Arşiv

  • Nisan 2024 (10)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    OVP'nin güçlü ve tutarlı bir hikayeye ihtiyacı vardır

    Güven Sak, Dr.25 Temmuz 2008 - Okunma Sayısı: 1202

     

    Geçen hafta Orta Vadeli Program (OVP)'ın 2003'ten beri ilk kez üzerinde tartışılabilir bir doküman haline gelmesinin önemli olduğunun altını çizmiştik. OVP iki amaca hizmet eden bir belge niteliğinde. Bunlardan ilki kamu kesiminde sağlam bir maliye politikası çerçevesini oturtmak. İkincisi ise kamu kuruluşları arasında ekonomi politikasına yönelik koordinasyonu sağlamak. Geçen yazıda daha çok ilk amaç üzerinde dururken, OVP'yi, maliye politikasında çağdaşlaşmanın temel aracı olarak ele almış ve soruyu şöyle sormuştuk: "OVP, Türkiye'nin yeni çıpası olabilir mi?". Hayır olamazdı, çünkü "OVP'de çizilen çerçeveyi anlamlı kılacak bir mali kural ve buna uymayan idareleri cezalandıracak bir yaptırım düzenlemesi olmadan, OVP'nin mali disiplin için bir çıpa olma ihtimali zayıf görünüyor"du. Bugün müsaadenizle OVP'nin ikinci temel işlevi olarak göze çarpan ekonomi politikası koordinasyonuna bir bakalım. Özellikle OVP'de anıldığı gibi "Ekonomik Koordinasyon Kurulu'nun yasal altyapısını tamamlamak" üzere adımlar seri bir biçimde atılırken bu konunun tartışılması gerekiyor. Biz koordinasyon için Ekonomik Koordinasyon Kurulu'na ne kadar ihtiyaç olduğundan emin değiliz. Sayın Nazım Ekren, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı olarak, ortadaki tozdan dumandan etkilenmeden, ekonomik koordinasyon konusunda sağlam bir altyapı çalışmasının içinde görünüyor. OVP'deki nitel değişim bu dönemin ürünü. Adımların gerektiği yönde atılıyor olması, bu adımların sonuç için yeterli olduğu anlamına elbette gelmez. Gelin tekrarlayarak başlayalım: OVP'de çizilen çerçeveye uymayan idareleri cezalandıracak bir yaptırım düzenlemesi esasen doğrudan maliye politikası koordinasyonu ile alakalı. Bu yıl mali kural çerçevesinde, kendisine tanınan kotayı aşan idare, önümüzdeki yıl, ya da bu program dönemi içinde, ilgili bütçe kaleminde kendisine tanınan harcama imkanının daraltılacağını bilmek zorunda. Mali kuralın ve onu uygulatacak çok yıllık bir çerçeveye dayalı yaptırımın yokluğu maliye politikası koordinasyonunu olumsuz etkiliyor. Etkinliğini ortadan kaldırıyor. Bu birinci nokta. Gelelim ikinci noktaya: OVP esasen kamu kuruluşlarının günlük adımlarının belli bir ekonomik politika çerçevesi ya da bir hikaye çerçevesi etrafında koordinasyonu açısından da önem taşıyor. Dün, ekonomi politikalarında koordinasyon son derece kolaydı. 2001 krizinden çıkmak için atılacak adımlar yalnızca bir avuç kamu kuruluşunu ilgilendiriyordu. Büyüme ve istihdam diye bir dert yoktu. Dert, büyüme ve istihdamın ülkenin temel meseleleri olmasını temin edecek, istikrar ortamının sağlanmasıydı. TCMB, Hazine, BDDK o dönemi elele geçirdiler. Hazine vasıtasıyla harcamacı kuruluşlara verilen mesaj ise açıktı: "Harcama doğuracak hiçbir iş yapmayın. Asıl işlevinize yönelik hiçbir adım atmayın. Kıpırdamayın." Ama sonra o dönem bitti. Göreli istikrar bir kez sağlandıktan sonra büyüme ve istihdamın temel problem olduğu bir yeni döneme girildi. İşte bu dönemde her harcamacı kuruluşun hangi işlev için kurulduysa, o işlevi ekonomik politika hedefleri ile tutarlı olarak yerine getirmesi gerekiyor. Türkiye, göreli istikrarı oturttuğundan beri, kamu kuruluşları arasında gerçek bir koordinasyona ihtiyaç duyuyor. Bunu bu sütunda birden çok kere okudunuz. Ama bakın şimdi biri bir adım attı. OVP, bu dönemin ihtiyacı olan, ekonomik koordinasyon için temel bir araç niteliğinde. Kamu kuruluşlarını aynı hedef etrafından kilitleyecek bir mekanizma. Peki, ekonomi politikalarının koordinasyonu için yeterli mi? Hayır değil. İki ihtiyaç daha var bu alanda. Bunlardan biri ekonomik politika karar ve uygulamalarının koordinasyonu için bir mekanizma inşası. İkincisi ise, OVP'nin içinde güçlü ve tutarlı bir hikaye barındırması. Birinciden başlarsak, Türkiye'nin artık başbakanlık bünyesinde güçlü bir politika planlama ve koordinasyon birimine ihtiyacı var (DPT'ye yeni işlev arayanlara duyurulur). Yeni dönemin büyüme çerçevesi öncelikle bunu gerektiriyor. Türkiye'de, bir süredir, önce OVP'nin hikayesinin çatılacağı, sonra her bir kurumun atacağı adımın hedeflerle uyumunun koordine edileceği bir birime ihtiyaç duyuluyor. Bir nevi ABD'deki "Council of Economic Advisors"a benzeyen, İngiltere'deki "Cabinet Office" vari bir yapı gerekiyor ekonomi politikalarının koordinasyonu için. İşte Ekonomik Koordinasyon Kurulu ile ilgili yasal düzenlemeye bu zaviyeden bakmak gerekiyor bize kalırsa. Konu, bakanlıklarda, geçen hükümet döneminde oluşturulan, strateji birimleri arasında koordinasyonu içerecek biçimde düşünülmeli esasen. Daha o noktada değiliz. Ama elbette her başlangıç güzeldir. İkinci olarak ise, kamu kuruluşlarını aynı hedefin etrafına kilitleyecek güçlü bir hikaye gerekiyor. Basit, tutarlı ve inandırıcı bir hedefler manzumesi. Öyle olmalı ki, okuyunca her harcamacı kuruluş, önündeki süreçte kendi yerini, hedeflerini görebilsin, kendisini programa göre konuşlandırabilsin. OVP'nin bu anlamda bir nevi ekonomi politika öncelikleri belgesine dönüştürülmesi önem taşıyor. Türkiye, her ne kadar tarafları, ortadaki yönetim beceriksizliğine, derin anlamlar yüklemeye çalışsalar da, son derece anlamsız bir dönemin içinden geçiyor. Normalde böyle dönemlerde ileriye yönelik yapısal adımlar üzerinde fazla durulmaz. Ama bakın OVP etrafındaki çalışmalar ülkemizin yakın geleceğine yönelik önemli bir yapısal tartışmayı içinde barındırıyor. Ülkenin orta vadeli geleceği için son derece önemli kararları bu arada alabiliriz belki de. Önemli olan denemek. Denemenin bir yolu da tartışmaya katılmak.Peki, mevcut hazırlıklar ekonomi politikalarının koordinasyonu için önem taşıyan bu iki konuya cevap niteliğinde mi? Bize kalırsa daha değil. Öncelikle mevcut OVP halen içinde güçlü ve tutarlı bir hikaye barındırmıyor. O olmadan, koordinasyon olamaz. İkinci olarak ise, bize galiba Ekonomik Koordinasyon Kurulu değil, başbakanlıkta güçlü bir ikinci müsteşarlık teşkilatı gerekiyor. Sırasıyla geleceğiz.

     

    Bu yazı 25.07.2008 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

     

    Etiketler:
    Yazdır