Arşiv

  • Mart 2024 (17)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)
  • Nisan 2023 (9)

    Düşük kur, cari açığımızı azaltıyor mu, ne?

    Fatih Özatay, Dr.15 Temmuz 2007 - Okunma Sayısı: 1333

     

    2006'nın haziran ayından bu yana lira yabancı paralar karşısında (reel olarak) değer kazanıyor. Merkez Bankası'nın reel kur endeksi ile bu değerlenmeyi ölçersek, ulaştığımız rakam yüzde 23.9 oluyor. Şu işe bakın ki kasım ayından beri de cari işlemler hesabımız düzeliyor. Tekraren: Paramız değerleniyor (düşük kur), aynı zamanda da cari açığımız azalıyor.

    Şimdi nasıl oluyor bu? Yoksa, yoksa, düşük kur cari işlemler açığını azaltmaya mı yarıyor? O zaman, cari açığı azaltmak için kuru hep düşük mü 'tutmak' gerekiyor?

    Yok, hayır; henüz 'komik ekonomist' payesi almama çok var. Öyle kolay mı hemen 'düşük kur-cari fazla' falan deyip o şerefli mertebeye ulaşmak? Neyse, pazar yazıları dediysek de 'pazarlama' özgürlüğünün bir sınırı var.

    İyi de yukarıdakilerin neresi 'pazar sapan'? A şıkkı: Kur, öyle tutulası bir şey değildir. B şıkkı: Lira aslında değerlenmemiştir. Seçimler yaklaşıyorken, paramız değerli sanılsın diye istatistiklerle oynamaktadır. C şıkkı: Cari işlemlerin düzeldiği falan yoktur. Yarısı İsrail Şekeli yarısı da Suudi Arabistan Dinarı'ndan oluşan döviz sepetinin değeri ile ölçtüğünüzde aslında cari işlemler açık vermektedir.

    Test sorusu iptal

    tablo1.520px

    2006'nın ikinci yarısından bu yana iç talebin artış hızında önemli ölçüde yavaşlama gerçekleşiyor. Dayanıklı tüketim harcamaları son üç çeyrektir küçülüyor. Diğer özel tüketim harcamaları ve özel yatırım harcamalarının artış hızında ise önemli ölçüde düşüş var (Tablo 1). İç talepteki bu gelişme ithalata da benzer bir şekilde yansıyor. Aynı tabloda, mal ve hizmet ithalatımız ile mal ve hizmet ihracatımızın son dönemde nasıl seyrettiğine de yer veriliyor.

    Bu gelişmelerin olumlu yansımalarını ise enflasyon ve cari açık rakamlarında görüyoruz.
    Tablo 2'de 2002'den bu yana yıllık cari açık değerleri yer alıyor. Bu dönemde cari işlemler hesabımızın en fazla (yıllık) açık verdiği ay kasım ayı. Daha sonra neredeyse süreli düşmüş cari açık: 2.5 milyar dolarlık bir azalış söz konusu.

    Milli gelire oran olarak daha çarpıcı bir azalma olacak: 2007 yılında en azından yüzde 5.5 dolayında bir büyüme hızı yakalayacağımızı düşünün. Büyük bir sürpriz olmazsa, liranın bu yıl bir önceki yıla kıyasla (ortalamada) daha değerli olacağını dikkate alın. Cari açık bundan sonraki aylarda bu düzeyde sabit kalsa bile, milli gelire oran olarak bir önceki yıla kıyasla önemli ölçüde düşecek. Milli gelire oran olarak yüzde 6.5 dolaylarında bir açık hiç de hayal olmayacak.

    Bir teselli ver

    tablo2

    Şüphesiz, bu düzey de yüksek. Ama birkaç tesellimiz var: Birincisi, az önce belirttiğim gibi önemli bir iyileşmeye işaret edecek bu düzey. İkincisi, son birkaç yıldır cari açığımızın finansman biçimi iyileşiyor: Kısa vadeli borçla finansmanın önemi azalıyor. Orta vadeli kredilerin yanı sıra önemli miktarda doğrudan yabancı sermaye geliyor.

    TL değer kazanıyor

    Üçüncüsü, liranın tekrar ve önemli ölçüde değerlenmeye başladığı bir dönemde gerçekleşiyor bu. Tablo 2'de Merkez Bankası'nın reel kur endeksi yer alıyor. Endeksteki yükseliş, liranın yabancı paralar karşısında değerinin arttığını ifade ediyor. Geride bıraktığımız yıldaki türbülans sırasında kur önemli ölçüde sıçramış ve uzun bir süre ulaştığı düzeyden memnun kalmıştı. Bunun etkilerini tablodan görmek mümkün. Tabloda yer almasa da, geçtiğimiz yılın ortasından itibaren lira tekrar değer kazanmaya başladı. Şu andaki değeri, Merkez Bankası endeksine göre 2005'te ulaştığı değerden daha da yüksek bir düzeyde.

    Son birkaç yazıda değindiğim hususu, bıktırma pahasına bir kez daha tekrarlayacağım. Önemli çünkü: Özel tüketim ve yatırım harcamalarının son dönemdeki eğilimi, sürdürülmesi arzu edilir bir eğilim değil.

    Yine hep aynı kapana sıkışıyoruz: yatırımların ve tüketimin yüksek hızla arttığı dönemlerde cari açık da yüksek oluyor, bir süre sonra ise işler tersine dönüyor. Evet, geçmişte bu kapan çok daha dardı, kuvvetliydi, şimdi daha gevşek, falan. Hepsi doğru. Ama işin özü değişmiyor. Yeni bir reform atağının gerekliliği bakın kaç farklı biçimde karşımıza çıkıyor. Bu biçimlerden bir diğeri de yarınki yazının konusu.

     

    Bu köşe yazısı 15.07.2007 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır