Arşiv

  • Nisan 2024 (12)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Şirketler ve dış kredi kullanımı

    Fatih Özatay, Dr.27 Kasım 2008 - Okunma Sayısı: 1181

    Türkiye'nin küresel krizden olumsuz etkilenmesi temelde üç kanal yoluyla gerçekleşecek: Birincisi, şirketler kesiminin hem dış dünyadan hem de içeride bizim bankalardan kredi kullanması zorlaşacak. Bir ölçüde tüketiciler için de geçerli bu. İkincisi, kurdaki artışa rağmen ihracatımız azalacak. Zira sattığımız malları alan ülkelerde gelir düzeyi, dolayısıyla da talep düşüyor. Üçüncüsü, belirsizliğin son derece yaygın olduğu bu ortamda bir de yöneticilerimiz geminin dümeninde olduklarını hâlâ göstermedikleri için ekonomimize duyulan güven azalıyor.

    Bu mekanizmaların ayrıntılarını, sonuçlarını ve bu istenmeyen sonuçları önlemek için neler yapılabileceğini daha önce bu köşede defalarca tartıştım. Bugün dış kredi kanalına ilişkin son gelişmelere bakmak istiyorum.



    Tablo 1'de yer alan veriler 2006 başından bu yana gelişmeleri gösteriyor. Bu veriler üçer aylık ve en sonuncusu eylül 2008'e ait. 'Toplam (Net)' sütunu, çeyrek yıllık dönemlerde gerçekleşen şirketlerin uzun vadeli net (borçlanma eksi geri ödeme) dış borçlanmaları ile kısa vadeli net dış borçlanmalarının toplamını gösteriyor. Benzer şekilde 'Uzun Vadeli (Net)' sütunu yeni uzun vadeli borçlanma ile uzun vadeli borçların geri ödenen kısmı arasındaki farkı gösteriyor. Bu sütunlar ile son sütun arasında kalan sütunların ne anlama geldiği ise sanırım açık.

    Son sütun şirketlerin uzun vadeli borç geri ödemelerinin üzerinde borçlanıp borçlanmadıklarını gösteriyor. Diğer bir ifadeyle, 'borç çevirme oranı' bu. Yüzde 100'ün üzerindeki rakamlar, şirketlerin vadesi gelen yükümlülüklerini yerine getirdikleri gibi, bir de ek borç kullandıklarını gösteriyor; bir 'ne âlâ' durumu yani! Küresel krizin temel etkilerinden birinin dış kredi kanalında tıkanma olacağını belirtmiştim. Farklı biçimde söylersem, bu son sütunda yer alan değerlerin 100'ün altına düşmesi tehlikesi söz konusu olan.

    İlk dokuz ayın verileri, toplam net borçlanmada son üç ayda gerçekleşen belirgin düşüşe karşın, henüz sözünü ettiğim tehlikeli noktanın uzağında olduğumuzu söylüyor. Peki, verilere üçer aylık toplamlar olarak değil de aylık olarak bakarsak durum ne? Pek farklı değil. Bakalım önümüzdeki aylarda neler göreceğiz.

    Bu yazı 27.11.2008 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır