Arşiv

  • Nisan 2024 (13)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    MB'nin iletişim politikasının rolünü küçümsememek gerekiyor(du)

    Fatih Özatay, Dr.16 Eylül 2007 - Okunma Sayısı: 1373

     

    İki tane grafik veriyorum. İlkinde Merkez Bankası'nın (MB) gecelik faizi ile yıllık çekirdek tüketici enflasyonu birlikte gösteriliyor. Basamak şeklinde inen gecelik faiz, diğeri ise TÜİK'in 'H' endeksindeki yıllık artışlar. Ocak 2006 ile Ağustos 2007 arasındaki dönem ele alınıyor. MB'nin son faiz indirimi grafikte yer almıyor. İkinci grafikte, her iki değişken arasındaki fark yer alıyor.

    Bu köşeyi izleyen okuyucular anımsayacaklar: Özellikle küresel piyasalarda tutsat krizi ile artan belirsizliklerin devam etmesi halinde, faiz indiriminin kasım ayına dahi sarkabileceğini belirtmiştim son yazımda. Oysa MB perşembe günü politika faizini 0.25 puan aşağıya çekti. Enflasyonun gelecekte izleyeceği yola ilişkin son aylarda hem olumlu hem de olumsuz gelişmeler var.

    Olumlular

    Önce en olumludan başlayayım: Salt ana enflasyondaki aylık gelişmeleri önceki yıllarla karşılaştırdığımızda, enflasyonun temel dinamiğini belirleyen unsurlardaki mevcut durumun ileride de hüküm sürmesi halinde yıllık enflasyondaki düşüş eğiliminin süreceği saptanıyordu. Geçmiş yazılarıma çok gönderme yapıyorum; biliyorum sıkıcı oluyor, ama bazı değerlendirmeleri ve tabloları tekrarlamamak adına bu tekrar. 9 Eylül tarihli yazıda yer alan tablo ışığında yapılan analiz beni bu sonuca ulaştırmıştı.

    Bu açıdan bir belirsizlik yoktu. Belirsizlik bu noktadan sonra başlıyordu: Dinamiği belirleyen unsurlarda mevcut durumun sürmesi ne kadar ihtimal dahilinde? Olumlu ya da olumsuz yönde ne gibi değişiklikler olabilir? Bu sorulara verilecek yanıtlara göre faiz politikasına ilişkin bir çıkarsama yapmak mümkün olacaktı. Benim verdiğim yanıtlar çerçevesinde faizlerde bir indirime gidilmesi olasılığı sabit tutulması olasılığına kıyasla daha düşük çıkıyordu.

    MB'nin faizleri aşağıya çekmesinin arkasındaki diğer unsurları şöyle sıralayabiliriz: Birincisi, çifte seçimler yapıldı ve önemli bir belirsizlik kaynağı ortadan kalktı. İkincisi, MB'nin 2006 ortasında yaptığı faiz artışları amaçlanan etkiyi gösterdi. İç talepte önemli bir yavaşlama var. Özellikle dayanıklı ve yarı dayanıklı tüketim malları talebinde bu gelişme çok belirgin. Bu olgunun enflasyon üzerine etkisi de bu mal gruplarının fiyat artışlarını belirgin biçimde azaltmak yönünde oldu. Keza, hizmet sektörü fiyatlarındaki gelişmelerin de MB'yi memnun ettiği anlaşılıyor.

    Sözünü ettiğim yazılarda birkaç cümleyle kısaca belirttiğim bir olumlu unsur daha var. Bunu açmaya çalışayım. Grafik 1'deki 'H' endeksindeki yıllık artışlara dikkat edilirse, mart ayından bu yana yıllık çekirdek enflasyonda 3.3 puanlık bir düşüş var. Ancak, bu baş aşağı gidişata karşın, yıllık çekirdek enflasyonun geldiği düzey (yüzde 6.73) hâlâ 2006'nın mart ayında ulaştığı düzeyden (yüzde 5.1) yüksek. Peki, olumlu gelişme ne?
    Şu: 2006 martında çekirdek enflasyonun daha düşük bir düzeyde olmasına karşın, MB'nin o dönemdeki gecelik faizi de düşük bir düzeyde (yüzde 13.5). Oysa son indirimden önce MB'nin gecelik faizi o dönemdeki değerinin 4 puan üzerindeydi. Tekraren: Her iki dönemdeki enflasyon arasındaki fark 1.6 puan kadarken, faizler arasındaki fark çok daha yüksek. Dolayısıyla, salt bu açıdan bakınca MB'nin bir 'oyun alanı' olduğunu saptamak mümkün. Bu olumlu unsurlar alt alta sıralanınca MB'nin faiz indiriminin arkasındaki rasyonel nedenler de ortaya çıkıyor.

    İletişimin tam da zamanıydı

    Şüphesiz indirimi haklı kılacak ekonomik nedenlerin olması, herkesin faiz indirimi beklemesini gerektirmiyor. Tıpkı benim beklemediğim gibi. Çünkü faizlerin birkaç ay daha sabit tutulmasını haklı çıkaracak unsurlar da vardı: Petrol fiyatları yükseliyor, gıda fiyatlarının nasıl gelişeceği hep bir risk unsuru. Tüketici kredileri son aylarda yeniden canlanmaya başladı. İç talebi uyarıcı bir etki beklemek gerekir bu nedenle.

    En önemlisi de tutsat krizi ile başlayan küresel dalgalanmanın nasıl şekilleneceğini ve bizde ne gibi kur hareketleri yaratacağını tam bilemiyoruz. ABD Merkez Bankası beklendiği gibi faiz indirimine giderse şu andaki rahatlama bir müddet daha sürebilir. Ya gitmezse? Kaldı ki faiz indirimine gitse bile, tutsat krizinin nedenleri ortadan kalkmış olmuyor.

    Bu olumlu ve olumsuz unsurlar dışında hiçbirimizin bilmediği bir önemli değişken daha var: MB'nin kendi modelinden elde ettiği enflasyon öngörülerinin yeni bilgiler ışığında nasıl değiştiği. Eğer son yayımlanan enflasyon raporundan bu yana bu öngörülerdeki değişiklik MB'yi 2008'deki yüzde 4 hedefinin rahatlıkla tutturulacağına ikna ettiyse, faiz indirimi açısından bir neden daha ortaya çıkıyor.

    Bütün bu yazılanlara hak veriyorsanız şuna da hak vereceksiniz: Mademki, politika faizinin değiştirilmesi kadar sabit tutulmasını da haklı çıkaracak nedenler var, üstelik piyasalardaki genel kanı da sabit tutulacağı yönünde, o zaman iletişim politikasını devreye sokmak gerekiyor. Yani, neden faizlerin düşürüldüğünü hiç komplo teorilerine izin vermeyecek biçimde çıkıp anlatmalıydı MB yöneticileri.

    İletişim politikasını en can alıcı zamanda kullanmamak gereksiz yere kredibilite kaybetme riski doğuruyor.

    yapisik grafik.520px

     

     

     

     

    Grafik 1: Merkez Bankası gecelik faizi (sağ eksen, %) ve yıllık çekirdek enflasyon göstergesi (H endeksi, %): 2006 ocak 2007 ağustos

    Grafik 2: Merkez Bankası gecelik faizi ile yıllık çekirdek enflasyon göstergesi arasındaki fark: 2006 ocak 2007 ağustos

     

     

     

    Bu köşe yazısı 16.09.2007 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır