TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
2008 Olimpiyatları Pekin'de yapıldı. Doğrusu ya, Çinliler bu gösteriden yüzlerinin akıyla çıktı. Herkesin aklında bir başka türlü Çin kaldı, büyük bir olasılıkla. Bizim aklımızda ise Çinli piyanistlere dair bir hikâye kaldı. Neden böyle oldu? Bir muamma mıdır? Yok, vallahi değil. Bu satırların yazarı spor karşılaşmalarının hiçbir türünü izlemez. En son bundan 30 yıl kadar önce kendisini bir futbol maçında bulduğunda, sürekli olarak, tribünleri "acaba bir kavga çıkar da seyredebilir miyim?" diye izlemeye başladığından beri her türlü inadı bırakmıştır. "Sevmiyorum, ne yapayım, kardeşim?". Her halde bu nedenle olacak, olimpiyat oyunlarının açılışında çalınan müzikler ve Çinli piyanist Lang Lang'ın öyküsü yazarınızın daha fazla ilgisini çekmiştir. Lang Lang 1982 doğumlu bir süperstar. Parti eliyle uluslararası bir şöhret. Kültür Devrimi o doğmadan 6 yıl önce bitmiş. Öncesinde klasik müzik çalan da dinleyen de, yeniden eğitilsinler diye köye gönderilir, çalıştırılırmış. Bir tür arınsın diye. Ama bakın Çin nasıl değişiyor. Lang Lang için yeteneksiz diyen de var, şovmen diyen de. Bu arada "BBC Music" dergisinin Ağustos 2008 tarihli nüshasında, Lang Lang ile yapılan bir mülakat vardı. Orada da poz verme ve piyano çalma konusunda düşünmekten daha yetenekli olduğu özellikle vurgulanıyordu sanki.
Lang Lang Adidas'lar
İnternet günlüklerinden (blog'larından) birinde "acaba bu anlamsız mülakat için dergi ne kadar sponsorluk ücreti almıştır?" diye ise özellikle soruluyordu, Lang Lang söz konusu olduğunda. Ona Çin'in Liberace'si diyorlar. Her ne derlerse desinler. Çin'de konser piyanistleri sporculardan daha fazla ilgi görmektedir. Bir nevi rol modeli olarak ön plana çıkmaktadırlar. İyi ya da kötü değil. Böyledir. Bu birinci tespittir. İkincisi ise, piyanistler o kadar ortadadır ki örneğin, Adidas Çin'de yeni çıkardığı spor ayakkabılara Lang Lang adını vermiştir. En az 30 milyon çift satış beklemektedir. Şimdi söyler misiniz, bu merak etmemizi gerektirmez mi? Gerektirmelidir. Bizim aklımıza takılan soru sayısı ikidir: Birincisi, 36 milyon Çinli neden piyano çalmaya çalışmaktadır? Çinlilerin bu klasik müzik merakı nereden gelmektedir? İkincisi, klasik müzik merakının bu kadar yaygın olduğu bir ülkenin farklı olmasını mı beklemek gerekir? Kapitalizme geç geçen Çin'le daha erken işe başlayan, mesela, Türkiye'yi kıyaslarsak, bu klasik müzik işi Çinlileri öne taşır mı? Siz de merak ettiyseniz, buyurun, 2008 Pekin Olimpiyat Oyunları'nın kafamızda bıraktığı izlenimleri okumaya. Önce şu 36 milyon rakamından başlayalım, müsaadenizle. Aslında Çin söz konusu olduğunda, kocaman kocaman rakamlar ortada uçuşuyor. Kimisi "30 milyon piyano dersi alan Çinli çocuk"tan, kimisi de, "50 milyon keman dersi alan çocuk"tan bahsedip ortada dolaşıyor. Ama bir gerçek var: Hakikaten Çinliler klasik müzik enstrümanlarını büyük bir zevkle öğrenme çabasındalar. 36 milyon rakamı ise şuradan: Şimdilerde piyanist Lang Lang tarafından reklamı yapılan Steinway piyanoları için olası satış rakamlarından bahsedilirken düşünülen rakam da 36 milyon piyano dersi alan çocuk. Ortada aslında bu klasik müzik merakına ilişkin başka rakamlarda var. Chengdu'daki Sezuan Konservatuarının öğrenci sayısı ise 19 bin. Juillard Okulu'nun öğrenci sayısı ile kıyaslayın isterseniz. Orada yalnızca 800 öğrenci var. Neden? Yalnızca Çinlilerin sayısı çok diye mi?
ÇKP masonik bir örgüt gibi
Bilenler ilk nedenin Çin'deki üniversite giriş sınavları olduğunu söylüyor. Çin'deki "katsayı sistemi" klasik müzik eğitimi almış olanları üniversiteye kabul edilirken biraz kayırıyor. O vakit, hadi herkes çocuklarını klasik müzik enstrümanı kurslarına, okullarına yazdırıyor. Çocukların hayatını kurtaracak olanın alacakları eğitimin kalitesi olduğunu veliler biliyor. Siz hiç Qui Shialong'un yazdığı "Komiser Chen Cao" detektif romanı okudunuz mu? Okumadıysanız okuyun. Okuyun ve 1990'lardan 2000'e Çin'de insanların nasıl yaşadığına ilişkin ansiklopedik bilgiler edinin. Hayat standardını yükseltmenin en iyi yolu iyi bir eğitim. Neden? Çin bürokrasisinde yükselmenin en iyi yolu eğitim çünkü. Neden eğitim? Çin Komünist Partisi (ÇKP) aslında en yeteneklileri bünyesinde toplayan ve bir dizi ayrıcalıkla kendisine bağlayan bir büyük masonik örgütlenmeden başka bir şey değil sanki. İşte bu sıraya girebilmek için, üniversite sınavlarında başarı kazanmak, iyi bir üniversiteye gitmek gerekiyor. İyi bir üniversitenin giriş yolunda üniversite sınavı var. Üniversiteye girişte ise keman çalmak avantaj sağlıyor. Bu ilk nokta. İkincisi bir müzik enstrümanı çalmak başlı başına da bir meslek sahibi olma imkanı veriyor gençlere. Bu dün de böyleymiş, bugün daha da çok öyle. Kültür Devrimi yıllarında da güzel sesi olan, erhu (Çin violini) gibi bir dizi geleneksel enstrümanı çalabilen gençler orduda ya da bir başka bandoda sıcak yemek ve yatak sahibi olurlarmış. Şimdilerde ise, partinin kültürlü olma döneminde galiba klasik müzik ön plana çıkıyor, kariyer planlaması açısından. Artık pop starlar konservatuarlardan çıkıyor Çin'de. Şarkıcı Li Yuchun American Idol'ın Çin versiyonu olan Super Girl yarışmasında hip hop stili ile öne fırlamış mesela. Süperstarı olmayan ne yapar.
Üçüncüsü ise, galiba klasik müzik Çin'de bugünlerde çağdaş olmanın, Batılı olmanın bir önkoşulu gibi de görülüyor. Deng Xiaoping'ten sonra iktidarı alan Jiang Zemin her fırsatta nasıl kültürlü olduğunu anlatmak için herhalde nasıl klasik müzik dinlediğini anlatırmış. Deng öldükten sonra "geceleri Mozart'ın Reqiuem'ini dinleyerek huzur bulduğunu" söylemeyi severmiş. Bakın burada da niye Çinliler klasik müzik sever konusunda bir izlek var galiba. Türkiye'nin şöyle avantajları var, böyle imkânları bulunuyor, ortada fırsatlar gani diye arada bir söyleniyoruz ya, işte bu anlardan birinde Çin ve Rusya ile bir de kültürel açıdan bir karşılaştırma yapmak acaba nasıl olur? Müzik söz konusu olduğunda uluslararası alanda tanınan bir süperstarı olmayan bir ülke bölgesel güç olabilir mi? Böyle bir ülkenin küresel rekabette ne kadar şansı olabilir? Bakın Çin'in artık bir sürü süperstarı var. Nerede? Klasik müzik alanında. İsterseniz devam edelim: Kaç madalya almıştık biz bu son olimpiyatlarda? Ya Çin? Bizim kaç tane uluslararası yazarımız var? Ya onların? Daha çok çalışmamız lazım. Çok.
Bu yazı 06.09.2008 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanmıştır.
Burcu Aydın, Dr.
05/10/2024
Fatih Özatay, Dr.
04/10/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
03/10/2024
Fatih Özatay, Dr.
02/10/2024
Güven Sak, Dr.
01/10/2024