The articles and opinions on the TEPAV website are solely those of the authors and do not represent the official views of TEPAV.
© TEPAV, all rights reserved unless otherwise stated.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Campus, Section 2, 06560 Söğütözü-Ankara
Phone: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV is a non-profit, non-partisan research institution that contributes to the policy design process through data-driven analysis, adhering to academic ethics and quality without compromise.
Değerlendirme Notu / Ekin Keleş
1. Giriş
20. yüzyılın başından itibaren, hayvanların hukuki konumuna ilişkin ivmelenerek artan tartışmalar yürütülmektedir. Hayvanların sosyal ve ekonomik hayattaki konumu; insanla olan ilişkisinden bağımsız bir varlık olarak ele alınması gerektiğine ilişkin yaklaşımlarla birlikte değişmeye başlamıştır. Bu doğrultuda, hayvanların bir hukuk nesnesi mi yoksa hak öznesi mi olduğuna dair süregelen söz konusu tartışma, hayvan haklarının nasıl korunması gerektiği meselesinin özünü oluşturmaktadır. Bu kapsamda, hayvanların hukuki statüsü üzerine bir inceleme gerçekleştirmek amacıyla; önce bu çalışma metninde Osmanlı Modernleşmesinden günümüze kadar hayvan haklarının yasalarda nasıl korunduğuna dair kısa bir giriş yapılacak, ardından sokak hayvanlarının durumuna dair güncel tartışmalara değinilecektir. Bu kısa değerlendirme, Anayasa Mahkemesi’nin 24.3.2022 tarihli Hayvan Hakları Kanunu’nun iptaline ilişkin dava dilekçesiyle birlikte Zühtü Arslan tarafından yazılan karşı oy gerekçesini incelemek söz konusu sorunları anlamak açısından faydalı olabilir.
2. İmparatorluk’tan Cumhuriyet’e Hayvan Hakları
Osmanlı İmparatorluğu’nda, özellikle modernleşmeyle birlikte hayvan hakları kapsamında çeşitli düzenlemelerin yapılması düşünülmüştür. Bu noktada, İmparatorluğun uygulanmasını öngördüğü ilk düzenlemeler av hayvanları ve ormanların durumuna ilişkindir. Avlanmayı kolaylaştırmak amacıyla ağaçların kesilmesi ve belirli türlerin yok olma tehdidiyle karşı karşıya kalmasıyla birlikte getirilen yasaklar önleyici olmasa da, Tanzimat’la birlikte, özellikle avcılığı düzenleyen caydırıcı yasalar çıkarılmaya başlanmıştır. Bu kapsamda, 1870’te yürürlüğe giren Orman Nizamnamesi ve 1872 tarihli Zabıta-i Saydiye Nizamnamesi orman arazilerinin korunması, av alanlarının daraltılması ve avcılık lisanlarıyla birlikte avlanma yöntemlerini de düzenleyen hükümler içermektedir. Buradan hareketle, Tanzimat sonrası Osmanlı’da çevre bilincinin yasal yollarla oluşturulmaya çalışıldığı ve Avrupa’dan iktibas edilen bu yasalarla doğal çevre ve hayvanlara ilişkin yeni bir yaklaşımın benimsendiği söylenebilir.
Değerlendirme notunun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
23/11/2024
22/11/2024
22/11/2024
25/10/2024
13/10/2024