Arşiv

  • Mayıs 2024 (1)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    IMF ile anlaşmak gerekiyor mu?

    Fatih Özatay, Dr.14 Haziran 2009 - Okunma Sayısı: 1020

    Hem IMF ile anlaşmamayı düşünenler, hem de anlaşılmamasını tavsiye edenler için çok güzel bir gerekçe sunuyor Letonya'nın son zamanlardaki durumu. Bankalar, şirketler ve
    hanehalklarının döviz cinsinden borçları almış başını gitmiş. Kamu bütçesi de kötü. Geride bıraktığımız hafta içinde bütçe açığının finansmanı için tahvil satmak isteyen Letonya Hazinesi başarısız oldu. İhaleye talep gelmedi.

    Sabit kur rejimi var; Letonya para birimi latın avroya karşı çok dar bir alanda oynamasına (artı eksi yüzde 1) izin verileceği sözü verilmiş. Bu koşullar latın büyük bir devalüasyon baskısı altında kalmasına yol açıyor. İlginç olan şu ki Letonya'nın IMF ile stand-by anlaşması var. Farklı bir ifadeyle, olan biten her şey IMF anlaşmasına rağmen oluyor. Bizim 2001 öncesinde hiç de yabancısı olmadığımız bir durumda kısacası Letonya.

    Letonya'ya yanlış reçete vermekle eleştiriliyor IMF: Stand-by anlaşması çerçevesinde uygulamaya konulan ekonomik programa neden devalüasyon yapılarak başlanılmadığı sorgulanıyor. Cuma günü, hem AB'nin hem de IMF'nin ek kredi sağlayacakları haberi çıktı Letonya'ya. Buna karşın, mevcut kur rejiminin korunmasına imkânsız gözüyle bakılıyor. En iyimser tahmin, latın artı-eksi yüzde 1 aralığından artı-eksi yüzde 15 aralığında dalgalanmaya bırakılacağı yönünde. Ama Türkiye'nin kriz deneyimlerinden biliyoruz ki korkunun ecele faydası yok. Hele artık Hazine ihalesine teklif gelmemesine yol açan bir risk algılaması varsa.

    Kıssadan hisse, IMF ile anlaşmak işleri çözmek için yeterli bir koşul değil. Hatta gerekli de olmayabilir. Ama işleri tekrar rayına oturtmak için olmazsa olmaz o koşulu yerine getirmek kaydıyla. O koşul da şu: Doğru ekonomik programı uygulamak. Peki, "Nedir bu 'doğru' ekonomik program" derseniz elbet haklısınız.

    Şu: Kısa vadede içinde bulunduğumuz şiddetli küçülmeyi azaltacak yönde iç talebi artıracak bir mali uyarıcı vermek. Bunu yaparken zaten yeteri kadar bozulmuş olan bütçe dengesinin kontrolden çıkmayacağını herkese kanıtlamak. Kanıtlamak için de orta vadeli mali kurala ilişkin çerçeveyi oluşturmak. İç talebi artırıcı politikanın en yoksul kesimlere yönelik olmasına dikkat etmek. Bankaların risk algılamasını azaltacak kredi garanti sistemini devreye sokmak. Kuruyan dış kredi kaynaklarını bir süre ikame edecek sistemleri tasarlamak.  Bu amaçla, kredi garanti sistemini, Merkez Bankası'nı da işin içine sokarak, döviz cinsinden de oluşturmak.

    Ekim ayından beri sayısız kez bu önerilerin ayrıntılarını bu köşede okudunuz. Bu önerilerin bir kısmı son açıklanan önlem paketiyle devreye de sokuldu. Buna rağmen burada bir kez daha dile getirilmelerinin nedeni var:

    Birincisi, orta vadeli mali kurala ilişkin çerçeveyi inandırıcı ve güvenilir bir çerçeve haline getirebiliyorsanız, ancak o zaman aldığınız önlemler ya da yeni alacaklarınız iç talebi kalıcı olarak artırır. Yoksa iç talep şimdi artar gibi olur, piyasa biraz kıpırdar ama yükselme eğilimi gösteren bütçe açığı nedeniyle bir süre sonra bakarsınız ki risk primi artıyor, ekonomiye duyulan güven azalıyor, işsizlik düzeyi sıçradığı o yüksek düzeyden aşağıya inmiyor. Orta vadeli mali disiplin sözünüzü inandırıcı kılabiliyor musunuz? İkincisi, iç tasarruflarınızı daha yüksek bir düzeye çıkarana kadar daha hızlı büyüyebilmek ve yatırım yapabilmek için dış kaynağa gereksinmeniz var. Bunu kendi başınıza sağlayabiliyor musunuz?

    Bunlara yanıtınız 'evet' şeklinde ise IMF'ye ihtiyacınız yok. Ama yanıtınız 'şüpheli' şeklinde ise, çözüm koşulsuz IMF'ye sarılmak da değil: IMF'ye ihtiyacınız var, ama IMF ile
    standart bir IMF programı çerçevesinde anlaşma yapmamalısınız. Yapacağınız anlaşma orta vadede mali disiplini sağlamalı, ama aynı zamanda çok yükselmiş bulunan işsizliği aşağıya indirmeye yarayacak açılımlara izin vermeli. Tekraren; bu açılımlar kısa vadede mali disiplinden uzaklaşılıyor izlenimi verecek açılımlar olabilir. İşimiz çok zor kısacası.

    Bu yazı 14.06.2009 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır