Arşiv

  • Mayıs 2024 (1)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Güven olmadan, asla...

    Fatih Özatay, Dr.17 Kasım 2008 - Okunma Sayısı: 902

    Radikal çok önemli bir iş yapıyor: Uzun zamandır krize özel bir yer veriyor sayfalarında. Geride bıraktığımız haftanın son üç gününde de çeşitli kesimlerin düşündükleri önlemleri ayrıntılı biçimde yansıttı okurlarına.

    Ben de uzun bir zamandır bu köşede krizin nedenlerini, bizi hangi kanallarla etkileyeceğini ve alabileceğimiz önlemleri incelemeye çalışıyorum. Özellikle alınabilecek önlemler konusunda son zamanlarda çok yazı yazdım. Bir bütün olarak hepsini tekrar 2 Kasım tarihli yazımda ele aldım; hangi sorunu çözmeyi amaçladıkları, gerekçeleri ve riskleriyle birlikte. İnsanın sürekli kendi yazılarına atıf yapması, biliyorum sevimsiz olabiliyor çoğu zaman. Ama bu dönemde bu hatırlatma gerekiyor ve gereksiz tekrarları önlüyor. Tüm bu önerileri değerlendirirken çok önemli beş noktayı gözden kaçırmamalıyız.
    Gelin bugün bunlara bakalım.

    Birincisi, 'olağanüstü dönemlerin olağanüstü önlemler gerektirdiğini' unutmamalıyız. Normal koşullar altında "Bu da şimdi nereden çıktı?" sorusunu haklı olarak sorduracak önlemleri böyle bir dönemde öne sürmekten çekinmemeliyiz. Mesela, ekim ayındaki son yazımda ortaya attığım ve Merkez Bankası'nda yurtdışında çalışan yurttaşlarımızın tuttukları döviz mevduat hesaplarının ve karşısındaki rezervlerin (13 milyar dolar kadar) bir mekanizmayla reel ekonomiye kredi açmakta kullanılır hale getirilmesi böyle bir öneri.

    İkincisi, önerilerin özleri önemli. Ayrıntılara bu aşamada fazla takılmamak gerekiyor. Bu öz bir kez tartışılıp benimsenirse, ayrıntıya inilip, önerilerin getirecekleri riskleri en aza indiren buna karşılık sağlayacakları yararları artırmaya çalışan farklı mekanizmalar tasarlanabilir. Mesela az önce belirttiğim ve normal koşullarda 'uçuk-kaçık' gelebilecek öneri farklı mekanizmalarla hayata geçirilebilir: O mevduatlar karşılığındaki döviz kaynağı ile ya bağımsız bir fon kurulabilir, ya da o kaynak bir yolla bankacılık sistemine aktarılabilir. Hatta Merkez Bankası bünyesinde ayrı bir hesapta reeskont benzeri kredi açmaya benzer bir sistem bile tasarlanabilir. Ama bunlar bu aşamada birer ayrıntı.

    Üçüncüsü, önerilerin bir an önce hayata geçirilmesini istiyorsak 'siyaseten' de yapılabilir olmalarına dikkat etmemiz gerekiyor. Şüphesiz siyaset anlayışları çok farklı olabilir. Üstelik böyle bir dönemde işbaşındakileri edilgen bir konumda tutan siyaset yapma biçiminden de hoşlanmayabiliriz. Ama yine de siyaseten yapılabilirlik önemli. Mesela toplumun bazı kesimlerine yarayacak ama geniş kesimlerini dışarıda tutacak önlemler olmamalı sadece önlem paketinde.

    Dördüncüsü ki siyaseten yapılabilirlik ile yakından ilgili, toplumdaki adalet duygusunu zedelememeli alınacak önlemler. Evet, tıkanan kredi musluklarını yeniden açmaya yarayacak önlemler son tahlilde işsizliğin artmasını önleyecek; ama ilk ve öncelikli (doğrudan) yararları şirketlere ve bankalara olacak. Özellikle işgücüne yönelik de önlemler düşünmekte yarar var. Mesela, yaygın biçimde beceri artırıcı kurslar açılması, işsizlik yardımlarının süresi ve miktarının artırılması önerileri bu kapsamda ele alınabilecek öneriler.

    Beşincisi, alınacak önlemler yoluyla, yatırım ve tüketim yapma arzularını canlı tutarak üretim düşüşlerinin engellenmesini ve işsizliğin artmasını önlemek istiyorsak, bu isteğimizin gerçekleşmesi için olmazsa olmaz bir koşulun sağlanması gerektiğini unutmamalıyız. Kredi musluklarını açık tutmayı başarsanız da, talebi artıracak önlemler alsanız da, insanlar yarın ne olacağından emin değillerse, yani ekonomiye güven duymuyorlarsa, ne yatırım yaparlar ne de zorunlu mal ve hizmetler dışında kalan mal ve hizmetleri satın alırlar. Bu tür önemli harcamalar 'belirsizliğin azalacağı yarına', ertelenir.

    Kısacası, güveni sağlamadan bir arpa boyu yol gitmek mümkün değil. Güveni sağlamak ise bir an önce kapsamlı ve içsel tutarlılığı olan bir paketin açıklanmasından, bütün dünya olan bitenden etkileniyorken 'biz sağlamız, bize bir şey olmaz' boş inancından ve bu inancı açıkça ifade etmekten kaçınmaktan, IMF gibi uluslararası kuruluşlarla işbirliğinden utanmamaktan (neden utanılıyorsa) ve ekonomimizin geleceğinin yerel seçimlere feda edilmeyeceğini göstermekten geçiyor.

    Bu yazı 17.11.2008 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır