TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
İçinde bulunduğumuz ekonomik durumun sürdürülebilir olmadığı ortada. Yapılan bir düzenlemenin ardından gelen şikâyetler başka düzenlemeler yapılmasını tetikliyor. O yeni düzenlemeler bu sefer başka alanlarda bozukluklara yol açıyor. Politika faizini düşürüyorsunuz, risk, kur ve enflasyon patlıyor. Kurdaki gidişat ürkütücü boyuta gelince bu sefer kur korumalı mevduat sistemini icat ediyorsunuz. O sistem de kamu bütçesini tahrip ediyor. Bankaların açtıkları krediler bir yandan seçilmiş sektörlere aktarılsın diğer yandan da krediyi alan döviz satın almasın diye bir dizi tedbir alıyorsunuz. Bu sefer krediye erişim sorunu patlak veriyor ve azan enflasyon nedeniyle yükselen işletme sermayesi ihtiyacının giderilmesinde zorluklar yaşanıyor. Ekonomik birimler ‘aman dövize yönelmesinler’ denilen ortamda Hazine’nin döviz cinsinden borcu giderek artıyor; kur riski yükseliyor.
Öte yandan kurumsal bir erozyon yaşanıyor. TÜİK’in açıkladığı tüketici enflasyonu, tarihsel olarak görülmemiş ölçüde İTO’nun açıkladığı enflasyonun altında kalıyor. İstihdama ilişkin açıklanan son verilere konunun uzmanları şüpheyle yaklaşıyorlar. Orta Vadeli Program’da (OVP) cari işlemler dengesi ile dış ticaret dengesi için yapılan tahminler belirgin tutarsızlıklar içeriyor. Bununla kalsa iyi. Bir tabloya bakıyorsunuz, o da ne; kamu tüketimi ve kamu yatırımı eksi değerler (eksi tüketim ve yatırım nasıl oluyorsa) alıyor. Belli ki ortada bir de özensizlik var. Enflasyonla mücadele ettiğini söylemekte inat eden kurum, enflasyon üç haneye giderken faiz indiriyor; itibarını –artık her ne düzeydeyse- zedeliyor.
Böyle bakınca iç karartıcı bir resim ortaya çıkıyor. Ama biraz düşününce bu iç karartıcı tablonun yeni bir ekonomi programı için önemli avantajlar sağladığını da belirtmek mümkün. Futbol deyimiyle ‘al da at dercesine adrese teslim gollük pas’ söz konusu. Yeni bir ekonomi programının başarılı olmasa için olmazsa olmaz bir koşul var: Çok yüksek olan ülke riskini düşürmek. Şu anda 800 baz puan civarında gezinen CDS’in 200’ün altına inmesi lazım. Bir çırpıda olmaz, bir süreç gerektirir. Ama programın ilk birkaç ayında CDS’in 500’ün altına düşmesi, programa güveni yaygınlaştırır ve başarı şansını son derece yükseltir. Gollük pas(lar) sayesinde bu rahatlıkla yapılabilir.
TÜİK verilerine güveni belirgin biçimde yükseltecek ‘TÜİK artık bağımsız’ başlığı altında kurumsal bir düzenleme yapılması son derece kolay olsa gerek. Elbette benzer bir düzenleme TCMB için de gerekiyor. 2001’deki yasa değişikliğiyle TCMB politik açıdan bağımsızlığını kazanmıştı. İktisat yazınında ‘politik bağımsızlık’ TCMB yöneticilerinin göreve atanma biçimi, görev süreleri ve görevden hangi koşullarda alınabilecekleri ile ilgili. Mesela görevden alınmalarının olağanüstü hallerde söz konusu olması gerekiyor. Bunu yapmak da zor olmasa gerek. Keza DPT benzeri bir kamu düşünce kuruluşunun kurulması da bir çırpıda mümkün. Her şeyden önce de yargının siyasetten bağımsızlığını sağlamak ve güvence altına almak için adımların atılması gerekiyor. Mesela Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun yeniden yapılandırılması da zor olmamalı. İhale yasasını bir çırpıda değiştirmek de mümkün.
İstikrarı sağlamaya yönelik alışıldık önlemleri içeren bir istikrar programı ile ‘gollük pasları’ değerlendiren yapısal düzenlemeleri içeren bir yapısal program –programı açıklayanlardan herhangi bir çatlak ses çıkmadan yeni ekonomi programının kararlılıkla uygulanması halinde- emin olun risk primini çarpıcı biçimde düşürecektir. Beraberinde döviz kuru ve enflasyon da düşecektir.