Arşiv

  • Nisan 2024 (12)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Bir sonu yok ki…

    Fatih Özatay, Dr.16 Nisan 2021 - Okunma Sayısı: 749

    G20’de gelişmiş ülkelerin dışında on büyük ülke gelişmekte olan ülke var. Dokuzu yükselen piyasa ekonomisi olarak adlandırılıyor. Bir de Suudi Arabistan var. On ülkenin sadece ikisi 2020 yılında büyüdü. Çin (%2,3) ve Türkiye (%1,8). Dört ülkede küçülme oranı çok yüksek oldu: Arjantin: %10, Meksika: %8,2, Hindistan: %8 ve Güney Afrika: %7. Brezilya, Suudi Arabistan, Rusya ve Endonezya ise %4,1 ile %2,1 arasında küçüldüler. Böyle bakıldığında, yani salt büyüme dikkate alındığında ülkemizin önemli bir başarıya imza attığı söylenebilir.

    Ama ne yazık ki 2020’de büyüyebilmek için uyguladığımız ekonomi politikası önemli istikrarsızlıklara yol açtı ve büyük ihtimalle hem bu yılın hem de gelecek birkaç yılın büyümesinin, bu politika uygulanmasaydı ortaya çıkacak büyümeden daha düşük olması riskini yarattı. Sorunların temelinde aşırı kredi artışı ve hem politika faizini hem de mevduat faizlerini enflasyonunun altında tutma çabası vardı. Döviz talebi sıçradı. Kurun sıçramasını engellemek için yüklü miktarda döviz satıldı. Çoğu gelişmekte olan ülkenin ve İngiltere gibi bazı gelişmiş ülkelerin geçmişte yüzleştiği gerçekle biz de (bir daha) yüzleştik. Basmadığımız bir parayı sürekli piyasaya arz etmek sürdürülebilir değildi ve sürdürülemedi. Sonuçta, bu politikadan vazgeçildiği izlenimi veren bir ekonomi yönetimi değişimi oldu, yüklü bir faiz artırımı yapıldı ve kur kendi haline bırakıldı. Bu da kısa sürdü ve kur tekrar sıçradı. Daha önce Nisan-Mayıs gibi zirveye ulaşacağı, sonra düşüşe geçerek yılsonunu yüzde 11 dolaylarında kapatacağı tahmin edilen enflasyonun artık daha yüksek düzeylerde kalması bekleniyor.

    Bu arada TCMB faizi, beraberinde mevduat ve kredi faizleri de oldukça yüksek düzeylerde ne yazık ki.

    Şimdi yeni bir Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı var. Bu yazının yayınlandığı gün PPK kararı da belli olacak. Kararı tartışmak için iki ayrı TV programına davet edildim.

    Kabul etmedim. Ne diyeceksiniz? Asıl mesele faiz değil ki… Kalıcı olarak risk primimizi düşürecek bir ekonomi programının uygulanıp uygulanmayacağı ve bu programın unsurları önemli. Yoksa bugün faiz artır, yarın düşür, sonra tekrar artır. Bir sonu yok ki…

     

    Bu köşe yazısı 15.04.2021 tarihinde Dünya Gazetesi'nde yayımlandı.

    Etiketler:
    Yazdır