TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
İstanbul Sanayi Odası (İSO) büyük bir hizmet yapıyor. 40 yıldır Türkiye'nin büyük şirketlerinin yıllık performansı ile ilgili bir çalışma yayımlıyor. Önce 500 büyük şirket çalışması vardı. Sonra buna ikinci 500 büyük eklendi. Kurumsallaşmanın son derece zayıf olduğı bir ülkede, böyle bir hizmeti uzun soluklu götürebilmek İSO hakkında bir fikir veriyor herhalde. İSO memleketimizin az sayıdaki kurumundan bir tanesi. İSO'nun yayımladığı çalışmalar sayesinde memleketin en büyük şirketlerinin performansını her yıl analiz edebilmemiz mümkün oluyor. Bu aslında ülke ekonomisinde işlerin nasıl gittiğini analiz etmek anlamına geliyor. İSO Başkanı Sayın Tanıl Küçük, bu yıl İSO'nun açıkladığı rakamların sanki bir uyarı vermekte olduğunu sürekli vurguluyor. Aslında aynen başlıktaki gibi soruyor: "En fazla kâr, en çok pozisyon açana giderse, vaziyet esasen iyi midir?" Bakın Tanıl Küçük ne diyor? İSO'nun en büyük ikinci 500 sonuçları, birinciyi esasen teyit etti. 2007 yılı, şirketlerimiz açısından iyi geçti. Geçmiş yıla göre kârları önemli ölçüde yükseldi. Bu birinci tespit. Yalnız rakamlarda dikkat edilmesi gereken bir eğilim bu yıl giderek belirginleşmeye başladı. Şirketlerimizin satış hasılatları önceki yıla göre fazla artmazken kârları önemli ölçüde yükseldi. Bu da olsun ikinci tespit. Peki ama bu ne demek? Şirketlerimiz, geçen yıla göre, aynı tutarda mal üretip, satıyorlar ama artık daha fazla kâr elde ediyorlar. Gelelim günün sorusuna: Bu kötü müdür? Bir şirketin aynı üretim düzeyi ile daha fazla kâr elde ediyor olması kötü müdür? Bu sorunun cevabı: "Duruma bağlı"dır. Bu da günün üçüncü tespitidir. Gelin şimdi düşünelim. Rakamlar aşağıdaki tabloda. Satış hasılatları yavaş artmaya başlamış son yıllarda ama kârlarda daha hızlı bir yukarı hareket var. Nasıl olabilir bu? Ya şirketin operasyonel olarak daha verimli çalışmaya başlamış olması lazım ya da faaliyet dışı bir kazancının olması. Rakamlar ve bilenlerin söylediği gösteriyor ki, şirketlerimizde son iki yılda hızlı bir verimlilik artışı yok. O vakit geliyoruz, faaliyet dışı kazanca, tüm şirketlere aynı anda faaliyet dışı kazanç nereden gelebilir? Hepsinde eskiden Hazine bonosu olurdu buradan faiz geliri kazanırlardı. Ama şimdi hayat öyle değil. Ya da hepsinde YTL'deki nominal değerlenme nedeniyle kambiyo kazancı olabilir. Bilenler meselenin kambiyo kazancı ile bağlantılı olduğunu söylüyorlar. Peki, kambiyo kazancı ne demek? Aslında ortadaki bir muhasebe kuralı. Türkiye'de hesaplar Türk Lirası cinsinden tutuluyor. Bu durumda, döviz kuru bilançodaki hesap hareketlerini etkiliyor. Diyelim ki, iki yıldır bilançonuzda yabancı para cinsinden bir borç taşıyorsunuz. Tutarı olsun 1000 dolar. 2006 sonunda bir dolar 1.40 YTL'ydi. Bilançonuza bu durumda, 1400 TL tutarındaki krediyi borç olarak yazmak durumundasınız. Nereye? Bilançonun pasif tarafına. 2007 sonu bir dolar 1.16 YTL oldu. Borç dolar cinsinden aynı. Ama bu yıl 1160 TL yazacaksınız. Geçen yılla bu yıl arasındaki 240 YTL'yi ise kazanç hanesine yazacaksınız. Ortada bir nakit girişi yok ama hesap hareketi var. Ama bilançonun iki tarafı var. Aldığınız 1000 dolar borcu, "ne olur ne olmaz" diye hiç harcamadan bankada tuttuğunuzu varsayalım. Bu durumda geçen yılın sonunda bankada tuttuğunuz mevduat için, bilançonun aktifine 1400 TL yazacaktınız. Bu yıl sonu ne olacaktı? Bilançonuzun aktif tarafında YTL'nin değer kazanması ile birlikte 240 TL'lik bir azalma olacaktı. Yani bir anlamda zarar edecektiniz. Bu durumda kambiyo kazancı var mıdır? El cevap: Yoktur. 240 YTL borçların azalması nedeniyle kazanç, elde tuttuğunuz dolarlardan ise 240 TL kayıp yazdığınızda, ortada bir kambiyo kazancı olmaz. Ne zaman kambiyo kazancı olur? Şirket, 1000 dolar borçlu kalmaya devam edip, bilançosunun aktifinde 1000 dolarlık varlığı olmazsa, ortada bir kazanç vardır. Şirket, yabancı para cinsinden, ne kadar pozisyon açarsa, o kadar kambiyo kazancı yazar. Bu ise şirket bilançosunda risk biriktirmek anlamına gelmektedir. Girişimciler su gibidir. Her ortamda iş yapmaya çalışırlar. Ortam önlerine engel çıkarırsa ona adapte olacak bir intibak mekanizması geliştirirler. Şirketlerimiz, değerli TL'nin yarattığı rekabet gücü problemleri ile baş edebilmek için, yabancı para cinsinden borçlanıp, pozisyon açmaktadırlar. Açık pozisyon, nominal değerlenme ortamında, şirketlerin kârlarını yukarıya itmektedir. Şirket bilançolarında açık pozisyon, ekonomik programımızın önceden planlanmamış sonuçlarından biridir. Ve elbette kötüdür. Yanlış anlamayalım: Şirketlerimiz elbette faaliyetleri nedeniyle kâr elde etmektedirler. Ancak bilanço yapısından kaynaklanan kambiyo kazancı onları olduğundan daha fazla kârlı göstermektedir. Aslında sahip olmadıkları bir rekabet gücüne sahip oldukları yanlış kanısını güçlendirmektedir. Bu da bugünün ikinci kötüsüdür. Kurdaki değerlenme, şirketlerimizin rehavete kapılmasına neden olmamalıdır. İlgililere duyurulur.
İSO ikinci en büyük 500 sanayi kuruluşunun seçilmiş bazı ekonomik büyüklüklerin bir önceki yıla göre artışı (%) |
||
. | 2006 | 2007 |
Üretimden satışlar | 23.2 | 14.0 |
Satış hasılatı | 25.1 | 25.1 |
Vergi öncesi dönem kâr ve zarar toplamı |
56.1 |
Bu yazı 29.08.2008 tariihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanmıştır.