Arşiv

  • Mart 2024 (18)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)
  • Nisan 2023 (9)

    2017 değerlendirmesi

    Fatih Özatay, Dr.20 Aralık 2017 - Okunma Sayısı: 2052

    Adettendir; yıl biterken o yılı değerlendirmek, gelen hakkında da ahkâm kesmek gerekir. Adet yerini bulsun; 2017’de ekonomimizde dikkatimi çeken gelişmelere değineyim bugün. “Gelişmeler” derken çok sayıda göstergeyi art arda sıralamak değil niyetim. “Sorunlar” penceresinden bakmak istiyorum 2017’ye; zira önemli kırılganlıklar var Türkiye ekonomisinde ve bunların bazıları biraz daha dikkat çeker hale geldi 2017’de. Bu değerlendirmeyi şöyle yapacağım: Önemli sorunlara işaret eden göstergelerin küresel kriz öncesindeki değerlerini 2017 yılının ortalama değerleri ile karşılaştıracağım. Elbette 2017’nin tümüne ait veriler yok; ne varsa onunla yetineceğim.

    Sözünü ettiğim değişkenler ve onlara ait değerler tabloda yer alıyorlar. Makine-teçhizat yatırımlarını tabloya alamadım çünkü veri 2009’dan başlıyor. Yerine, bu değişkenin gelişimini gösteren bir grafik veriyorum (dikey kesikli çizgi 2016’nın ilk çeyreğini gösteriyor). Sorunları alt alta sıralıyorum:

    1. Kredilerin mevduata oranı çok yüksek. Özellikle lira cinsi kredi-mevduat oranı çarpıcı. Ayrıca, kriz öncesine kıyasla çarpıcı bir artış var. Bankaların daha fazla kredi açabilmeleri açısından potansiyel bir engele işaret ediyor bu oran.

    2. Kabaca, Türkiye’de yerleşiklerin, Türkiye’de yerleşik olmayanlardan döviz alacakları ile onlara döviz borçları arasındaki fark olan NUYP’de kriz öncesine kıyasla çarpıcı bir artış var. Ayrıca, 2017’de ulaşılan değer, yüksek bir değer. Döviz kuru artışlarına karşı Türkiye’nin kırılganlığına işaret ediyor.

    3. Zaten az olan doğrudan yabancı yatırım girişinde belirgin bir azalma var.

    4. 2017’de makine ve teçhizat yatırımları, 2016 ilk çeyreğinde ulaşılan değerin altında. Geleceğin üretim kapasitesi açısından soruna işaret ediyor.

    5. İşsizlik oranı hem yüksek hem de kriz öncesine kıyasla artış var. Özellikle, genç işsizlik çok yüksek. Karşılaştırma 2017’nin ortalaması ile değil de en güncel veri ile yapılırsa, işsizlikteki yükseliş daha düşük çıkıyor. Ama bu yanıltıcı olur, zira işsizlikteki düşüş eğiliminin sürmesi pek mümkün görünmüyor.

    6. Hem tüketici enflasyonunda hem de temel enflasyonda artış var. Enflasyon 2017’de yükselme eğiliminde olduğu için, karşılaştırma 2017 ortalaması ile değil de Kasım 2017 ile yapılırsa artış daha çarpıcı hale geliyor.

    7. 2017’de hem döviz kuru artışı hem de oynaklığı çok yüksek.

    Bu “sorunlar”ın arka planında ise temel sorunlar var. Dolayısıyla hem tabloda hem de grafikte yer alan değişkenlerin neden bu “hale düştüklerini” değerlendirebilmek için o temel nedenlere bakmak gerekiyor. Gelecek yazıda ele alacağım.

    Bu köşe yazısı 20.12.2017 tarihinde Dünya Gazetesi'nde yayımlandı.

    Yazdır