logo tobb logo tobbetu

Uluslararası Toplumun Savaşa Karşı Tavrında 20 Yıldır Değişen Bir Şey Yok TEPAV’da düzenlenen toplantıda Bosna – Hersek ve Suriye örneklerinden hareketle bölgeden gazetecilerle uluslararası toplumun tavrı konuşuldu.
Haber resmi
21/03/2013 - Okunma sayısı: 2260

 

ANKARA – TEPAV, Başbakanlık Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü ve Basın-Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü’yle 21 Mart 2013 Perşembe günü “Bosna-Hersek ve Suriye’ye Örneklerinde Uluslararası Toplumun Duruşunu Anlamak" başlıklı bir toplantı düzenledi. TEPAV’da yapılan toplantıya konuşmacı olarak Suriye, Bosna-Hersek ve Slovenya’dan yaşananların tanığı gazeteciler katıldı.

Toplantının moderatörlüğünü yapan TEPAV Dış Politika Analisti Dr. Erhan Türbedar, açılıştaki konuşmasında, Doğu Avrupa’da - Yugoslavya’da - 90’ların başında yaşanan dönüşümün son yıllarda Arap coğrafyasında yaşandığını, bu çerçevede yaşanan silahlı çatışmanın en büyüğünün de Suriye’de 3 yıldır sürdüğünü belirtti. Türbedar, Bosna-Hersek’te o zamanlar yaşananlarla Suriye’de bugün olanların uzunluğu, eşit oranda güçlü olmayan tarafları ve uluslararası toplumun olaylara tavrı açısından gösterdiği benzerliğe dikkat çekti. “Uluslararası toplum yine mültecilere sahip çıkıyor ama onları yaratan sisteme ilişkin önlem almıyor” diyen Türbedar,  yaşananların topluma nasıl “kötülük tohumlar” serptiğinin ve Bosna örneğinde olduğu gibi bunun geri dönüşünün ne kadar zor olduğunun da altını çizdi.

Osman: “Ortadoğu için Batı’nın 4 kıstası var”

Suriyeli araştırmacı gazeteci Mahmut Osman, Bosna halkına yapılan gibi Suriye’de de petrolün bulunmaması nedeniyle Suriyelilerin uluslararası toplum tarafından görmezden gelindiğini öne sürerken, aksi halde yaklaşık 6 ay halk hareketi ve sivil inisiyatif olarak süren çatışmalarda istese uluslararası toplumun Esad’ı başta durdurabileceğini belirtti. Osman, ilk etapta Annan Planı ile ülkedeki sıkıntıları gidermek için bir çaba içinde olunduğunu ancak Batılı güçlerin Ortadoğu ile ilgili bir karar alacağı zaman 4 kıstası göz önünde bulundurduğunu kaydetti. Osman, bunları “İsrail'in güvenliği”, “maddi çıkar”, “İslamofobi” ve “İran faktörü” olarak sıraladı.

“Tarihte hiçbir diktatörün kazanamadığını” ifade eden Suriyeli Gazeteci, ABD’nin İsrail konusunda değişen stratejisi ile silahlanma konusunda tek taraflı engelin Suriye halkı için yarattığı sıkıntıya da işaret etti.

Sloven Gazetesi Dnevnik’ten Ervin Hladnik Milharčič ise şöyle konuştu:

"Uluslararası kurumları temsil ederken, bir iç savaşa bir şekilde müdahale etme veya etmeme noktasında yapabileceğiniz en kötü şey, müdahale etme niyetinde olduğunuzu gösterirken, aynı zamanda ‘kim haklı, kim haksız’ fikrinin zihninizi meşgul etmesidir. Böyle bir şey zihninizdeyken müdahalede bulunacağınızı söylemek güç. Suriye'de çok uzun zamandır sıkıntılar var. Srebrenitsa'da da öyleydi, çok uzun sürdü. Uluslararası topluluk doğru ile yanlışı ayıramadı".

Bosna savaşında Dubrovnik’e saldırılar başlayınca uluslararası toplumdan müdahale geldiğini hatırlatan Milharcic, ancak bunun nedeninin kentin UNESCO koruması altında olması olduğunu; müdahalenin popülasyonu değil kentin tarih mirasını korumak için yapıldığını savundu.

Numanović: “Verilen sözler Avrupa ile sınırlı kalacak”

Dnevni Avaz Gazetesi’nden (Bosna-Hersek) Sead Numanović de, Birleşmiş Milletler’in Bosna’da “katliama tanıklık ettiğini” söylerken, 2. Dünya Savaşı’nın ardından dile getirilen “Bir daha savaşın böyle vahşetleri olmayacak” sözlerini hatırlattı ve bunun Avrupa ile sınırlı kalmış bir söz olduğunu düşündüğünü aktardı. Bosnalı Gazeteci Numanović, “Batı’daki pek çok insan için Suriye savaşı Ortadoğu’daki ‘sıradan’ bir savaş” diye konuştu.

 

 

Yazdır

« Tüm Haberler