The articles and opinions on the TEPAV website are solely those of the authors and do not represent the official views of TEPAV.
© TEPAV, all rights reserved unless otherwise stated.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Campus, Section 2, 06560 Söğütözü-Ankara
Phone: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV is a non-profit, non-partisan research institution that contributes to the policy design process through data-driven analysis, adhering to academic ethics and quality without compromise.
“Arap Baharı”na “Türk Baharı” da Katılır mı?
"Eski dünya tabir edilen coğrafyalarda yaşanan halk isyanlarıyla başlayan dönüşüm süreci, sınırları genişleyerek devam ediyor. Temelde diktatörlerin ülke kaynaklarını halkın istifadesine yeterince sunmaması ve halk iradesiyle otoriter rejimlerin iradesinin çatışması kaynaklı bir gelişme yaşanıyor eski dünyanın kadim bölgelerinde. Sürecin orta vadede tüm Arap ülkelerini kapsaması artık kaçınılmaz gibi görünüyor. En muhkem görünen Suudi Arabistan’da dahi birkaç on yıl sonra, sembolik bir monarşinin devamı mümkün olsa bile, parlamenter sistemin ayak sesleri uzaktan da olsa duyulmaya başlandı. Bu ayak seslerini başta Suud kraliyet ailesi olmak üzere tüm Körfez ülkeleri duyuyor olacak ki, son bir yıldır devasa çapta sosyal paketleri birbiri ardına açıklıyorlar.
Geçtiğimiz aylarda Yemen Devlet Başkanı Salih’in yetkilerini, kendisine ve ailesine sağlanacak dokunulmazlık karşılığında devretmesini baharın Libya’dan sonra kazandığı ilk zafer olarak değerlendirebiliriz. Doğal süreç devam etseydi Yemen’den sonra Bahreyn’e gelebilirdi bahar. Ama Bahreyn’de rejime muhaliflerin halkın önemli bir kısmını oluşturan Şiilerden oluşması ve muhaliflerin üzerindeki İran gölgesi ABD’nin doğal sürece müdahalesini beraberinde getiriyor. Hem bu ülkedeki askeri üssünü kaybetmek istemeyen hem de İran’ın nüfuzunun bölgeye sızmasından endişe eden ABD faktörü, Bahreyn’e baharın gelişini gayrı tabi bir şekilde geciktirecek..."