Arşiv

  • Mart 2024 (18)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)
  • Nisan 2023 (9)

    Nasıl oluyor da ekonomimiz kayıt içine giriyor

    Güven Sak, Dr.12 Nisan 2008 - Okunma Sayısı: 1301

     

    Türkiye ekonomisi şu son dönemde aynı anda birbirinden ilginç eğilimleri kendi içinde barındırıyor. Bir açıdan baktığınızda ekonomimiz tempolu bir biçimde kayıt içine giriyor. Bir başka açıdan baktığınızda ise kayıtdışılık artıyor.

    Tedirgin misiniz? Küresel ekonomik krizin bizi nereden ve nasıl vuracağını kestirmeye mi çalışıyorsunuz? Yöneticilerimizin güne değil düne ait bir gündemi sahiplenmesinden dehşete mi düşünüyorsunuz? Ankara'daki kavga havası içinizi mi karartıyor? O vakit, Türkiye'nin nasıl bir derin dönüşüm süreci içinde olduğunu hatırlamakta hep yarar var. Gelin bugün yine ekonomimizdeki eğilimlerden birine bakalım. Hep ne diyorduk? "Türkiye ekonomisi kayıtdışında çalışıyor. Kayıtdışılık büyüme engelidir. Tempolu büyümeyi engeller" diyorduk. Ama bakın TEPAV sitesindeki bir çalışmaya göre ekonomimiz 2002-2007 arasında tempolu biçimde kayıt içine giriyor. Birileri öyle de yapsa, böyle de yapsa, buluğ çağına giren bir çocuk gibi Türkiye ekonomisi değişiyor. Hemen "yok canım, bu girdi maliyetleri ile kayıtdışılık azalmaz artar" demeyin. Siz de haklısınız ama bir dinleyin. Türkiye ekonomisi şu son dönemde aynı anda birbirinden ilginç eğilimleri kendi içinde barındırıyor. Hepsi de son derece manalı. Bir açıdan baktığınızda ekonomimiz tempolu bir biçimde kayıt içine giriyor. Bir başka açıdan baktığınızda ise kayıtdışılık artıyor. TEPAV iktisatçılarının işgücü piyasaları ile ilgili son değerlendirmesi bazı sorulara cevap getirirken, akla bazı yeni sorular da getiriyor. Yani işlevini yerine getiriyor. Önce ilk olgudan başlayalım: 2002'den 2007'ye sigortalı olarak kayıtlı çalışanların sayısı yüzde 30 artıyor. 2002-2007 arasında yaklaşık 3.4 milyon kişi sigortalı oluyor bunlardan 3.3 milyonu ise SSK kapsamındaki ücretli çalışanlar. Şimdi bu rakam kendi başına ilginç olmayabilir. Ama Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) rakamlarına göre, 2002-2007 arasında işgücüne yeni katılanların tahmini sayısı yaklaşık 1 milyon kişi. Bu durumda şöyle oluyor: 2002-2007 arasında işgücüne bir kişi katılırken, sigortaya tam 3 kişi kayıt yaptırıyor.  Yine diyebilirsiniz ki, "canım, bu eskiden de böyle olmuş olabilir". Doğrudur. Bakın Tuncay Teksöz ve Haki Pamuk ona da bakmış. İşgücüne katılımın yüksek olduğu 1993-1998 dönemine bakmışlar. 1993-1998 döneminde işgücüne bir kişi katılırken, sigortaya 0.5 kişi kayıt yaptırıyormuş. İşte o 0.5, şimdi 3 olmuş. Tablo 1 orada, isteyen bir daha bakabilir. Peki, bu nasıl oluyor da oluyor? Gayet basit ve son derece güçlü bir eğilimle. 1999'da tarımsal destekleme sistemi değiştiğinden beri tarımda istihdam edilen nüfus giderek azalıyor. 1999'u 100 olarak alırsanız, bu tutar şimdilerde 70 civarına inmiş bulunuyor. Türkiye ekonomisi yapı değiştirten pek çok eğilim işte bu temelden besleniyor. Birincisi, işgücümüz kayıtdışılığın yüzde 90 seviyesinde olduğu bir sektörden, kayıtdışılığın yüzde 30 seviyesinde olduğu sektörlere doğru kayıyor. İşgücü giderek artan bir oranda kayıtdışılığın yüksek olduğu bir sektörden daha düşük olduğu bir sektöre doğru akarsa ne olur? Normal olaraktan ekonomi daha fazla kayıt içine girmiş olur. İşte TÜİK'in ekonomide kayıt dışı istihdamın azalmakta olduğuna işaret eden rakamları tam da bu kaynaktan besleniyor. Bu ilk tespit.

    Gelelim ikincisine, tarım sektörü işgücü verimliliğinin en düşük olduğu sektör Türkiye'de. Tarımdan sanayiye veya hizmetlere geçince, birdenbire çalışanların verimliliği artıveriyor. O ne demek? Çalışanlar sektör değiştirince, saat başına daha fazla üretmeye başlıyorlar. Bakınız aşağıdaki tablo öyle gösteriyor. Rakamlar yine TÜİK rakamları. Türkiye büyüyorsa, son dönemde, işte bundan büyüyor. Aslında Çin'de tam da bu nedenden ötürü hızlı büyüyor. Ekonomide verimlilik hızla artıyor. Gelelim üçüncüsüne tarımdan diğer sektörlere hızlı geçiş yanında elbette bir dizi sıkıntıyı da getiriyor. Bir sektörün gerektirdiği becerilerle diğer sektörü gerektirdikleri birbirine uymuyor. Hızlı büyüme daha acemi işçilerle çalışmayı, o ise iş kazalarında artışı ve bu arada ortalama verimlilikte azalışı beraberinde getiriyor. Aslında daha iyi olabilecekken, ortada hiçbir "kamusal" tedbir olmadığı için daha iyisi olamıyor. Dördüncü tespit sanayide artan kayıtdışılıkla ilgili. Ekonomimiz giderek kayıt içine giriyor. Ancak sanayi sektöründe kayıtlı olmadan çalışanların payı 2001'de yüzde 26 iken, 2006'da yüzde 31'e çıkıyor. Tarımdan sanayi ve hizmetlere geçiş ekonomimizde kayıtdışı istihdamı ortalama olarak azaltırken, aynı dönemde sanayi sektöründe kayıt dışı istihdam artıyor. Neden artıyor? Tarımdan gelenlerin hepsi kayda girmiyor. Bir bölümü giriyor. Bu arada yurtdışından çalışmaya gelenlerin sayısı sürekli artıyor. Şimdi gelelim beşinci ve temel tespite: Tarımda çalışanların sayısındaki hızlı azalma Türkiye ekonomisini ortalama olarak bakıldığında daha fazla kayıt içine sokuyor. Ekonomimiz tempolu büyüyor. Bütün bunlar 1999'da tarımsal destekleme sisteminin değiştirilmesi ve tarıma bütçeden daha az pay verilmesi sayesinde oluyor. Türkiye ekonomisinde derin bir dönüşüm süreci böylece başlıyor. Ama bu sürecin önümüze açtığı imkânları yeterince kullanmıyoruz. Kullanmak için, içinde bulunduğumuz dönemi, sanayide verimliliği daha da artıracak tedbirleri almak amacıyla değerlendirmemiz gerekiyor. "Sanayide ve hizmetlerde kayıtdışılık nasıl azalır?" diye düşünmemiz gerekiyor. Kendiliğinden devam eden dönüşüm sürecini yönlendirmemiz gerekiyor. Türkiye değişiyor. Ekonomi kayıt içine giriyor. Ama biz kendiliğinden devam eden bu değişimi izlemekle yetiniyoruz. İşte bu hazin. En azından şimdilik durum böyle.

     

    Bu yazı 12.04.2008 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır