Arşiv

  • Mayıs 2024 (1)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Venezüella gecekondularından keman nağmeleri nasıl yükseliyor

    Güven Sak, Dr.03 Ocak 2009 - Okunma Sayısı: 1489

    Venezüella deyince aklınıza ne gelir? Herhalde hemen Hugo Chavez gelir. Bir de bugüne kadar çıkartmayı başardıkları ondan fazla dünya güzeli gelir. Halbuki aslında herkesin aklına gecekondulardan yükselen keman nağmeleri eşliğinde, Gustavo Dudamel ve de Jose Antonio Abreu adları gelmeli. Venezüella gecekondularından keman nağmeleri bakın nasıl yükseliyor? Konu Dudamel ile ön plana çıktı doğrusu. Gustavo Dudamel Venezüellalı bir müzisyen, bir orkestra şefi. Dudamel, artık, Los Angeles Filarmonik'i yönetecek. Los Angeles Filarmonik'in müzik direktörlüğüne atanması önce şaşkınlıkla karşılanmıştı. Repertuvarı zayıftı. Bile bile yalnızca pek çalınmayan Latin Amerikalı kompozitörlere ait eserleri biliyordu. Ayrıca pek gençti: Dudamel daha 27 yaşında. Kendisine "halkın orkestra yöneticisi" (conductor of the people) diyorlardı Venezüella'da. Gustavo Dudamel'in öyküsü hayatın her alanında toplumsal değişimin bir insanın ömrü içinde nasıl başarılı bir biçimde tasarlanıp, uygulanabileceğini gösteriyor. İnsanın, insanlığa olan umudunu artırıyor.  

    Venezüella'ya devam

    Geçenlerde Referans'ta Venezüella izlenimlerine başlamış ama bitirememiştik. Venezüella Büyükelçimiz Sayın Nihat Akyol sayesinde az zamanda çok şey öğrendik. Sizlerle paylaşmak istediklerimiz daha bitmedi. Bugün, müsaadenizle size, "Sinfonica de la Juventud Venezolana Simon Bolivar-Venezüella Simon Bolivar Gençlik Senfoni Orkestrası'ndan ve de "El Sistema"dan bahsedeceğiz. Dudamel, esasen, El Sistema'nın ürünü bir müzisyen. Kendisi yukarıdaki Venezüella Gençlik Orkestrası'nın şefiydi bundan önce. El Sistema müzik vasıtasıyla toplumsal değişimi hedefleyen bir proje. Üstelik tasarlayan da bir iktisatçı: Dr. Jose Antonio Abreu. Venezüella'ya özgü bu deneyimi merak edenleri aşağıya bekleriz efendim. Venezüella'ya uçaktan inince insanı çarpan ilk etkinin trafikteki yoğunluk olduğundan bahsetmiştik. Venezüella'da yaşamaya, dolaşmaya başlayınca belirginlik kazanan etki ise klasik Batı müziğine verilen önem. Geçenlerde Çin'de klasik Batı müziği eğitimine verilen önemden bahsetmiştik. Hatırlayacaksınız. Hani şu "milyonlarca Çinli neden keman çalmayı öğreniyor" diye sorduğumuz yazı. Çin'de herkes kendi başına keman çalmayı öğrenmeye çalışıyordu. Halbuki Venezüella'da bir ilk var: Kamu desteğiyle faaliyet gösteren ama kamu kontrolünde olmayan bir kitlesel klasik Batı müziği eğitimi sistemi var. İşte "El Sistema" tam da bu. Mekanizma devlet aygıtının bir parçası değil, özel. Ancak kamu desteği tam. "Sinfonica Juventad de la Venezolana Simon Bolivar" sistemin gençler için oluşturduğu klasik Batı müziği orkestrasının adı. Bunun bir de çocuklar için olanı var. Ülke çapında yaklaşık 300 bin genç ve çocuk El Sistema bünyesinde bir klasik Batı müziği enstrümanını çalmayı öğreniyor.   El Sistema'nın sistematiği Venezüella gibi 25 milyon nüfuslu bir ülkede, 250 bin çocuğu ve genci içeren bir sistem demek, Çin gibi 1.5 milyar nüfuslu bir ülkede 15 milyon genç ve çocuk demek sonuçta. Hakikaten "milyonlarca genç neden keman çalmayı öğreniyor" sorusunu haklı çıkaracak bir durum sonuçta. El Sistema'nın tasarımı 1975'ten başlıyor. Dolayısıyla meselenin ne yazık ki Bolivarcı sosyalizm ile doğrudan bir alakası bulunmuyor. Efsaneye göre Dr. Jose Antonio Abreu, o yıl, Venezüella gecekondusu olan bario'lardan topladığı 11 çocuğa kendi garajında müzik dersleri düzenlemeye başlıyor. Abreu'ya göre müzik eğitimi, gençlere bir hedef belirliyor ve onlara bir çıkış yolu açıyor. Şimdilerde toplumsal değişim için başarılı bir proje olarak kabul edilen El Sistema tüm iktidar değişikliklerine ve de askeri darbelere rağmen hiç hızını kesmeden yoluna devam ediyor. Ve içinden arka arkaya başarı örnekleri çıkarıyor. Gustavo Dudamel bu örneklerin en küresel olanı. Kolay mı bu sistemin içinden yetişen biri, genç yeteneklere kapı açmasıyla tanınan kocaman isimli bir orkestraya şef oluyor. Dudamel, Zubin Mehta'nın izinden gidiyor. Mehta da oraya şef olduğunda 26 yaşında değil miydi? Gustavo Dudamel keman çalmaya 10 yaşındayken başlamış El Sistema sayesinde. Babası trombon çalıyormuş. Annesi müzik hocası. Kendisi 1999 yılında Venezüella Gençlik Orkestrası'na şef olarak atanmış ve tanınmaya başlamış. 2004 yılında Almanya, Stuttgart'ta Gustav Mahler Orkestra Şefliği Ödülü'nü kazanmış. 2008 yılının şubat ayında Amerikan televizyonlarındaki "60 Dakika" programında kendisi "Büyük Gustavo" (Gustavo the Great) olarak lanse edilmiş.   Bir petrol ekonomisti Bütün bu sürecin en mutlu kişisi herhalde Doktor Jose Antonio Abreu olmalı. O düşündüklerini hayata aktarabilmenin hazzını duyuyor olmalı. Şimdi 69 yaşında. İlk tanıdığında Dudamel daha 11 yaşındaymış. Şimdi değişik medya organlarına onu ve El Sistema'yı anlatıyor. Abreu aslında bir petrol ekonomisi doktoru. Ama hep müzikle ilgilenmiş. Toplumsal değişimi kendi sınırlı yaşam süresi içinde gerçekleştirebilmiş. Ortaya yenilikçi bir fikir koymuş. Sonra başarılı her girişimci gibi onu hayata aktarmış. Şimdi Venezüella bario'larından keman sesleri yükseliyor. Herkes çocuklarına, kemanlarına sıkı sıkıya sahip çıkmalarını öğütlüyor. Kemanına sahip çıkanın hayatını değiştirebilme şansı olduğunu herkes artık daha çok biliyor. Bu yıl Gustavo Dudamel Los Angeles'ta. Venezüella deyince, bu yıl bol bol Gustavo Dudamel ve eşi Eloise Maturen'in resimlerini göreceksiniz bize kalırsa. Arada El Sistema'yı da hatırlarsanız, süper olur. El Sistema hatırlanmayı hak ediyor. Neden Los Angeles Filarmonik Gustavo Dudamel'i alıyor? Çünkü en az 10 tane gençlik orkestrası örgütlemek istiyor. Neden? Kitlesel müzik eğitimi seferberliğinde başı çekmek için. Neden? Belki de Abreu'nun dediği gibi çocuk ve gençlerin ruhsal gelişimine katkıda bulunmak için. El Socialismo Bolivariano'nun akıbeti halen meçhul ama Venezüella "El Sistema"yı ihraç ediyor. Bakın bu kesin. Bizim yaşadığımız topraklarda da "El Sistema" benzeri uygulamaları görmek hayal midir? Türkiye'de küçük de olsa örneklerini gördüğümüz Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası gibi özel girişimlerin, kamu tarafından desteklenip, kitlesel seferberliğe dönüşeceği günler umarız çok uzak değildir. Çoksesli müzik gibi karmaşık ama bir o kadar da ahenkli bir organizasyon kabiliyetiyle yetişecek çocuklarımız, inanın bugünün yönetim problemlerini çözmemiz için de bize yol gösterebilirler

    Bu yazı 03.01.2009 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır