Arşiv

  • Nisan 2024 (14)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Kısıtlar altında risklerle dans

    Fatih Özatay, Dr.18 Ağustos 2023 - Okunma Sayısı: 652

    Küresel krizden sonra, ekonomi yazınında, kriz öncesinde geliştirilen modellerin sonuçlarının finansal kısıtların eklenmesiyle nasıl değişeceğine dair çalışmalar arttı. Çalışmalar gösteriyor ki, kısıtlar altında, kısıtların olmadığı duruma göre, daha yüksek faiz, daha düşük büyüme, daha düşük yatırım ve tüketim elde ediliyor.

    Seçimden hemen sonraki tabloyu düşünün. Dört can yakıcı sorun mevcut: Birincisi, bütçe açığı önlem alınmazsa raydan çıkacak. İkincisi, cari işlemler açığından ve vadesi gelen dış borç ödemelerinden kaynaklanan döviz ihtiyacını karşılamak için normal yollardan döviz gelmiyor ülkeye. Üçüncüsü, uygulanan politika nedeniyle risk primi sıçramış ve döviz talebi çok artmış. İkinci sorunun üzerine bir de bu eklenince, döviz kuru göğe doğru yükselme eğiliminde. TCMB rezervlerini eriterek ve şirketler ile bankalara bilanço bozucu kısıtlar getirilerek baskı altında tutuluyor; kur patladı patlayacak. Dördüncüsü, ekonomiyi bu hale getiren (elbette enflasyonu da sıçratan) ekonomi kadrosu, işlerin tekrar rayına gireceğine dair umutları yok ediyor.

    Bu koşullar altında işbaşına geliyorsunuz. Mevcut sorunları çözmek için bir ekonomi programı tasarlayacaksınız. Çok önemli bir kısıt altında çalışacağınızı biliyorsunuz. Politika faizini kısıtlı bir miktar artırabileceksiniz; çünkü üzerine çıkmasına izin verilmeyen bir düzey söz konusu. İkinci bir kısıt daha var: Dördüncü sorunu -kadro sorununu- arzu ettiğiniz gibi çözmeniz mümkün değil; bir miktar manevra alanınız var, o kadar. Ne yapacaksınız? Ne gibi adımlar atacaksınız? Bu sorulara yanıt ararken de -şu ya da bu nedenle- ‘önerilen görevi kabul etmemek’ gibi bir seçeneğiniz olmadığını düşünelim.

    Küresel krizden sonra, ekonomi yazınında, kriz öncesinde geliştirilen modellerin sonuçlarının finansal kısıtların eklenmesiyle nasıl değişeceğine dair çalışmalar arttı. Bu tür modellerde, dinamik optimizasyon teknikleri kullanılıyor. Çalışmalar gösteriyor ki, kısıtlar altında, kısıtların olmadığı duruma göre, daha yüksek faiz, daha düşük büyüme, daha düşük yatırım ve tüketim elde ediliyor. Bu çerçevede bakıldığında, Türkiye’de sözünü ettiğim kısıtlar altında -bu kısıtların olmadıkları duruma göre- daha olumsuz gelişmeler yaşanacağı açık. İşe olumlu tarafından yaklaşırsanız, ‘daha olumsuz’ tanımlamasını ‘daha az olumlu’ ile değiştirebilirsiniz.

    Seçim sonrasında alınan kararlara ve atılan adımlara bu açıdan bakmakta yarar var. Döviz kurunun sıçramasına izin verilmesi (kısıtlar olmasa bu denli sıçramayacaktı), bütçe açığının kontrol altına alınmaya çalışılması, politika faizinde bir miktar artış, iç talebi ve dolayısıyla ithalat artışını düşürmek üzere miktar sınırlamalarıyla kredi faizlerinin yükseltilmesi, bilançoları bozan piyasa dışı kararların çok azının geri alınması, ekonomi kadrosunda birkaç değişiklik, normal yollardan gelmesi umulan sermaye gelene kadar ‘can suyu’ sağlanması için Körfez ülkelerine gidilmesi, normal kanalların açılması için küresel finans çevreleriyle programın anlatıldığı toplantılar, depreme ilişkin harcamaların finansmanı için uluslararası kurumlardan finansman arayışları.

    Tamam, bu politika adımlarının sözünü ettiğim kısıtlar nedeniyle ‘optimum’ sonuç vermeyeceği açık. Ama optimum olmasa da olumsuz gidişatı tersine çevirmek ve sonra da bazı olumlu sonuçlar elde etmek mümkün mü? Yani, normal yollardan döviz girişinin sağlanması, kurdaki baskının kaldırılması, enflasyonun TCMB’nin tahminlerine yaklaştırılması, bütçe açığının kontrol altına alınması, sonra da -mesela bir-bir buçuk yıl sonra- ekonominin normal büyüme yoluna girmesi mümkün mü? TEPAV’da bugünlerde bizi en çok meşgul eden sorular bunlar. Bazı arkadaşlarımızın yukarıdaki sorulara ekledikleri başka önemli sorular da var. Mesela şu: İş çevreleri, kredi kısıtlamalarından şikâyet etmeye başladıklarında ne olacak? Böyle bir araştırma-tartışma gündemimiz var. Umarım, ara sıra bu köşede ele alırım. Bu söz bir tarafa, en başta söylenecek risk şu: Mevduat faizleri bunca düşmüşken, yani lira cinsinden tasarruf yapmak bu kadar caydırılıyorken (faiz kısıtını unutmayın), bu program kendinden umulanı nasıl gerçekleştirecek? Dolayısıyla, bir olası patlama noktası, enflasyonun çok altındaki mevduat faizlerinin yaratacağı sorunlar. Devam edeceğim.

     

     

    Bu köşe yazısı 17.08.2023 tarihinde Nasıl Bir Ekonomi Gazetesi'nde yayımlandı.

    Etiketler: Ekonomi, faiz, Büyüme,
    Yazdır