TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Pazartesi günü kasım ayı sanayi üretim endeksi verisi açıklandı. “Normal koşullar altında” sanayi üretim endeksi önemli bir veri; gelişmişlerde de bizim gibi ülkelerde de. Hem ekonominin önemli bir kesiminde ne olup bittiğini yansıtıyor hem de GSYH serilerinden daha güncel. Mesela Türkiye’de 2016 yılının son çeyreğinde GSYH’nin nasıl şekillendiğini ancak mart ayının sonunda öğreneceğiz. Oysa şu anda kasım ayı sanayi üretimini “biliyoruz”.
Dikkat ederseniz “hem normal koşullar altında” dedim hem de “biliyoruz” sözcüğünü tırnak içine aldım. Grafiğe bakılınca neden böyle yaptığım açık biçimde ortaya çıkacak. Şu: Yeni GSYH’nin sanayi katma değeri alt kalemi sanayide olan biteni (yani gerçeği) yansıtıyorsa pazartesi açıklanan ve üzerinde bayağı yorum yapılan sanayi üretim endeksi verisi gerçeği yansıtmıyor. Ya da bu söylediğimin tersi geçerli.
Grafikte hem eski hem de yeni sanayi katma değeri verilerinin gelişimi ile sanayi üretim endeksinin hareketleri gösteriliyor (Yeni GSYH serisi ile uyumlu olacak biçimde diğer iki seriyi de 2009’un toplamı 100’e eşit olacak şekilde düzenledim. Bütün veriler üçer aylık ve her gözlem son dört çeyreğin ortalamasını yansıtıyor). Grafikte üç değişken olduğunu belirttim yukarıda. Hayır, bir yazım hatası yok. Gerçekten de üç değişken var. Ama ne var ki sanayi üretim endeksi ile eski sanayi katma değeri birbirlerine neredeyse çakışıklar; o nedenle ayırt edilemiyorlar ve grafikte sadece iki değişken varmış gibi bir izlenim ortaya çıkıyor. Oysa yeni sanayi katma değeri diğer ikisine fark atmış; alıp başını gitmiş. Yeni GSYH verisinin sağlıklı hesaplandığını kabul ediyorsak bu durumda mevcut sanayi üretim endeksini çöpe atmamız gerekiyor. Kısacası, yeni sanayi üretim endeksine ihtiyacımız var. Yok, sanayi üretim endeksinden eminsek o zaman da yeni sanayi katma değeri hesabını gözden geçirmeliyiz.
Bunun ötesinde şunu sormak hakkımız: TÜİK ne yapıyor? Madem GSYH verilerini yeniden hesaplıyor; neden bu hesaplama sürecine paralel biçimde yeni bir sanayi üretim endeksi çalışması yapıp eş zamanlı yayınlamıyor? Hatırlarsanız grafikte yer alan “gariplikler” gibi başka “garipliklere” de işaret ettim önceki yazılarımda. Eski GSYH’de inşaat katma değeri ile çimento tüketimi, eski GSYH’nin kendisi ile elektrik tüketimi ve eski sanayi katma değeri ile elektrik tüketimi beraber hareket ediyorlardı. Oysa yeni GSYH’de bu beraberlik ortadan kalkıyordu; yeni veriler zaman geçtikçe eskilerinin oldukça üzerine çıkıyorlardı. Yeni inşaat katma değeri ile çimento tüketimi arasındaki uyumsuzluk Ankara’daki toplantıda sorulduğunda, TÜİK yetkilileri çimento tüketimi ile değil ama hazır beton üretimi ile yeni inşaat katma değerinin beraber hareket ettiklerini açıklamışlar. Çimentonun stoklanabilir bir ürün olması nedeniyle inşaat katma değeri ile arasındaki ilişkinin zayıfl ayabileceğini eklemişler. Elektrik ile ilgili bir şey söylemişler mi bilmiyorum.
Haklı olabilirler, olmayabilirler de; ayrı bir inceleme gerekiyor. Ama sorun şu: Bu açıklama da gösteriyor ki önemli bir iletişim sorunu var TÜİK’in. Madem hazır beton üretimi verileri ellerinde mevcut ve madem çimento iç tüketimi ile yeni hesaplanan inşaat katma değeri arasındaki ilişki kopuk, neden hazır beton verileri yeni inşaat katma değeri ile birlikte verilmiyor ve haklı olunduğu gösterilmiyor? Ya da neden yeni GSYH hesaplanırken yeni sanayi üretim endeksi de hesaplanmıyor?
Asıl önemlisi de şu: Türkiye çok zor günlerden geçiyor. Türkiye ekonomisi de. Bu kadar zor günlerde verilerdeki belirsizliği, daha başka bir ifadeyle de ekonomideki belirsizliği artırmaktan kaçınmak herkesin görevi olmalı. Verilerin kalitesini artırma iyi niyeti elbette güzel de, çok özenli olmak gerekiyor, hele böyle bir ortamda.
Bu köşe yazısı 11.01.2017 tarihinde Dünya Gazetesi'nde yayımlandı.
Fatih Özatay, Dr.
11/12/2024
Burcu Aydın, Dr.
07/12/2024
Fatih Özatay, Dr.
06/12/2024
Fatih Özatay, Dr.
04/12/2024
Güven Sak, Dr.
03/12/2024