Arşiv

  • Nisan 2024 (14)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Döviz kredisi kararının düşündürdükleri

    Fatih Özatay, Dr.18 Haziran 2009 - Okunma Sayısı: 991

    Haziran ayının başından bu yana geçen sürede önemli ekonomik kararlar açıklandı. Bu kararları genelde olumlu buluyorum. Ama bu yargım, bu kararların riskleri olmadığı ya da eksiklikleri bulunmadığı anlamına gelmiyor. Bu çerçevede döviz kredisine ilişkin karar üzerinde durmak istiyorum.

    Döviz geliri olmadığı için yurtiçindeki bankalardan döviz kredisi kullanamayan şirketlerin, belli bir tutarın ve vadenin üzerinde olması kaydıyla döviz kredisi kullanabilmelerine izin veriliyor. İlk bakışta şirketler kesiminin kur riskini artıracak bir karar gibi görünse de, karar mevcut riski artırmıyor. Çünkü bu şirketler, hem yabancı bankalardan hem de yurtiçindeki bankaların yurtdışı şubelerinden zaten bu tür kredi kullanabiliyorlardı. Ama dikkat: Artmayan sadece 'mevcut kur riski'. Bu risk zaten yeteri kadar vardı: Döviz geliri olmayan şirketlerin yurtdışındaki bankalardan ya da yurtiçindeki bankaların yurtdışındaki şubelerinden döviz kredisi kullanmaları, hatta eski uygulamadaki gibi yurtiçindeki bankalardan kura endeksli kredi kullanabilmeleri onları kur riskine açık hale getiriyordu.

    Bakın bu çok önemli bir konu. Bu karar pazartesi günü basın toplantısı ile açıklanırken, döviz geliri olmayanların döviz kredisi alabilmeleri için en az 5 milyon dolar borçlanmaları gerektiğine dikkat çekildi ve piyasa ekonomisi çerçevesinde bu durumda bankaların çok daha dikkatli risk değerlendirmesi yapacakları belirtildi.Ama unutmamak gerekiyor: Birincisi, küresel kriz piyasa ekonomisi kurallarının en üst düzeyde geçerli olduğu ülkede patlak verdi; hem de finansal sektörde. Olan biteni hepimiz biliyoruz. İkinci olarak dikkate almamız gereken de teorik kriz yazınının son yıllardaki en büyük katkısı. Şu: Hem bankaların hem de şirketlerin bilanço zafiyetlerinin nasıl bir ülke ekonomisinin başına bela olma potansiyeli taşıdığının altını kalın bir şekilde çiziyor bu yazın.

    Bu tür bilanço zafiyetlerinin başında kurumların döviz borçları ile döviz alacakları arasındaki yüksek farktan doğan kur riskleri geliyor. Sizin ülkenizde bir şey olmasa bile, kur dış koşullardaki değişiklikler nedeniyle sıçrarsa, bu tür zafiyetleri olan kurumlar çöküyor. Beraberlerinde de ekonomiyi çökertiyorlar. Kaldı ki bu tür kırılganlıklar ayyuka çıkıyorsa, dış koşullar güllük gülistanlık olsa bile sizin ülkenizde dövize hücum yaşanabiliyor.

    Peki, bu riski nasıl önleyeceğiz? Önce kararın gerekçesine bakalım. Birinci olarak deniliyor ki, "Biz döviz geliri olmayan şirketlerin döviz kredisi almalarını yurtiçinde yasaklasak bile, bu kararın arkasından dolaşılıyor. Mesela yabancı bankalardan alıyorlar bu kredileri." Zira ekonomik bir gerekçe var: Bu tür kredilerin maliyetleri, kur riski dikkate alınmazsa, daha düşük. İkincisi, yurtiçi mali sistemin gelişmesini engelliyor bu tür yasaklar. Oysa mali sistemin derinleşmesi ekonomik büyüme açısından yararlı. Üçüncü olarak yurtiçi bankaların yurtdışı şubelerinden alınan döviz kredileri Türkiye'nin dış borcu olarak görülüyor ve ülke riskini artırıyor. Oysa bu krediler yurtiçinden alınabilse dış borç olarak görülmeyecek.

    Bu gerekçelere hak vermemek mümkün değil. O zaman ne yapacağız? Şirketlerin bu tür risklerinin eninde sonunda bankalarımızın riski olduğu saptamasından yola çıkacağız. Yani, bankalarımızın kur riskini 2001 krizinden sonra alınan önlemlerle ortadan kaldırdık diye rahatlamayacağız. Bankalara yönelik gerilim (stres) testlerinde, bankaların bu tür şirketler ile olan ilişkilerini de dikkate alacağız. Gerilim artıyorsa, bu şirketlere açılan yerli para cinsinden kredilere bile daha fazla karşılık ayrılmasını isteyeceğiz. Elbette umarız bu tür sevimsiz önlemler gerekmez, ama BDDK'nın dikkatli olmasında da yarar var.

    Bu yazı 18.06.2009 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır