu.

“İlişkiler varlığını ileriye taşımaktadır”

Ankara Anlaşması’nın Avrupa bütünleşmesi ve Türkiye için önemli ve hala yürürlükte ve yaşayan bir anlaşma olduğuna vurgu yapan TOBB ETÜ Öğretim Üyesi Prof.Dr. Sanem Baykal, anlaşmanın aynı zamanda uzun soluklu ve vadeli amaçları olan bir anlaşma olduğunu ve belli değer ve amaçlar çerçevesinde önemini büyük oranda korunduğunu söyledi. Baykal, anlaşmanın öneminin bir diğer tarafının da Roma Anlaşması’nın ufak bir replikası olmasından kaynaklandığını kaydetti.

AB ile Türkiye ilişkilerinde siyasi olarak bir geriye gitme ya da duraklama hali olsa dahi hukuken bir geri gidiş olmadığının altını çizen Baykal, “İlişkiler varlığını ileriye taşımaktadır” dedi.

Baykal, anlaşmanın bir entegrasyon anlaşması olması nedeniyle de önemli olduğunu ifade ederek “Örneğin, Gümrük Birliği bir ekonomik entegrasyonun temelini oluşturur. Uzun vadede de üyeliğin gerektirdiği yükümlülükleri yerine getirecek bir çerçeve anlaşmadır” diye konuştu.

“Kural temelli ve güveni tesis edecek bir ilişkiye ihtiyaç var”

AB genişlemesinin çok uzak olmayan bir gelecekte gerçekleşeceğini söyleyen Baykal, “Çünkü bu yönde bir siyasi irade vardır. Fakat gerek karşılıklı yükümlülüklerimizi yerine getiremediğimiz, gerekse Avrupa’da popülist, aşırı sağ/sol hareketler güç kazandığı için ve bunun da bir yansıması olarak kısa-orta vadede ilişkilerin bir ileri noktaya taşınmasından umutlu değiliz. İki tarafa da fayda sağlayan, kural temelli, güveni tesis edecek ve al-ver’in ötesine geçebilecek bir ilişkinin tesisi en yararlı çözüm olacaktır” ifadelerini kullandı.

“Amacımız, AB standartlarına ulaşmak olmalı”

Avrupa’da yükselişte olan siyasi trendler ve Avrupa’daki Türk imajının, görünür gelecekte Türkiye’nin AB üyesi olmasını olanaksız kıldığına dikkat çeken 2005-2009 Dönemi AB Genel Sekreteri Büyükelçi (E) Oğuz Demiralp, “Amacımız, AB standartlarına ulaşmak olmalı, AB bize tam üyelik statüsü vermiyor veya veremiyor değil. AB standarları bizim kalkınma planımızdır ve ülkemiz için elzemdir. Avrupa da kendi içinde siyasi ve ekonomik sıkıntılar yaşıyor ve bu çerçevede Türkiye’ye açılım da bu çerçevede zor görünmektedir. Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girmesi, Avrupa’nın gelişmesi ve ilerlemesi, önyargılarını kırması için de önemli bir adım olacaktır” dedi.

Yazdır

« Tüm Haberler