Arşiv

  • Nisan 2024 (14)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Doktora programları ne işe yarar?

    Fatih Özatay, Dr.15 Haziran 2009 - Okunma Sayısı: 1077

     

    Bizim iktisat bölümünün öğretim kadrosu, bu yıl aramıza katılacakları saymazsak dokuz kişiden oluşuyor.  Web sayfasından öğretim üyelerinin lisans derecesini aldıkları bölümlere baktım. Dağılım şöyle: Makine mühendisliği (1), elektronik mühendisliği (1), endüstri mühendisliği (1), kimya (1), işletme (2), kamu yönetimi (1) ve iktisat (2). Evet, iktisat bölümü öğretim üyelerinin sadece iki tanesi lisans düzeyinde iktisat diplomasına sahip. Bu sadece bizim bölüme mi özgü? Değil elbette. Çok sayıda iktisat bölümü öğretim üyesinin lisans diploması farklı disiplinlerden. İktisat bölümleri dışından da çok sayıda örnek verilebilir.

    Kıssadan hisse şu: İnsanın aklı başına sonradan gelebiliyor. Dört yıl dirsek çürütüp aldığı diplomaya uygun bir işte çalışmak istemeyebiliyor; başka alanlara yönelip o alanlarda uzmanlaşmayı amaçlayabiliyor. Bu alan değiştirme eyleminin illaki doktora aşamasında olması gerekmiyor. Daha lisans düzeyinde iken alan değiştirmeye karar veren öğrencilere bu kolaylığı sağlamanın, hem onlar adına hem de toplum adına yararlı olduğu çok açık.

    Bu çerçevede, YÖK'ün bazı koşulların yerine gelmesi halinde, lisans düzeyindeki öğrencilerin bölüm değiştirmesine izin vereceğini açıklaması olumlu bir gelişme. Bu konuyu tartışmaya açan Radikal'i ve köşesinde konuyu ele alan İsmet Berkan'ı kutlamak gerekiyor.Yüksek öğretime ilişkin çok sayıda üzerinde düşünülmesi gereken konu var. Bir tanesine geçenler de değindim: Puanları fazlasıyla yeterli olmasına karşın, paralı olmaları nedeniyle bazı iyi vakıf üniversitelerine giremiyor başarılı öğrenciler. Oysa bu üniversitelerin bazı bölümleri o dalın Türkiye'deki en iyi bölümleri arasında. Toplumsal açıdan baktığınızda açıkça istenmeyen bu sorunu ortadan kaldırmak mümkün oysa: Öğrencilere çalışmaya başladıklarında taksitlerle ödemeleri koşuluyla kredi açarak.

    Bir diğer önemli konu doktora programlarına ilişkin. Bir bölümün bilimsel kalitesini değerlendirmek için bakılacak unsurlar var: Öğretim üyesi sayısı ve öğretim üyelerinin alanları. Bu öğretim üyelerinin yayınları. Bu yayınların bilim dünyasında getirdiği 'ses'; mesela başka çalışmalarda ne kadar kullanılıyor onların çalışmaları? O bölümün akademik işbirliği içinde olduğu üniversitenin diğer bölümlerinin kalitesi; mesela iktisat bölümü için matematik, istatistik, finans gibi bölümlerin kalitesi. O bölümün öğrencilerinin kalitesi, hangi üniversitelerin yüksek lisans programlarına kabul edildikleri, mezunlarının ne gibi işler yaptıkları...

    Bu çerçevede bakıldığında, kimse alınmasın ama Türkiye'de çok sayıda doktora programının kapanması gerekiyor. Ya da İsmet Berkan'ın geçen gün köşesine konuk olan Harvard Üniversitesi lisans öğrencisinin belirttiği gibi üniversitelerin ortak doktora programları yapmalarında yarar var. 1980'lerin başında Ankara'daki iktisat bölümleri için böyle bir proje vardı. Proje olarak kaldı.

    Bir anekdot: Geçenlerde Ankara'nın batısındaki bir üniversitenin iktisat bölümünde doktora yapan bir asistan ile konuşuyordum. Aldığı eğitimin düzeyinin farkındaydı ve kendine bir çıkış yolu arıyordu. Verdiği onlarca örnekten sadece bir tanesi: Doktora programında aldığı makroiktisat dersinde lisans öğrencilerine ikinci sınıfta okutulan kitap okutuluyordu!

    Bu örnekte o kadar çok 'faul' var ki: Lisansüstünde bir derste tek bir kitap değil, bir dolu kitap okutulur. Elbette ki bu kitaplar o alanın en ileri düzeyindeki kitaplar olur. Lisans düzeyindeki kitaplar ile bu kitaplar arasında dağlar kadar fark vardır. Ayrıca kitaplar ile yetinilmez. Yeni gelişmeler hemen girmez kitaplara çünkü. Kitaplar dışında onlarca makaleden de sorumlu tutulur öğrenciler. Doktora düzeyinde bir tane değil, çok sayıda makro iktisat dersi vardır, falan...

    Bu gelişmiş yayınlardaki 'dili' anlayabilmesi için de öğrencinin ileri düzeyde matematik bilgisi ile donanmış olması gerekir. İyi üniversitelerde lisans düzeyinde en az dört tane yüksek matematik dersi alır iktisat öğrencileri. Ama bununla yetinilmez, iyi bir doktora programını izleyebilmeleri için matematik bölümlerinden ek dersler almaları önerilir onlara. Konuştuğum doktora öğrencisinin devam ettiği programlarda hiç matematik dersi yoktu!
    Rektörlerin kimler olacağından daha önemli değil mi bu sorun?

    Bu yazı 15.06.2009 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

     

    Etiketler:
    Yazdır