TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.

Küresel teknoloji yarışı, artık yalnızca ekonomik büyümenin değil, aynı zamanda jeopolitik gücün de belirleyici unsurlarından biri haline geldi. TEPAV’ın kritik teknolojilere yönelik analizleri, teknoloji ekosistemlerinin heterojen yapısına dikkat çekerken, yüksek teknolojili ihracat rakamlarının tek başına “teknolojik egemenlik” anlamına gelmediğini ortaya koyuyor.
Küresel ekonomi köklü bir dönüşüm sürecinden geçerken, sanayi politikaları ulusal güvenlik eksenli jeoekonomik bir çerçeveyle yeniden ön plana çıkıyor. ABD, Çin ve Avrupa Birliği; teknoloji güvenliği, tedarik zinciri dayanıklılığı ve teknolojik egemenlik hedeflerini merkezine alan politikalar geliştiriyor. COVID-19 pandemisi küresel tedarik zincirlerinin kırılganlığını görünür kılmış olsa da bu dönüşümün asıl itici gücü Çin’in kritik teknolojilerde hızla yükselmesi oldu.
TOBB iş birliğiyle, TEPAV’ın Asya-Pasifik Ticaret ve Sanayi Odaları Konfederasyonu (CACCI) için hazırladığı rapor, küresel tabloyu yalnızca ihracat verileri üzerinden değil; kritik teknolojilerde bilimsel performans ve endüstriyel kapasite göstergelerini birlikte ele alarak değerlendiriyor. Çalışmada, ülkelerin ve bölgelerin her bir kritik teknoloji alanında küresel liderlere olan mesafesi ölçülüyor.
Jeopolitik gücün anahtarı dört kritik teknoloji
Raporda ele alınan dört kritik teknoloji alanı; ekonomik değerlerinin yanı sıra jeopolitik güç ve ulusal güvenlik açısından belirleyici nitelikleriyle öne çıkıyor: yapay zekâ, gelişmiş haberleşme ve iletişim teknolojileri, biyoteknoloji ve enerji teknolojileri.
Yüksek teknoloji ihracatı teknolojik egemenliği garanti etmiyor
Analizler, teknolojik egemenliğin yalnızca yüksek teknoloji ihracatıyla ölçülemeyeceğini; Çin ve son yıllarda ihracatı hızla artan Vietnam gibi ülkeler üzerinden somut biçimde ortaya koyuyor. Çin, yüksek teknoloji ticaretine yönelik bağımlılık endişelerine rağmen, özellikle ABD’ye kıyasla bazı alanlarda hâlâ geride kalıyor. Vietnam örneğinde ise yabancı yatırımlarla artan ihracat, yerli bilimsel ve teknolojik kapasiteyle desteklenmediği için yapısal bir bağımlılık riski yaratıyor.
Yapay zekâda ABD açık ara lider
TEPAV analizlerine göre ABD, dört kritik teknoloji alanından üçünde küresel lider konumunu koruyor. Yapay zekâda hem bilimsel üretim hem de endüstriyel kapasite açısından açık ara önde olan ABD’yi, bilimsel üretimde güçlü ancak sanayide geride kalan Çin izliyor. AB, nitelikli insan kaynağı ve akademik üretimde güçlü bir profil sergilerken; risk sermayesi, girişim ölçeklenmesi ve veri altyapısı gibi alanlarda zayıf kalıyor.
Haberleşme Teknolojilerinde CACCI en güçlü alanında
Gelişmiş haberleşme ve iletişim teknolojilerinde ABD liderliğini sürdürürken, AB bilimsel performansta öne çıkmasına rağmen endüstriyel kapasite açısından geride kalıyor. Buna karşılık CACCI, özellikle Güney Kore, Japonya ve Singapur’un güçlü altyapıları sayesinde bu alanda en iddialı konumuna ulaşıyor.
Biyoteknolojide araştırma ile ticarileştirme arasındaki uçurum
Biyoteknolojide ABD; bilimsel üretim, klinik araştırmalar ve ticarileştirme süreçlerinde liderliğini sürdürüyor. Çin bilimsel yayın sayısında hızla yükselse de, küresel biyoteknoloji pazarında ABD’nin gerisinde kalıyor. CACCI ülkeleri için biyoteknoloji, araştırma ile ticarileştirme arasındaki kopukluk nedeniyle en zayıf alanlardan biri olarak öne çıkıyor.
Enerji teknolojilerinde Çin’in açık üstünlüğü
Enerji teknolojilerinde tablo tersine dönüyor. Çin, güneş enerjisi, batarya teknolojileri ve yeni enerji malzemelerinde hem bilimsel hem de endüstriyel kapasitede açık ara lider konumda. AB rüzgâr enerjisinde güçlü olsa da güneş teknolojilerinde Çin’e bağımlı bir yapı sergiliyor. ABD ise Ar-Ge ve inovasyonda öne çıkmasına rağmen, ölçekli üretim ve ihracatta Çin’in gerisinde kalıyor.
Türkiye ve CACCI için ortak zorluk kapasiteyi birleştirmek
Bir CACCI ülkesi olarak Türkiye, kritik teknoloji sıralamalarında genellikle 60 ülke arasında 25–30’uncu sıralarda yer alıyor. Türkiye’nin görece en güçlü olduğu alan enerji teknolojileri olsa da, bu alanda dahi henüz ilk 20 ülke arasına girebilmiş değil. Bu tablo, Türkiye’de ve birçok CACCI ülkesinde bilimsel performans ile endüstriyel kapasite arasındaki bağın güçlendirilmesi gerektiğini ortaya koyuyor.
Heterojenlik stratejik avantaja dönüşebilir mi?
26 üyesi, yaklaşık 3 milyarlık nüfusu ve 19 trilyon dolarlık ekonomik büyüklüğüyle CACCI, oldukça heterojen bir yapıya sahip. TEPAV raporu, bu çeşitliliğin doğru politikalarla stratejik bir avantaja dönüştürülebileceğini vurguluyor.
Teknoloji rekabetinde bölgesel iş birliği vurgusu
ABD-Çin teknoloji rekabetinin derinleştiği bir dönemde, bölgesel iş birlikleri giderek zorunlu hale geliyor. Raporda, ortak Ar-Ge platformları, veri paylaşımı, standart uyumu ve yatırım mekanizmalarının kritik önemde olduğu belirtiliyor.
Üç politika önerisi öne çıkıyor
Bu çerçevede rapor; CACCI Stratejik Öngörü İttifakı, Ortak Ar-Ge Platformları ve CACCI Teknoloji Yatırım Fonu ile Kritik Teknolojiler için Standart ve Sertifikasyon Uyumlaştırma Girişimi olmak üzere üç temel politika önerisi sunuyor.
Rapora buradan ulaşabilirsiniz.

24/12/2025

24/12/2025

22/12/2025

22/12/2025

22/12/2025