Arşiv

  • Mayıs 2024 (1)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    ABD'de yüksek faiz politikası

    Fatih Özatay, Dr.11 Haziran 2009 - Okunma Sayısı: 883

     

    ABD Hazine tahvilleri piyasasındaki bazı gelişmeler ve bu piyasaya ilişkin çıkan haberler ilginçleşti son günlerde. Uzun vadeli ABD tahvillerinin faizinde geride bıraktığımız hafta belirgin bir yükselme olmuştu. Bu yükselmeye ABD Merkez Bankası Başkanı Bernanke de dikkat çekmiş, yükselme ile mevcut maliye politikasının sürdürülemezliği arasındaki ilişki üzerinde durmuş ve mali disiplinin önemini vurgulayan bir konuşma yapmıştı.

    Dün, bizim önde gelen ekonomi haber kanallarında şu haber duyuruluyordu: ABD Hazinesi'nin gerçekleştirdiği tahvil ihalesine önemli miktarda talep gelmişti. ABD Hazinesi böylece rahat bir borçlanma gerçekleştirmişti. Her iki gelişme de, yani artan risk primi nedeniyle devlet tahvillerinin faizlerinin yükselmesi ile Hazine ihalelerinin haber değeri taşımaları; kazasız belasız atlatıldıklarının ima ediliyor olması, bizlerin yakın geçmişte çok alışık olduğumuz gelişmeler. 2001 krizi öncesini kapsayan uzun yıllar boyunca, "acaba bu haftaki ihaleye teklif gelecek ve Hazine borçlanmasını yapabilecek mi" sorusu, hem zihinleri meşgul eder hem de piyasalarda gerginliğe yol açardı. Dünyanın en büyük ekonomisi için de bu kuşkular geçerli olabiliyormuş demek.

    Ama bu kuşkular bize bir kez daha gösteriyor ki, IMF ile anlaşma yapılmasından bağımsız olarak mali disiplinin sağlanması çok önemli. Aksi takdirde yüksek reel faizle cezalandırılıyorsunuz. Yetmedi, disiplinsiz davranışlarda ısrar ettikçe, o yüksek faizden bile borçlanamamak olasılığı beliriyor kapıda.

    Bazen öyle savlar ortaya atılıyor ve bu savlar o kadar genel kabul görüyor ki, bunlar ekonomi kuramına ve olgulara ters olsa ve siz bu tersliği dile getirseniz bile, o savların 'yalın gerçek' hale gelmesini engelleyemiyorsunuz. Laboratuar deneyi yapıp kanıtlayamıyorsunuz o savların yanlışlığını çünkü. Ama krizler işte böyle bir fırsat sunuyorlar bize; laboratuar vazifesi görüyorlar.

    Sanıyorum yazının gidişatından nereye geleceğimi tahmin ettiniz. Şu soruyu sormanın tam zamanı değil midir? Allah aşkına, ABD Merkez Bankası yüksek faiz politikası mı izlemektedir de ABD uzun vadeli tahvillerinin faizleri yükselmektedir? ABD Merkez Bankası'nın hedef faizi 0 ile 0.25 arasında bir yerde iken nasıl olmaktadır da uzun vadeli tahvillerin faizi yükselmektedir?

    Bizim Merkez Bankası'nın yıllardır 'yüksek faiz  düşük kur' politikası uyguladığını dile getirenlerin kulakları çınlasın. Onların kulakları çınlaya dururken, bir kez daha hatırlatmakta yarar var: Dibi görmek o dipten kısa sürede çıkılacağı anlamına gelmiyor. Önümüzdeki dönem ihraç ettiğimiz mallara olan talebin eskiye kıyasla düşük olacağı bir dönem olacak. Ayrıca uluslararası mali sistem eskisi kadar kredi açmayacak bizim gibi ülkelere.

    Bu koşullar uzunca bir süre devam ederse, iç talebi artırıcı yeni politikalara gereksinmemiz olabilir. Bunu, mali disiplini bozmadan ve dolayısıyla piyasaları gerginleştirmeden gerçekleştirmenin temel yolu, maliye politikasının orta-uzun dönemde sürdürülebilir olduğunu kanıtlayacak bir çerçeve oluşturmaktan geçiyor. Yani, enflasyon hedeflemesinde olduğu gibi tüm kurumlarıyla inandırıcı bir mali kural rejimi uygulamasına geçmekten...

    Bu yazı 11.06.2009 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır