Arşiv

  • Mart 2024 (18)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)
  • Nisan 2023 (9)

    Yangın sönecek mi?

    Fatih Özatay, Dr.16 Ekim 2008 - Okunma Sayısı: 983

     

    Pazar ve pazartesi günleri önde gelen ekonomilerde uzun zamandır beklenen önlemler açıklandı. Bu önlemler daha önce İngiltere'de açıklanan ve giderek büyüyen yangını önce kontrol altına almak daha sonra da söndürmek için olmazsa olmaz nitelikte görülen önlemlere benziyor. Süreç içinde sermayeleri eriyen mali kurumlara ilgili devletlerin sermaye enjekte edeceği belirtildi ve enjeksiyon başladı. Ayrıca mali kurumların borçlanmalarına devlet güvencesi getirildi. Merkez bankaları nakit sağlamaya devam ettiler. Bu nedenle de pazartesi günü tüm borsalar coştu, bankalararası piyasalarda borçlanma maliyetleri düştü. Peki, krizin sonuna geldik mi? Bu soru, her açıklanan önlemden sonra tekrar gündeme geliyor. Bu kadar kapsamlı önlem paketlerinden sonra tekrar gündeme gelmesinden daha doğal bir şey olamaz. Olamaz da, soru bu şekilde ortaya konulunca çok doğru olmuyor. İki noktayı ayırt etmek gerekiyor çünkü: Yangın ve resesyon.

    Yangın

    Mali piyasalarda çok büyük bir yangın vardı, üstelik giderek büyüyor ve yayılıyordu. Sistem çöküntünün eşiğindeydi. Dolayısıyla ilk sorumuz yangının kontrol altına alınıp alınmadığı ve söndürme ümitlerinin artıp artmadığına ilişkin olmalı. Pazar günkü yazıma yine atıf yapmam gerekiyor. Alınan önlemler sermaye zafiyetini (Öz 2) ortadan kaldırmak ve bankalar arasındaki güven bunalımından kaynaklanan nakit (likidite) sıkışıklığına (Öz-3) son vermek için gerekli önlemler. Ayrıca bir ölçüde sorunların yumak haline gelmesine (Öz-4) çare olmaya çalışıyor. Zira nakit sıkışıklığını çözmek, nakit sıkışıklığı içindeki bankaların bu sıkıntılarını atlatmak için başvuracakları yöntemlerin ileride sermayelerini eritmelerini de önlemek anlamına geliyor.

    Yani, Öz-3'teki sorunların evrilerek Öz-2'ye dönüşmemesinin sağlanması amaçlanıyor. Ayrıca mali kurumların bu önlemlerle bellerini doğrultup tekrar reel sektöre kredi açabilir hale gelmeleri olasılığı artırılmaya çalışılıyor. Böylelikle de şirketler kesiminin zor duruma düşmesi engellenecek, ya da oradaki problemlerin şiddeti azaltılmış olacak. Bir yan ürün olarak, ama çok önemli bir yan ürün olarak da şu var: Şirketlerin mali kesime olan borçlarını ödeme güçlüğüne düşmemeleri sağlanmış olacak ve böylelikle ileride mali kesimin sermayesinin yeniden erimesi tehlikesi azaltılacak. Bunların hepsi de pazar yazımdaki Öz-4 ile ilgili. Peki, yangın sönecek mi? Yangının kontrol altına alındığını söyleyebiliriz. Sönecek mi? Ne hızla söneceği hakkında 'ahkâm kesmeden' önce resesyonun nasıl gelişeceğine bakmakta yarar var. Evet, ikili ayrım gerekiyor (yangın-resesyon) ama öte yandan da bu ayrımı çok abartmamak gerekiyor. Zira yangınla resesyon ilişkili.

    Resesyon

    Krizle ilgili ikinci önemli nokta ise şu: Mali sistemin bu kadar uzun bir süre çöküntünün eşiğinde dolaştığı bir dünyada, kredi hacmi son derece daraldı. Bir süre daha makul bir düzeye gelmesi zor görünüyor. Bu nedenle çoktan başlamış olan resesyonun sürmesi beklenir. Büyüme hızları sıfıra doğru yaklaşacak, bazı ekonomiler küçülecekler. İşsizlik çoğu ülkede artacak. Şirket iflasları gündeme gelecek. Bu ne kadar sürecek? Alınan önlemler bu süreyi ne kadar kısaltacak, resesyonun şiddetini ne denli azaltacak? Resesyonla ilgili üç tane sihirli harf var: 'V', 'U' ve 'L'. Büyük ekonomilerdeki faaliyet hacmi 'V' harfi şeklinde gelişirse, çok fazla ürkmeye gerek yok; büyüme hızı azalacak ve sonra hızla toparlanacak. Bu tür bir gelişme olasılığı neredeyse sıfıra yakın görünüyor.Ekonomik faaliyet hacminin 'L' şeklinde gelişmesi ise düşen büyüme hızının olduğu yerde uzun süre kalması anlamına geliyor (L'nin taban kısmı). 1990'larda Japonya'da yaşananlar buna örnek gösteriliyor. Bu olasılığa da 'şimdilik' fazla ağırlık verilmiyor. Özellikle ABD ekonomisi üzerine uzman olanların neredeyse görüş birliğine vardıkları olası gelişme 'U' şeklinde olacak. Yani, düşen büyüme hızı, düştüğü noktada az sayılmayacak bir süre kalacak ve sonra ekonomi yeniden canlanacak. 'U'nun tabanında ne kadar kalacak büyük ekonomiler? Bir buçuk  iki yıl arasında süre biçenler var. En azından tüm 2009'un sorunlu geçmesi bekleniyor dünyada.

    Resesyon-kriz ilişkisi

    Yangının hangi hızda söneceğine net bir yanıt verilememesinin nedenleri var elbette. Şimdi bunlara bakalım: Birinci neden şu sorunun yanıtıyla ilgili: Mali sistemi çöküntünün eşiğine getiren kıvılcımı ne sıçratmıştı? Yanıt belli: Konut piyasasında yaşanan büyük problemler. Bunu, yani  pazar günkü yazımda Öz-1'de anlatılan sorunu hiç unutmamak gerekiyor:  ABD'de konut fiyatlarında oluşan büyük köpüğün patlamasıyla, konut fiyatları baş aşağıya gitmeye başladı. Ev alanlar borçlarını geri ödeme güçlüğüne düştüler. Bu krediye dayalı tahvilleri ve türevlerini bilançolarında tutan mali kurumların bilançoları bozuldu, sermayeleri eridi.ABD konut piyasasında konut fiyatlarının daha da düşmesi bekleniyor. Bu olasılığın güçlü olması, mali sistemde bozulmaya yol açan sorunların bir süre daha bizlerle olacağını söylüyor bizlere. Zaten bu nedenledir ki çoğu uzman ipotekli konut kredisi borçlarının yeniden yapılandırılarak düşük gelirli grupların borçlarını ödeyebilir hale gelmelerini istiyorlardı. Bu iki nedenle gerekiyordu. Birincisi, hakkaniyet açısından: Mali sisteme bunca kaynak aktarılırken, sıradan vatandaşlara da bir şeyler yapılması gerekiyordu. İkincisi, konut borçları geri ödenmedikçe mali kurumların bilançoları daha da bozuluyordu. Üstelik borçlarını ödemeyenlerin evlerine el koyup, satıp, hiç olmazsa açtıkları kredilerin bir kısmını tahsil etmeye kalktıklarında konut fiyatları daha da düşüyor ve başa dönülmüş (sorunu başlatan noktaya) olunuyordu.Açıklanan paketlerin çoğunda bu soruna bir çözüm yok. ABD'deki neo-liberallerin bu tür bir çözüme yanaşmaları vakit alacak gibi görünüyor; inançlarına ters çünkü bu tür bir çözüm. Bu durumda Öz-1'deki sorun bir süre daha bizlerle olacak gibi görünüyor. Ama bu, resesyonun sürmesi ve şiddetinin artması tehlikesini de beraberinde getiriyor.Yangının ne kadar süreceğine ilişkin net yanıt verilememesinin ikinci nedeni de şu: Resesyonun sürmesi ve şiddetinin artması şirketler kesimini zor duruma düşürecek. Nakit dengeleri daha da bozulacak şirketlerin. Öte yandan mali sistemin makul bir düzeyde kredi açabilir hale gelmesi zaman alacak. Yangının sönme hızını azaltacak her gelişme bu zamanı uzatacak. Bir de süreç içinde artacak işsizlik nedeniyle tüketim harcamalarının azalacağını düşünün. Şirketlerin borçlarını ödeme kapasitesini de zorlayacak bu durum. Ama bu gelişmeler mali sistemin olumsuz etkilenmesi anlamına geliyor. Kısacası, pazar günkü yazıdaki Öz-4'te anlatılan sorunun sürmesi olasılığı az değil.
    Bu durumda piyasalarda önemli dalgalanmalar göreceğiz. Ancak konut piyasasını yeniden çalıştıracak ve toplam talebi artıracak önlemler de devreye girerse yangının tümüyle söneceğinden emin olacağız. Bu önlemler devreye girdiğinde ise büyük ekonomilerde kamu bütçelerinin nasıl bozulduğunu tartışacağız. Kamu borçlarının sürdürülebilirliği gündeme gelecek. Şimdiden bu tür yazılar çıkmaya başladı bile...Peki, resesyon tehlikesine karşı Türkiye neler yapabilir? Bu sorunun yanıtı yurtdışından Türkiye'ye yönelik kaynak akımının kuruması, kurumasa bile azalmasına karşı ne yapabileceğimiz ile ilgili. Özellikle de şirketler kesiminin dışarıya olan borçlarının yeniden yapılandırılıp yapılandırılamayacağı ile ilgili. Böyle bir mekanizma tasarlanabilir mi? Çok kolay bir soru değil. Ama pazar günü ele almaya çalışacağım. 'Uçuk' fikirlere de hazırlıklı olun...

     

    Bu yazı 16.10.2008 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

     

    Etiketler:
    Yazdır