Arşiv

  • Mayıs 2024 (2)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Enflasyon ve büyüme açısından riskler

    Fatih Özatay, Dr.21 Ağustos 2008 - Okunma Sayısı: 945

     

    Son yazıda 'kürede pişer, bize ne düşer' faslına dönmüştüm yeniden. ABD ve Avrupa merkez bankalarının olası politika tepkilerini geçici bir süre analiz dışında tutup, sadece bu ekonomilerdeki çok belirgin yavaşlama hatta küçülme eğilimlerinin bizde yaratabileceği etkilere odaklanmıştım.1990'ların sonlarından itibaren bu ekonomilerin faaliyet düzeyinde gözlenen dalgalanmalarla bizdeki dalgalanmalar arasında belirgin bir paralellik var. Daha önce böyle değildi. Türkiye ekonomisinin eskiye göre çok daha fazla dışa açık olması sanırım bu olgunun arkasındaki temel neden.Bu durumda salt gelişmiş dünyadaki yavaşlama açısından bakıldığında 2008'in geriye kalanında ve 2009'un önemli bir kısmında bizim büyüme hızımızın olumsuz yönde etkileneceğini belirtebiliriz. Unutmayalım ki, büyüme hızımız, zaten 2007'den bu yana potansiyelin bir miktar altında.ABD ve Avrupa ekonomilerinde belirginleşen yavaşlama eğiliminin emtia fiyatlarını da düşürmesi beklenir. Bu, bir süredir gerçekleşiyor zaten. Şüphesiz Çin gibi ülkelerin ne yönde gelişme göstereceği de önemli. Salı günü, Çin hükümetinin genişlemeci bir ekonomik politikayı devreye sokmaya hazırlandığına dair haberler çıktı. Bu da emtia fiyatlarındaki olası azalışı kısıtlayıcı yönde çalışacaktır.Yeni bir küresel deprem yaşanmazsa, bu olası gelişmeler enflasyon açısından 'en kötüyü' geride bırakmakta olduğumuz anlamına geliyor. Bu durumda Merkez Bankası'nın 2009 hedefi tutturulabilir hale geliyor.Dikkat ederseniz bu öngörüleri sıralarken içeriye yönelik hiçbir şeyden söz etmedim. IMF ile nasıl yola devam edeceğimizden de. 2008'in bundan sonrasında ve 2009'da, 2007'nin de altında bir büyüme hızı yakalamak için içeride fazla bir şey yapmak gerekmiyor çünkü. Keza mevcut para politikasının sıkılığı dikkate alındığında, emtia fiyatlarında aşağı doğru gidişin sürmesi ve yeni bir küresel deprem olmaması halinde, 2009 enflasyon hedefinin tutturulabilmesi için de ek bir şeyler yapmak gerekmiyor.Oysa yukarıda 'çok büyük' varsayımlar yaptım. Yeni bir küresel deprem olmayacağı varsayımı bunların başında geliyor. Salı günü açıklanan veriler ABD ve Almanya'da beklenenin oldukça üzerinde bir enflasyona işaret etti. Bu ülkelerin büyüme hızları ise yerlerde sürünüyor. ABD Merkez Bankası büyük bir açmaz içinde. Bir yandan enflasyon (üstelik çekirdek enflasyon da) artıyor, diğer yandan ekonomi yavaşlıyor.Bir de son günlerde ABD mali piyasalarının tekrar alarm vermeye başladığını dikkate alın. 'Felaket tellalı' konumuna gelen Roubini şu anda ABD medyasında çok popüler. Hakkında yazılar çıkıyor, bol sayıda konferansa çağrılıyor. Eski IMF Başekonomisti Rogoff da kervana katıldı. ABD'de büyük bir bankanın batabileceği yolundaki kehaneti ajanslara düştü. Şu komik isimli iki dev kredi kuruluşu (Freddie Mac ve Fannie Mae) bir türlü dikiş tutmuyor.  Bu durumda dışarıya ilişkin azalır gibi olan belirsizliklerin tekrar artması olasılığı var. Hiç de az bir ihtimal değil bu. Bizim büyüme hızımızı daha da aşağıya çekebilecek bir gelişme. Zira büyüme hızımız açısından sadece ticaret ilişkilerimiz değil, şirketlerimizin ve bankalarımızın dışarıdan ne ölçüde kredi temin edebilecekleri ve bu kredilerin vade yapısı da önemli. Yazının başından itibaren saya geldiğim koşullar altında, bu açıdan çok umutlu olmamak gerekiyor. Yani, büyüme hızımız açısından risk aşağıya doğru.Enflasyon açısından yaptığım olumlu tahmin ise, yeni bir küresel deprem karşısında geçerliliğini yitirebilecek. Belli bir süre kur hareketleri görebiliriz dışarısı yeniden karışırsa. Emtia fiyatlarının nasıl şekillenebileceğini ise kestirmek zorlaşır. Enflasyonda ise risk yukarı yönde.

     

    Bu yazı 21.08.2008 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

     

    Etiketler:
    Yazdır