Arşiv

  • Mayıs 2024 (2)
  • Nisan 2024 (15)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)

    Okumanın yaşı yok mu? Heyecanla başladığın üniversite biter mi?

    Mukaddes Merve Dündar12 Şubat 2024 - Okunma Sayısı: 876

    TEPAV Kalkınma Programı Direktörü H. Ekrem Cunedioğlu’nun “Türkiye’de Yoksulluk ve Gelir Dağılımı: TÜİK Verilerine Nasıl Bakalım?” başlıklı değerlendirme notu geçtiğimiz hafta yayımlandı. Cunedioğlu, notunda yükseköğretim mezunlarının ortalama gelirinin lise mezunlarının ortalama gelirinden 2012’de yüzde 77 fazlayken 2022’de sadece 38 fazla olduğunu ve bu durumun potansiyel işgücünün önemli bir kısmı için neden yükseköğretime devam edeyim sorusunu anlamlı hale getirebileceğini belirtiyor. Diğer taraftan Yüksek Öğretim Kalite Kurulu’nun Gösterge Değerleri Raporu kapsamında açıkladığı “Üniversiteden Ayrılan Öğrenci Sayısı (Mezunlar Hariç)” verisi son zamanlarda birçok haberde yer aldı. Bu haberlerde 2018-2022 yıllarını kapsayan beş yıllık dönemde yaklaşık 2 milyon üniversite öğrencisinin okulu bıraktığı belirtildi. Peki, üniversite kaydını sildiren öğrenci sayısı neden bu kadar arttı? Öğrenciler yerleştikleri üniversitelerde aradıklarını bulamıyor olabilir mi?

    YKS ile tekrar üniversiteye yerleşen üniversite öğrencilerinin/mezunlarının sayısı arttı

    Daha önce yayımlanan “Hayat pahalılığı krizinin YKS tercihlerine etkisi” adlı yazımda 2023 yılı YKS sonuçlarına göre örgün lisans ve ön lisans programlarına yerleşen adaylar içerisinde daha önce bir programa yerleşenlerin, bir yükseköğretim programını bitirmiş olanların ve yükseköğretimden kaydı silinmiş olanların payının arttığına değinmiştim. Geçtiğimiz yıl yükseköğretime yerleşen 898.024 adayın 192.372’sini yani yüzde 21’ini bu adaylar oluşturdu.

    Örgün lisans programlarına yeni kaydolan öğrencilerin yaş dağılımına baktığımızda 19 yaş ve üzerinde olanlarda artış olduğu görülüyor. 2013-2014 öğretim yılında 18 yaşında üniversiteye yeni kaydolan öğrencilerin payı yüzde 40 iken, bu oran 2022-2023 öğretim yılında yüzde 20’ye geriliyor. Yani üniversiteye kaydolma yaşı ilerliyor. 2005-2006 öğretim yılından itibaren ortaöğretim kurumlarının süresinin üç yıldan dört yıla çıkarıldığını da düşünürsek kayıt yaşının ileriye gitmesinin, lise süresinin uzamasından kaynaklı olmadığını söyleyebiliriz. Ancak üniversiteye hazırlık süreci uzamış olabilir. Nitekim önceki yıllarda bir programa yerleşmeyip 2023 YKS sınavında örgün programa yerleşenlerin sayısı (420.800 kişi), lise son sınıf düzeyinde olup bir programa yerleşenlerin sayısının (284.852 kişi) 1,5 katı. Üniversite kontenjanlarının arttığı ve baraj puanının düşürüldüğünü de düşündüğümüzde adayların daha iyi bir üniversite/bölüme yerleşme beklentisiyle sınava tekrar hazırlandığını söyleyebiliriz.

    Tablo 1. Yaşlara göre örgün lisans* programlarına yeni kaydolan öğrenci sayıları

    Kaynak: YÖK
    * Birinci öğretim, ikinci öğretim, uzaktan öğretim programlarını içermektedir. Açıköğretim programları dahil değildir.

    Üniversite ve bölüm değişikliğinde bir seçenek de yatay geçiş

    Öğretim yıllarına göre YKS yerleştirme sonuçlarına ve üniversitelere yeni kaydolan öğrenci sayısına bakıldığında da önemli bir fark görülüyor. Daha detaylı açıklamak gerekirse 2022 yılındaki YKS sonuçlarına göre örgün bir lisans programına yerleşen aday sayısı 453.927 kişi. Bu yerleşen adayların hepsinin üniversiteye kayıt yaptırdığını varsayalım. 2022-2023 öğretim yılında örgün bir lisans programına kaydolan öğrenci sayısı 583.259 kişi. Arada 129.332 kişilik bir fark var. Bu farkın, mevcut öğrencilerin yer değiştirmesinden, YKS ile tekrar yerleşenlerin yanı sıra yatay geçiş ile üniversiteler arası geçiş yapan öğrencilerden kaynaklı olduğunu düşünüyorum.

    Şekil 1. Örgün lisans* programlarına yerleşen aday sayısı ve yeni kaydolan öğrenci sayısı

    Kaynak: ÖSYM ve YÖK
    *Birinci öğretim, ikinci öğretim, uzaktan öğretim programlarını içermektedir. Açıköğretim programları dahil değildir.

    Öğrencilerin üniversiteden ayrılma nedenleri neler olabilir? TOBB ETÜ örneği

    TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi için yapılan bir çalışma, üniversiteden ayrılan öğrencilerle yapılan araştırmayı da içeriyor. Çalışmaya göre, öğrencilerin yatay geçiş ile TOBB ETÜ’den ayrılma nedenlerinin başında hazırlık sınıfını geçme koşulu olan TOEFL sınavında başarısız olmaları geliyor. Günümüzde özellikle birçok üniversitede yabancı dil hazırlık sınıfı geçme zorunluluğu olduğunu düşündüğümüzde üniversiteyi bırakma nedenlerinden biri bu olabilir. Aynı çalışmada tespit edilen bir başka bulgu ise öğrencinin okuduğu bölümü sevmemesi veya istediği üniversiteye sınav ile yerleşemeyince yatay geçiş ile geçmeye çalışması. Bu geçişler hazırlık ve birinci sınıfta yapılamadığı için genelde birinci sınıf tamamlandıktan sonra oluyor. Dolayısıyla ayrılma nedeninin daha iyi anlaşılabilmesi için öğrencinin üniversiteden kaçıncı yılda ayrıldığı da önemli.

    YÖKAK’ın üniversiteden ayrılan öğrenci sayısı verisinde bazı belirsizlikler bulunuyor

    Peki, Yüksek Öğretim Kalite Kurulu’nun Gösterge Değerleri Raporu kapsamında açıkladığı “Üniversiteden Ayrılan Öğrenci Sayısı (Mezunlar Hariç)” verisi neler gösteriyor, bakalım. YÖKAK verilerine göre, 2015-2022 döneminde 2.324.070 öğrenci mezun olma durumu hariç üniversiteden ayrılmış görünüyor (Tablo 2). Ancak ilgili veride bazı anomaliler var. Bunlara madde madde bakalım.

    Tablo 2. Üniversite türüne göre üniversiteden ayrılan öğrenci sayısı (mezunlar hariç), 2015-2002

    Kaynak: YÖKAK

    1.2018 ve öncesinde görülen veri eksikliğinin fazla olması karşılaştırma yapmayı güçleştiriyor

    66 üniversitenin 2018 yılına ilişkin öğrenci sayıları var ancak üniversiteden ayrılan öğrenci sayıları mevcut değil. Bunların içerisinde Bahçeşehir Üniversitesi, Bursa Uludağ Üniversitesi, Erciyes Üniversitesi, Marmara Üniversitesi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi gibi köklü ve özel ve devlet üniversiteleri var.

    2.Bazı üniversitelerden ayrılan öğrenci sayısı, üniversitedeki toplam öğrenci sayısından fazla

    İstanbul Kent Üniversitesi’nin öğrenci sayısı 2019 ve 2020 yıllarında sırasıyla 2.103 ve 3.109 iken aynı yıllarda üniversiteden ayrılan öğrenci sayısı sırasıyla 43.705 ve 21.216 olarak veriliyor. İstanbul Kent Üniversitesi, üniversiteden ayrılan 43.705 öğrenci sayısı ile 2019 yılında mezunlar hariç üniversiteden ayrılan öğrenci sayısında ilk sırada yer alıyor.

    Benzer bir durum 2020 yılında Anadolu Üniversitesi’nde de görülüyor. Öğrenci sayısı 26.010 iken, üniversiteden ayrılan öğrenci sayısı 3.836’dan 55.398’e yükseliyor. Toplam öğrenci sayısı birinci, ikinci ve uzaktan öğretimde okuyan önlisans, lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencilerini kapsıyor. Açıköğretimde okuyan öğrenci sayısı, toplam öğrenci sayısına dahil değil. Bunu YÖK’ün istatistikleri ile karşılaştırarak teyit edebiliyoruz. Ancak ayrılan öğrenci sayısı verisinin kapsamı net değil. Bu veriye açıköğretim, yüksek lisans ve doktora öğrencileri dahil mi bilemiyoruz.

    Tablo 3. Üniversitelerin toplam öğrenci sayısı ve üniversiteden ayrılan öğrenci sayısı (mezunlar hariç)

    Kaynak: YÖKAK

    Bazı üniversitelerde ise üniversiteden ayrılan öğrenci sayısının toplam öğrenci sayısına oranı yüksek. Örneğin Kocaeli Sağlık ve Teknoloji Üniversitesi’nden ayrılan öğrenci sayısının (1.670) toplam öğrenci sayısına oranı (2.075) yüzde 80. Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi’nde 2019 yılında yüzde 39. Türk Hava Kurumu Üniversitesi’nde 2019 yılında yüzde 102. Marmara Üniversitesi’nde 2019 yılında yüzde 23. Akdeniz Üniversitesi’nde 2019 yılında yüzde 28. Akdeniz Üniversitesi’nde 2018 yılında 9.137 olan ayrılan öğrenci sayısı 2019 yılında 18.440’a yükseliyor ve 2020’de tekrar 8.150 düzeyine geriliyor.

    3.Üniversite bölünmeleri ile yeni kurulan üniversitelere aktarılan öğrenci sayısı da bu veriye dahil edilmiş

    18 Mayıs 2018’de Resmi Gazete’de yayımlanan “Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile aşağıdaki 14 üniversite bölünerek yeni üniversiteler kurulmuştu.

    • Selçuk Üniversitesi – bölünerek – Konya Teknik Üniversitesi,
    • Kütahya Dumlupınar Üniversitesi – Kütahya Sağlık Bilimleri Üniversitesi,
    • İnönü Üniversitesi – Malatya Turgut Özal Üniversitesi,
    • İstanbul Üniversitesi – İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa,
    • Gazi Üniversitesi – Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi,
    • Sakarya Üniversitesi – Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi,
    • Ondokuz Mayıs Üniversitesi – Samsun Üniversitesi,
    • Mersin Üniversitesi – Tarsus Üniversitesi
    • Karadeniz Teknik Üniversitesi – Trabzon Üniversitesi
    • Erciyes Üniversitesi – Kayseri Üniversitesi
    • Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi - Kahramanmaraş İstiklal Üniversitesi
    • Anadolu Üniversitesi – Eskişehir Teknik Üniversitesi
    • Süleyman Demirel Üniversitesi – Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi
    • Afyon Kocatepe Üniversitesi – Afyonkarahisar Sağlık Bilimleri Üniversitesi

    Dolayısıyla bu üniversitelerden ayrılan birimlerde öğrenim gören öğrenciler 2017-2018 eğitim öğretim dönemi sonundan geçerli olmak üzere bu Kanunla kurulan yeni üniversitelere aktarıldı.

    Bu üniversitelerdeki 2017-2018 öğretim yılı ile 2018-2019 öğretim yılı arasındaki öğrenci sayısı farkı, yeni kurulan üniversitelerde 2018-2019 öğretim yılındaki öğrenci sayısı ile uyumlu. Görülen farklarda 2018-2019 dönemine mezun olan öğrenciler ve yeni kayıt yaptıran öğrencilerin etkisi de olacak.

    Tablo 4. Bölünen ve yeni kurulan üniversitelerdeki toplam öğrenci sayısı (açıköğretim hariç)

    Kaynak: YÖK

    Ancak bu farka 2019 yılında üniversiteden ayrılan öğrenci sayısı ile baktığımızda bazı üniversitelerin yeni kurulan üniversitelere aktarılan birimlerden kaynaklı ayrılan öğrencileri de bu veriye dahil ettiği görülüyor. 2019’da (2018-2019 öğretim yılı) üniversiteden ayrılan öğrenci sayısındaki artışın bir nedeni de bu. Örneğin Gazi Üniversitesi’nde öğrenci sayısı 2018-2019 öğretim yılında 26.591 azalırken 2019 yılında üniversiteden ayrılan öğrenci sayısı 23.041 olarak belirtiliyor ve bu veri 2020 yılında tekrar 3.671’e geriliyor. Gazi Üniversitesi’nin aksine Selçuk Üniversitesi, aktarılan birimlerdeki öğrenci sayısını üniversiteden ayrılan öğrenci sayısına dahil etmiyor ve ayrılan öğrenci sayısında önceki ve sonraki yıllarla uyumlu olduğu görünüyor.

    Tablo 5. Bölünen üniversitelerdeki öğrenci sayısı değişimi ve ayrılan öğrenci sayısı

    Kaynak: YÖK ve YÖKAK

    Yukarıda belirttiğim gibi, Yüksek Öğretim Kalite Kurulu’nun Gösterge Değerleri Raporu kapsamında açıkladığı verilerde bazı belirsizlikler ve anomaliler bulunuyor. Anomalilerin bulunduğu yıllardaki verileri doğrudan kullanmak doğru bir sonuç vermeyecektir. Yüksek Öğretim Kalite Kurulu’nun ilgili verilerle ilgili geriye dönük bir düzeltme yapması, üniversiteler ile entegrasyonu artırması ve YÖK istatistiklerindeki verileri etkili bir şekilde kullanması gerekmektedir.

    Üniversiteden ayrılan öğrenci sayısında maddi hatalar var gibi görünse de düzeyin oldukça yüksek olduğu bir gerçek. Bu nedenle üniversite öğrencilerinin kaydoldukları programlardan ayrılma nedenlerini anlamak yükseköğretime yönelik planlama yaparken cevaplanması gereken soruların başında yer almalı. Üniversiteyi bırakan öğrencilerin bırakma sebeplerine ilişkin bir bilgi derleniyor mu? Öğrenci kendi maddi imkansızlıkları nedeniyle mi yerleştiği programı bırakıyor? Yoksa eğitimin kalitesinden mi memnun kalmadı? Üniversite eğitimini tamamen mi sonlandırdı yoksa başka bir üniversiteye mi geçiş yaptı? Üniversitede okuyan ya da mezun olanların tekrar üniversiteye yerleşmelerinin sebebi ne? Yanlış meslek seçimi mi? Mezun olduğu alanda iş bulamamak mı? Bu soruların cevapları bulunabilirse üniversiteler arası (devlet-vakıf) öğrenci hareketliliği ve üniversiteyi bırakan öğrencilerin sayısı daha net bir şekilde incelenebilir ve buna yönelik politikalar geliştirilebilir. Bu sorulara cevap bulabilmek için TOBB ETÜ gibi diğer üniversitelerin de üniversite bazında benzer çalışmalar yapması, üniversiteyi bırakan öğrencilerin bırakma nedenlerini anlamakta faydalı olacaktır. Ancak bu veri hatalarının ya da eksiklerinin işaret ettiği bir gerçeği de unutmamak lazım: Türkiye’de araştırmacı olmak kolay değil.

    Etiketler: Eğitim,
    Yazdır