Arşiv

  • Nisan 2024 (12)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Bir kutu dünyayı nasıl değiştirdi?

    Güven Sak, Dr.16 Haziran 2007 - Okunma Sayısı: 1634

     

    2001 yılından beri dış ticaretimiz hızlı bir biçimde artıyor. Yandaki grafik dış ticaretimizdeki artışı gösteriyor. İhracat ve ithalatımızın toplamı 2001 yılından 2006 yılına % 100'den daha fazla artmış. 2001 krizinden sonra, ekonomimizin küresel ekonomiye entegrasyonu hızlanmış görünüyor.

     

    1 01

     

    Rakamlar büyümekle kalmamış, bir kaç gün önce yazdık, bir taraftan da mal çeşitliği önemli ölçüde yükselmiş. Pazarlar çeşitlenmiş. Hiç "Nasıl oluyor da oluyor?" diye düşündünüz mü? Şimdi hiç "Canım orada artan ithalat aslında iyi değil" filan diye başlamayın. Bugün cumartesi, kavga gürültü etmeden başka bir konuyu ele alacağız. Bir ülkenin dış ticaret rakamları nasıl bu kadar hızlı bir biçimde artabilir? Yurt içine giren ve yurt dışına çıkan mal miktarı hızlı bir biçimde değişirse, bu kadar malı getirip götürmek için tedbir almak gerekmez mi? Üstelik bir de mal gruplarının çeşitliliği giderek artıyorsa, iş daha da zorlaşmaz mı? Zorlaşır. Girip çıkan malları kontrol edip, değerlendirmek giderek zaman alır. Sistemi değiştirmezseniz, işin içinden çıkamazsınız. İhtiyaç, yenilik yapılmasını zorunlu hale getirir. Herhalde bu nedenle olacak ki, son yıllarda, gümrük kapılarımızda hızlı bir modernizasyon faaliyeti yürütülüyor. Kamu-özel sektör ortaklığı gümrük kapılarının modernizasyonunda ön plana çıkıyor. Limanları, yolları herhalde bu artan ticaret hacmini dikkate alarak gözden geçiriyoruz. Geçirmeliyiz. Öyle görünüyor ki, Türkiye'ye girip çıkan mal miktarı önümüzdeki dönemde daha da hızlı artacak.

    Şimdi böyle Türkiye'nin rakamlarına bakarken, rakamlardaki artışı göz kamaştırıcı buluyoruz. Bir de dünya ticaretinde 1960'den beri olan artışa bakın alttaki tabloda. Oradaki rakam daha da göz kamaştırıcı. Dünya ticareti 15 kattan fazla artmış 50 senede. Peki, nasıl oluyor da oluyor? Galiba yirminci yüzyılın en büyük buluşlarından biri sayesinde. Üstelik öyle bir buluş ki, öyle motoru, balans ayarı, bir başka zamazingosu da yok. Öyle bir buluş ki, yalnızca kocaman alüminyumdan yapılmış bir kutu: Bir konteynır.

     

    2 04

     

    Taşımacılıkta ilk konteynırın ne zaman kullanıldığını biliyor musunuz? Amerika Birleşik Devletleri (ABD)'nin New Jersey eyaletinde Newark limanında başlamış konteynır taşımacılığı. Tarih 26 Nisan 1956. Vallahi biz Marc Levinson'ın yalancısıyız. (M. Levinson (2006) The Box: How the Shipping Container Made the World Smaller and the World Economy Bigger-Kutu: Konteynır taşımacılığı dünyayı nasıl küçülttü ve dünya ekonomisini nasıl büyüttü?- Princeton University Press: Princeton.) Ve 26 Nisan 1956'dan beri dünya ticareti büyüdü ve hareket eden mal çeşitliliği 1960-2005

    arttı. 1956 yılında Çin daha dünyanın büyüme motoru değildi. O zamandan beri ABD süpermarketlerinde ve mağazalarında Brezilya ayakkabıları, Türk tişörtleri, Vietnam ürünleri bulabilmek kolaylaştı. Taşımacılık ucuzladı ve ticaret hacmi büyümeye başladı.

    Bu kutu bulunmadan önce, bir geminin ambarına her bir malı ayrı ayrı büyüklükteki paketlerde, ayrı ayrı yerleştirmek gerekiyordu. Yandaki kocaman çelik levhaların peynir kutularına zarar vermesini engellemek için tedbir almakta fayda vardı. Yükleme ve boşaltma işleri de, mal çeşitliliğinin getirdiği ambalaj çeşitliliği nedeniyle, son derece emek yoğundu. Taşımacılık bu nedenle şehirlere özgü bir işti. Mallarınız çeşitli olabilir, ambalajın büyüklüğü maldan mala değişebilirdi. Ama mallarınıza özgü ambalajı standart hale getirecek bir çözüme ihtiyaç vardı. Değişik boylarda alüminyum kutular yapıldı. Mala özgü ambalaj kutunun içinde kaldı. Taşımacılık emek yoğun bir endüstri olmaktan çıktı, standartlaşma taşımacılığa çağ atlattı. Dünya ekonomisindeki büyümenin önünü açtı. Yarın "enflasyon nasıl düştü?" diye soranlara, işte o kutu sayesinde demek bile mümkün esasen.

    Her büyük fikir gibi, buradaki fikir de son derece sadeydi. Madem ki ambalaj çeşitliliği maliyeti artırıyordu; madem ki farklı mallar farklı biçimde ambalajlanabiliyordu; o vakit çözüm, malın özelliğini dikkate alan kutuları taşımacılık için kullanışlı bir başka kutunun içine koyarak standartlaştırmak olabilirdi. Nitekim öyle oldu. Sonra 1980'li yıllarda, bu devrimci fikir, bir başka değişim rüzgarı ile kesişti. Bilgi işlem teknolojisi ile birlikte iletişim ucuzladı. Bilgi işlem teknolojisi, taşımacılık sektörünü bir kez daha değiştirdi.

    1980'li yıllara kadar lojistik daha çok askeri bir mana ifade diyordu. Bilgi işlem teknolojisi ile birlikte, ucuzlayan iletişim ile birlikte, kavram birden sivilleşti. Artık malları bir yerden bir yere nakletmek için kurulması gereken depolar şehir merkezlerinde olmak zorunda değildi. İki nedenle: Birincisi, artık konteynır taşımacılığı vardı. Taşımacılık artık makinalaşmıştı. Az sayıdaki çalışan koca bir depoyu ya da gemiyi işletebiliyordu. İkincisi ise nakliye emirlerini bir yerden bir yere iletebilmek için artık yalnızca bilgisayarın tuşuna basmak gerekiyordu. Hayat artık değişmişti.

    11 Eylül 2001'de ABD Gümrük İdaresi, İkiz Kulelere yapılan terör saldırısı nedeniyle, sınırlardaki kontrolleri sıkılaştırdı. Üç gün içinde Michigan eyaletindeki otomotiv fabrikaları, yeterli parça olmadığı için, üretimlerine ara vermek durumunda kaldılar. Bu ne demektir? Bu artık fabrikaların bir depoya sahip olmaması demektir. Bu artık fabrika depolarının birleşerek, fabrikadan ayrılması demektir. İşte lojistik setörünün bize getirdiği budur. Lojistik sektörü, küresel arz yönetimine imkan vererek, stok tutma maliyetini kollektifleştirmektedir. Maliyet azaltan her şey iyidir.

    Ve her şey 1956 yılında New Jersey'de bir kutuyla başlamıştır. Başlangıçta bir fikir vardır.

     

    Bu köşe yazısı 16.06.2007 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır