Arşiv

  • Mayıs 2024 (2)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Politika faizi nasıl şekillenebilir?

    Fatih Özatay, Dr.24 Ağustos 2008 - Okunma Sayısı: 965

     

    Örtük enflasyon hedeflemesi rejiminin uygulanmaya başlanmasından bu yana ilk defa para otoritesinin yakın gelecekteki faiz kararları asıl olarak dış koşullarca şekillenecek. Denilebilir ki, 2006'daki faiz kararları ya da 2007 sonu ve 2008 başındakiler de asıl olarak dış koşullarca şekillendi.

    İlk bakışta öyle gibi. Ama değil. 2006'daki yüksek faiz artırımını hatırlayın. Evet, bu artırımı küresel risk alma iştahındaki keskin azalma körükledi. Ancak, içeride o zamana kadar yapılan yapısal reformların özünün anlaşılmadığını ayan beyan ortaya koyan uygulamalar olmasaydı, o faiz artırımları o kadar yüksek olmayacaktı.

    Daha açığı şu: Başkanının değiştiriliş biçimi Merkez Bankası bağımsızlığı kavramının işbaşındakiler tarafından hiç de anlaşılmadığını sergileyince, risk algılaması sadece küresel gelişmelerden değil bir de bu nedenle arttı. Enflasyon beklentilerindeki bozulma 'normalinden' fazla oldu. Küresel gelişmelere bağlı olarak tüm yükselen piyasa ekonomilerinin risk primi arttı. Ama Türkiye'ninki daha fazla arttı. Türkiye'nin o tarihe kadar yükselen piyasa ekonomilerinin ortalamasından daha düşüktü risk primi. O tarihten sonra ortalamanın üzerine çıktı.

    2007-2008 faiz indirme ve yükseltme sürecinde, evet dış koşullar başat bir rol oynadılar. Ama iç gerginliklerin bu dönemde had safhada olduğunu da unutmayalım.Oysa şimdi içeriye ilişkin önemli bir belirsizlik kaynağı yok. Muhtemelen IMF ile bir anlaşma yapılacak. Belki Hükümetin yapmak istediği ve IMF tarafından pek sevimli karşılanmayacak mali sonuçlara yol açacak uygulamalar nedeniyle bu anlaşma biraz gecikecek. Belki yerel seçimler nedeniyle mali disiplin bir miktar gevşetilecek. Ama sonuçta 2008-2009 enflasyonu açısından bu olası uygulamalar pek de önemli olmayacak.

    2007'den bu yana iç talepteki gelişmeler enflasyonu düşürme yönünde çalışıyor. Küresel yavaşlama eğilimi de dikkate alındığında, büyüme hızımız 2008-2009'da potansiyelinin altında kalabilir.Bu durumda enflasyonun bundan sonra nasıl bir yol izleyeceği büyük ölçüde emtia fiyatlarına ve döviz kurundaki hareketlere bağlı olacak. Bir ara 150 dolara kadar yükselen petrol fiyatları, geçen haftayı dalgalı bir biçimde geçirse de, 114 dolara kadar düştü. Oysa Merkez Bankası'nın son açıkladığı enflasyon tahminlerinin arkasında 140 dolarlık bir petrol fiyatı varsayımı var bundan sonrası için. Şüphesiz sadece petrol fiyatı değil önemli olan. Doğalgaz, çelik ve diğerleri de önemli. Ama küresel yavaşlamanın mal fiyatlarını azaltması beklenir. Bernanke'nin cuma günü yaptığı konuşmada da aynı öngörü var.

    İkinci belirleyici döviz kurundaki hareketler olacak. Bizim paramızın değerinin yanı sıra, avro-dolar kuru da önemli. Daha istikrarlı bir dolar, emtia fiyatlarının yükselmemesi açısından yararlı olacak. Peki, daha istikrarlı olabilir mi? Şimdilik öyle bir gidiş varsa da bir şey söylemek zor. Bizim paramız ise ana eğilim olarak değerli kalacak gibi görünüyor.

    Bu koşullar altında Merkez Bankası'nın oldukça ihtiyatlı bir tavır sergileyerek faizleri bir süre daha bugünkü düzeyinde tutması beklenir. Faiz indirim sürecinin başlaması şu koşula bağlı olur: Emtia fiyatlarındaki olumlu gidişat daha da belirginleşir ve bu gelişme açıklanan enflasyon rakamlarına yansırsa. Öyle sanıyorum ki, 'enflasyonu belirleyen ana unsurlardaki gelişmeler ileride enflasyonun belirgin biçimde düşeceğini göstermektedir' gibi bir vurguyla Merkez Bankası faiz indirim sürecine başlayamaz. Yani 'önden gidemez'. Büyük çoğunluğun enflasyonun artık düşmekte olduğuna ikna olmasını isteyecektir. Bu ise ana enflasyon (çekirdek değil) değerlerinde üste üste belirgin bir azalmayla mümkün olacaktır.

    Yeni bir küresel deprem yaşanırsa şüphesiz bu süreç ileriye ötelenir. Zira yeni bir deprem demek bir süre kur hareketleri demek. Emtia fiyatlarının nasıl şekillenebileceğinin kestirilmesinin zorlaşması demek. Daha fazla ihtiyat gerektirir böyle bir ortam.

     

    Bu yazı 24.08.2008 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır