The articles and opinions on the TEPAV website are solely those of the authors and do not represent the official views of TEPAV.
© TEPAV, all rights reserved unless otherwise stated.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Campus, Section 2, 06560 Söğütözü-Ankara
Phone: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV is a non-profit, non-partisan research institution that contributes to the policy design process through data-driven analysis, adhering to academic ethics and quality without compromise.
TEPAV’da yapılan konferansta, ülkesinin anayasa sürecinde yer almış çok sayıda uzman deneyimlerini paylaştı.
ANKARA – TEPAV ile Arap Reform İnisiyatifi (ARI) ortaklığında 19-21 Eylül 2012 tarihleri arasında düzenlenen “Demokrasiye Geçiş Çağında Anayasa Yapmak” başlıklı uluslararası konferans, Türkiye’nin yanı sıra Amerika’dan Avrupa ve Arap dünyasına çok sayıda ülkenin anayasa tecrübesi ve gündemi hakkında çalışan uzman, siyasetçi ve sivil toplum temsilcisini biraraya getirdi.
Konferans 19 Eylül 2012 Çarşamba günü, açılış konuşmalarının ardından “Türkiye’deki Anayasa Yapım Sürecine Dair Sivil Toplumun Değerlendirmeleri” başlıklı panelle devam etti. Panelde TEPAV Hukuk Çalışmaları Enstitüsü Direktörü Levent Gönenç, “Türkiye’de Kritik Anayasal Meseleler” başlıklı bir sunum yaparak, anayasa yapım süreci, temel hak ve özgürlükler, yasama, yürütme ve yargı alanlarındaki sorunlara değindi. Türkiye’nin “anayasal krizleri” olarak adlandırılabilecek bazı önemli olayları hatırlatan Gönenç, TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun çalışmalarında gelinen nokta hakkında da bilgi verdi. Gönenç, Komisyon takviminde 2012 yılı sonu bir taslakla çalışmanın tamamlanacağının bildirildiğini ancak bunun ne kadar gerçekçi olduğunun tartışılması gerektiğini söyledi.
Gönenç ayrıca, konferansın ikinci günü yaptığı “Türkiye’nin Anayasa Yapım Sürecindeki Tartışmalar” başlıklı sunumunda gündeme getirdiği başkanlık sistemi tartışmaları çerçevesinde Türkiye için parlamenter sistemden vazgeçilmesi ihtiyacı görmediğini belirtti.
Yeni Anayasa Platformu Üyesi Osman Can ise, “söz konusu olan yeni bir anayasa yapmaksa toplumun Ankara’yı aşan taleplerini duymak gerektiğini ancak mevcut anayasa yapım sürecinin bunu karşılamayan bir süreç olduğunu” belirtti. Can, “Anayasa süreci yine Ankara koridorlarına sıkışmış görünüyor” diye konuştu. Osman Can ayrıca, Türkiye’nin anayasal birikiminde 1921 Anayasası’nın son derece önemli olduğunu ve bu anayasanın “yüz yıldır egemen olan her şeyin tersi”ni temsil ettiğini ifade etti.
Gerçek bir anayasa değiştirme talebi var mı?
Konuşmasına “Türkiye’de gerçekten anayasa değiştirme talebi var mı yoksa biz mi yaratmaya çalışıyoruz?” sorusuyla başlayan TESEV İyi Yönetişim Program Direktörü Fikret Toksöz, yeni bir anayasa yapmanın gerekli ama yeterli olmadığını “Sadece üst hukukla uğraşmak yetmiyor” sözleriyle ifade etti. Toksöz, Türkiye’nin önünde iki temel anayasal meselenin bulunduğunu ve bunların da “zımni bir uzlaşma sağlanan laiklik” ile “çözümü konusunda ilerleme sağlanamayan Kürt meselesi” olduğunu belirtti. Toksöz ayrıca, anayasal reform sürecinde Avrupa Birliği’nin tetikleyici bir işlevi olduğundan bahsetti.
Türkiye küçük Millet Meclisleri Girişimcisi Şanar Yurdatapan ise, TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun büyük ihtimalle üzerinde uzlaşılan konuları açıklayıp çekileceğini düşündüğünü söyledi. Yurdatapan, Toksöz’ün “Sadece üst hukukla uğraşmak yetmiyor” tespitine katıldığını belirtti ve fikir özgürlüğü alanında birçok yasa metninde “yol temizliği” yapılması gerektiğini savundu. TkMM toplantılarında vatandaşın yeni anayasa konusundaki görüşlerini üç şekilde ortaya koyduğunu da kaydeden Yurdatapan, bu ifadeleri “Ben anlamam”, “Seçip Meclis’e yolladığım temsilciler yapsın”, “Ben konuşacağım da kaale mi alacaklar?” şeklinde sıraladı.
Konferansın 20 Eylül 2012 Perşembe günü yapılan ikinci günü, TEPAV Uluslararası Politikalar Araştırma Enstitüsü Direktörü Atila Eralp ile ARI Projeler Direktörü Alvaro de Vasconcelos’un açılış konuşmalarıyla başladı. Program, 20-21 Eylül 2012 tarihlerinde düzenlenen oturumlarda Brezilya, Mısır, Suriye, Hindistan, Bosna-Hersek, Portekiz ve İspanya’dan konuşmacılar ülkelerindeki deneyimlerinin katılımcılarla paylaşılmasıyla sürdü.
Brezilya deneyimi…
São Paulo Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Dekan Yardımcısı Pedro Dallari, Brezilya’nın 1988 Anayasası’nın ülkenin kalkınmasına yardımcı olduğunu söyledi. 1988 Brezilya Anayasası’nın kabul edildiği günden bu yana 74 kez değiştirildiğini belirten Dallari, önemli olanın “her meseleyi çözecek değil, meselelerin tartışılmasının önünü açacak” bir anayasa metni yazmak olduğunu vurguladı. Anayasaların meşruiyetlerini değişimi kolaylaştıran prosedürler yaratarak kazandıklarını ifade eden Dallari, Brezilya’da başkanlık sisteminin “iyi başkanlar” sayesinde işlediğini ve Anayasa Meclisi’nin ileride başkanlık yapacak bu insanlar için bir “siyaset okulu” işlevi gördüğünü söyledi. Ülkesinde kapsayıcı bir yöntemle sürecin tamamlandığını belirten Pedro Dallari, sivil toplumun Brezilya’da olduğu gibi Türkiye’de de süreçteki rolünü artırmasının önemini vurguladı.
“Şu an Mısır’da bir Turgut Özal yok”
Mısır’daki anayasa yapım sürecini değerlendiren Milletvekili ve Al Ahram Politik ve Stratejik Çalışmalar Merkezi Analisti Amr El Shobaki, anayasanın bütün bir topluma hitap edebilmesi gerektiğini “Anayasa bir parti programı olmamalıdır” sözleriyle vurguladı. Mısır’daki anayasa komisyonunda yüzde 70 Müslüman Kardeşler’in çoğunluğunun söz konusu olduğunu söyleyen Shobaki, anayasa üzerindeki tartışmaların ise “Şeriat hükümlerinin anayasadaki yerinin ne olacağı”, “anayasada dini otoritenin yerinin nasıl belirleneceği” ve “anayasa için kurulan bu şura işleyebilecek mi yoksa dağılacak mı” konularında yoğunlaştığını kaydetti. Mısır’daki geçiş sürecinin sıkıntılarını özetleyen El Shobaki, sistemin içerisinden çıkacak bir reformcunun henüz bulunmadığını söylerken, “Şu an Mısır’da Mısırlı bir Turgut Özal yok” dedi.
“Suriye’de ulusal kimlik parçalanıyor”
Arap Reform İnisiyatifi (ARI) İcra Direktör Vekili Salam Kawakibi, Suriye’nin anayasal geleceğine dair konuşurken, yeni bir ulusal kimlik inşa etmek zorunda olduğunu, geçmiş döneme ait ulusal kimliğin 40 yıllık totalitarizm altında parçalandığını belirtti. Suriyelilerin geleceğe karşı duydukları umutsuzluktan bahseden Kawakibi, insani yardımların yetersiz kaldığının da altını çizdi.
Hindistan anayasası nasıl yapıldı?
TEPAV Dış Politika Çalışmaları Kıdemli Analisti Burcu Gültekin Punsmann’ın moderatörlüğünde yapılan oturumda konuşan Hindistan’dan Delhi Policy Group Direktörü Radha Kumar, Hindistan anayasasının sömürgelikten bağımsızlığa geçilirken yazılmış bir anayasa olduğunu ve aynı zamanda toprakların ayrılmasıyla da gerçekleştiği için önemli bir örnek oluşturduğunu söyledi. “Ayrılma sürecinde, ayrılmaya dair barışçıl bir uzlaşma vardı. Şiddet ayrılmanın gerçekleşmesinden sonra başladı” diyen Kumar, 1947’de çalışmaya başlayan yazım komitesinin bir yılda çalışmayı tamamladığını ve tüm maddeler üzerinde tartışma yapıldığını kaydetti. Kumar, Hindistan anayasasının yapım sürecinde en sıkıntılı konulardan birinin “resmi dil” noktasında yaşandığını ve gelinen noktada dillerin ve kültürlerin tanınması esasının korunduğunu vurguladı.
Bosna-Hersek’te değişim için çabalar yurtdışı kaynaklı…
Bosna-Hersek Dış Politika Girişimi Kurul Üyesi Denisa Sarajilic - Maglic ise, ülkesinde anayasa sürecinin 1995 Dayton Anlaşması ile başladığını ve anayasanın anlaşmanın bir eki niteliğinde olduğunu hatırlattı. Ülkesi için bu konuda oldukça inişli-çıkışlı bir süreçten bahseden Maglic, Parlamento’da oylanmayan anlaşmanın dili konusunda yaşanan soruna da dikkat çekti. Maglic, İngilizce ve Fransızca olan metnin ulusal dillere tercümesi noktasında yaşanan sıkıntıya değindi. Anayasanın karmaşık ve ayrımcı bir yapısı olduğunu belirten Denisa Sarajilic – Maglic, anayasayı değiştirme konusundaki çabaların ise tabandan/toplumsal inisiyatiflerden gelmek yerine başta ABD ve Avrupa ülkeleri olmak üzere yurtdışı kaynaklı olduğunu ifade etti.
Konferansta Milletvekili ve Uluslararası Hukukçu Eduardo Cabrita, Portekiz’de yerel yönetimler ve Barselona Uluslararası Çalışmalar Enstitüsü (IBEI) Başkanı Narcis Serra da İspanya’da sivil-asker ilişkileri konularında anayasal meseleleri değerlendirdi.
Konferans kapanış konuşmalarıyla son bulurken, düzenlenen öğle yemeğinde ARI’nın Suriyeli Direktör Vekili Salam Kawakibi ülkesindeki son durum hakkında bir konuşma yaparak katılımcıların sorularını yanıtladı.