logo tobb logo tobbetu

TEPAV / Sak: "Yeni AB yakınlaşma süreci çok önemli" “AB - Türkiye Yüksek Düzeyli Ekonomik Diyalog” ve “Türkiye’deki Doğrudan Yabancı Yatırımlar ve Yatırım Ortamı Konferansı” İstanbul’da yapıldı
Haber resmi
25/04/2016 - Okunma sayısı: 1986

İSTANBUL – TEPAV İcra Direktörü Güven Sak, Türkiye ile AB arasındaki yeni yakınlaşma sürecinin çok önemli olduğunu belirterek, "Çünkü AB yakınlaşması her zaman biz Türkler için bir yönetim reformu niteliğindedir. Bizim de şu an için buna ihtiyacımız var” dedi.

“AB - Türkiye Yüksek Düzeyli Ekonomik Diyalog” Toplantısı ile “Türkiye’deki Doğrudan Yabancı Yatırımlar ve Yatırım Ortamı Konferansı” 25 Nisan, Pazartesi günü İstanbul’da yapıldı. Etkinlikler, 29 Kasım 2015 tarihinde gerçekleştirilen Türkiye - Avrupa Birliği Zirvesi’nde alınan kararlar doğrultusunda, Hazine Müsteşarlığı, AB Bakanlığı, Türkiye AB Delegasyonu, TOBB ve TEPAV işbirliği ile düzenlendi.

 

- Türkiye’deki Doğrudan Yabancı Yatırımlar ve Yatırım Ortamı Konferansı

TEPAV İcra Direktörü Güven Sak Konferans’ta “Türkiye Ekonomisi ve Yatırım Ortamı” başlıklı bir sunum yaptı.  Sunumunda Türkiye ve AB ekonomilerindeki gelişimi anlatan Sak, Türkiye ve AB arasındaki Gümrük Birliği Anlaşması'nın 2002 yılından itibaren pratikte uygulanabilir hale geldiğini söyledi. Sak, Türkiye'nin bölgesindeki gelişmelere karşın başarılı bir performans sergilediğini dile getirerek, ülkedeki yapısal reformların sürdüğünü kaydetti.

Sak, Türkiye'nin doğrudan yabancı yatırıma, dolayısıyla ticaret ortamının iyileştirilmesine gereksinim duyduğunu anlatarak, "Yeni AB yakınlaşma sürecinin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Türkiye ekonomisinin sağlığı için de tam yerinde olduğunu düşünüyorum. Çünkü AB yakınlaşması her zaman biz Türkler için bir yönetim reformu niteliğindedir. Bizim de şu an için buna ihtiyacımız var, Türkiye ekonomisi için" dedi.

Avrupa Komisyonu Genişleme ve Komşuluk Politikalarından Sorumlu Üyesi Johannes Hahn da “Türkiye’deki Doğrudan Yabancı Yatırımlar ve Yatırım Ortamı Konferansı”nın açılışında bir konuşma yaptı. Türkiye'nin küresel tedarik zincirinde önemli bir ülke olduğunu vurgulayan Hahn, Türkiye'de, 20 binin üzerinde AB sermayeli şirketin faaliyet gösterdiğini söyledi. Hahn, Türk özel sektörünün Avrupa'daki başarılarına değinerek, "Avrupa'da faaliyet gösteren Türk şirketleri yaklaşık 600 bin kişiye iş vermektedir, bu çok önemli bir rakam" diye konuştu.

Türkiye'nin AB pazarının önemli bir iç öğesi olduğunu ifade eden Hahn, "AB her zaman Türkiye'nin ana ticari ortağı olmuştur. İkili ticaret hacmimiz 2015 yılında 140 milyar avroya yakın olmuştur. Türkiye'nin en önemli ihracat pazarı AB'dir ve Türkiye 2015 yılı itibarıyla 5. ticaret ortağıdır AB'nin. Ticaretimizi, Gümrük Birliği aracılığıyla ilerletmek mümkün oldu." ifadelerini kullandı. Hahn, AB ve Türkiye arasındaki Gümrük Birliği'nin güncellenmesi ve kapsamının genişletilmesi için gerekli çalışmaları ve etki değerlendirmeleri yaptıklarını kaydetti. Avrupalı şirketlerin, Türkiye'deki yabancı şirketlerin yüzde 44'ünü temsil ettiğini anlatan Hahn, "AB, Türkiye'ye 2008 krizinden sonra bile her yıl ortalamada doğrudan yabancı yatırımın 3'te 2'sini sağlamıştır. Genelde yüksek katma değerli sektörler ve finansal hizmetler alanında faaliyet yapılıyor." dedi.

Türkiye’deki Doğrudan Yabancı Yatırımlar ve Yatırım Ortamı Konferansı, Sak ve Hahn’ın konuşmalarının ardından Sabancı Üniversite’sinden Profesör Doktor İzak Atiyas moderatörlüğünde “Türkiye’deki Doğrudan Yabancı Yatırımlar, Potansiyeller ve Problemler” adlı panelle devam etti. Panelde Ericsson Türkiye CEO’su Ziya Erdem, DHL Express Türkiye CEO’su Markus Reckling, Otomotiv Sanayii Derneği Genel Sekreteri Osman Sever ve Dünya Bankası Türkiye Direktörü Johannes Zutt konuşmacı olarak yer aldı. Katılımcılar, yabancı yatırımcı gözünden Türkiye ekonomisini değerlendirdiler. Buna ek olarak, Türkiye’de, yabancı yatırımcıların karşılaştıkları zorluklardan da bahseden katılımcılar Türkiye’de yabancı yatırımların artması için gerekli gördükleri değişiklikleri de sıraladılar. Türkiye’deki yatırım dünyasında ‘şeffaflığa’ değinen katılımcılar aynı zamanda son 20 yılda gelinen noktanın önemine de dikkat çektiler. Dünya Bankası Türkiye Direktörü Zutt ise yabancı yatırımların ülke ekonomisine sağlayacağı uzun vadeli yararlarından bahsetti. Özellikle teknoloji transferi ve yönetim konularında bu yatırımların yerel şirketler üzerindeki rekabet gücünü artırıcı etkilerine dikkat çekti.

Konferans’ın “Türkiye’nin Doğrudan Yabancı Yatırım Cazibesinin Artırılması: Temel Reform Alanları ve İş Ortamının İyileştirilmesi” konulu son paneli ise TÜRKONFED Ekonomi Danışmanı Pelin Yenigün Dilek’in moderatörlüğünde gerçekleştirildi. Panelde Ekonomi Bakanlığı Teşvik Uygulama ve Yabancı Sermaye Genel Müdür Yardımcısı Murat Alıcı, YASED Genel Sekreteri Özlem Özyiğit, Avrupa Komisyonu Araştırma Genel Müdür Yardımcısı Wolfgang Burtscher ve Baker & McKenzie International Üyesi Esin Avukatlık Ortaklığı Yönetici Ortağı İsmail G. Esin konuşmacı olarak yer aldı. Katılımcılar, Türkiye’nin inovasyon ve araştırma kapasitesini geliştirerek yabancı sermaye girişini artırabileceğine dikkat çektiler. Ayrıca,“Hukukun Üstünlüğü” anlayışının ve bu anlayışın bir uzantısı olan “öngörülebilirliğin” (predictability) sermaye çekmedeki kritik rolünü vurguladılar.

Avrupa Komisyonu Üyesi Johannes Hahn’ın açılış konuşmasına buradan ulaşabilirsiniz.

Güven Sak'ın sunumuna buradan ulaşabilirsiniz.

Markus Reckling'in sunumuna buradan ulaşabilirsiniz.

Murat Alıcı'nın sunumuna buradan ulaşabilirsiniz.

Özlem Özyiğit'in sunumuna buradan ulaşabilirsiniz.

 

- Türkiye – AB Yüksek Düzeyli Ekonomik Diyalog

Türkiye – AB Yüksek Düzeyli Ekonomik Diyalog Toplantısı ise Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfekci, AB Bakanı Volkan Bozkır ve Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş ‘ın yanı sıra Avrupa Komisyonu Üyeleri, Türkiye ve AB’den iş dünyasının ve sivil toplumun temsilcileri ve uluslararası finans kuruluşlarının temsilcilerinin geniş katılımıyla gerçekleştirildi.

TOBB Başkanı ve EUROCHAMBRES Başkan Yardımcısı M. Rifat Hisarcıklıoğlu burada yaptığı konuşmada, AB katılım müzakerelerinin duraksamasının her iki taraf için de maliyetli olduğuna işaret etti. Katılım müzakerelerinin hızlandırılması kararını memnuniyetle karşıladıklarını ifade eden Hisarcıklıoğlu, “Tüm fasıllarda müzakerelerin açılması ve kapanmasını istiyoruz. Bizler iş dünyası olarak kapanış kriterlerinin yerine getirilmesi için elimizden gelen yapmaya hazırız. Türk ekonomisi ve iş dünyası için AB-ABD Ticaret Bloğunun yani TTIP’nin bir parçası olmak da çok önemli. AB bu süreçte Türkiye’ye destek olmalıdır” diye konuştu.

 

- İş dünyası tünelin ucundaki ışığı görmek istiyor

AB ve Türkiye iş dünyasının temsilcilerinin bir araya geldiği pek çok mekanizma bulunduğunu ancak bütün unsurları aynı anda bir araya getiren başka bir platform olmadığını bildiren Hisarcıklıoğlu, iş dünyasının çatı örgütü TOBB olarak Türkiye’nin AB üyeliğini ve bu konudaki çalışmalarını desteklediklerinin altını çizdi.

Türkiye’deki yatırım iklimini daha da iyileştirmek amacıyla AB ile diyaloğu artırmaya büyük önem verdiklerini ifade eden Hisarcıklıoğlu şunları söyledi: “İş dünyasında kapasite oluşturma ve sivil toplum diyaloğunu geliştirmek üzere AB’nin mali desteğiyle pek çok proje yürütüyoruz. Tüm yerel oda ağımızla Türkiye çapında AB Bilgi Merkezleri Projesi’ni uyguluyoruz. Bu Avrupa Komisyonu’nun Türkiye’deki en temel iletişim projesidir. Türkiye’nin katılım müzakereleri 10 yıldan fazla bir süredir devam ediyor. Ancak süreç umduğumuzdan daha yavaş işliyor. Hala tünelin sonundaki ışığı göremiyoruz. İş dünyası olarak tünelin sonundaki ışığı görmek istiyoruz.

Katılım müzakerelerinin duraksaması her iki taraf için de maliyetli oldu. Dolayısıyla katılım müzakerelerinin hızlandırılması kararını memnuniyetle karşılıyoruz. Tüm fasıllarda müzakerelerin açılması ve kapanmasını istiyoruz. Bizler iş dünyası olarak kapanış kriterlerinin yerine getirilmesi için elimizden gelen yapmaya hazırız. Özellikle vize serbestisi gündemimizdeki öncelikli gündem maddesidir. Vize AB ve Türkiye iş dünyaları arasındaki işbirliği önündeki en temel engellerden biridir.

TOBB olarak bunu gündemimize hep öncelikli bir madde olarak koyduk. Ben kişisel olarak her fırsatta Avrupalı meslektaşlarımın dikkatini bu konuya çektim. Vize sorunu nedeniyle karşılıklı olarak pek çok iş fırsatından faydalanamıyoruz.

Türkiye ve AB arasında vize serbestisi insanlarımız arasında daha fazla iletişim ve işbirliği sağlayacak. Ticari ilişkilerimizde vize sorunu nedeniyle yaşanan gecikmeler son bulacak ve ticari ilişkilerimiz güçlendirecek. AB’nin vize serbestisini Haziran 2016’ya çekme kararından memnuniyet duyuyoruz.”

 

- Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek de yaptığı konuşmada AB’nin büyük bir başarı olduğunu belirterek, "Ben şuna inanıyorum; Türkiye eğer hukuk devleti ilkesini iyi işletip, demokratik standartlarını ileriye taşıyıp, kurumların kalitesini arttırıp ondan sonra Avrupa ile yakınsama, commergancy sürecini başarı ile uyguladığı zaman veya bunun işaretleri ortaya çıktığı zaman Türkiye'ye çok ciddi bir yatırım akışı oluyor. Türkiye'nin risk primi düşüyor. Dolayısıyla AB üyeliği süreci bir anlamda Türkiye'nin en kapsamlı reform programıdır. AB büyük bir başarı hikâyesidir. Bu bizim için de çok önemli. İnşallah Türkiye kurumların kalitesini arttıracak, istikrarı daha derinleştirecek ve hukuk devleti ilkesini daha derinleştirecek. Avrupa ile arayı kapatma sürecini başarıyla tamamlayacak" dedi.

Mehmet Şimşek, “Önemli konulardan bir tanesi göçmen sorunu. Bu konuda AB ile yaptığımız anlaşmaya harfiyen uyuyoruz. Burada gerçekten de bir başarı var ortada. İllegal, yasal olmayan geçişlerde çok büyük düşüşler sağlandı. Bu hakikaten bir başarı. Bu konuda da gereken her şeyi yapıyoruz. Bu göçmen meselesi Türkiye'yi de, hatta AB'yi de aşan bir mesele. Küresel yaklaşımlar ve küresel çözümler gerektiriyor.

Birçok alanda işbirliğimiz söz konusu. Vergi kaçakçılığı konusunda ki hepimizi ilgilendiriyor. Pek çok konuda AB ile işbirliği bizim menfaatimizedir. AB ile bir takım olarak, bir takımın oyuncusu olarak birlikte çalışıyoruz, başarıya ihtiyaç var. Vize liberalisasyonu ile Türkiye AB ile daha iyi işler yapılacak. İş fırsatları daha da artacak. İnanıyorum ki AB Türkiye'ye adil yaklaşıp, Türkiye'nin tam üyeliğini sağlamak ile değişik medeniyetler arasında, İslam ile diğer medeniyetler arasında barışçıl yaşama modelini başarıya ulaştıracak" dedi.

TÜSİAD Başkanı Cansen Başaran Symes ise Türkiye'nin AB üyeliği hedefinin önemli olduğundan söz etti. Hedefin demokrasi, kalkınma ve rekabet gücünü artıracağını sözlerine ekledi.

 

- "İş dünyası Suriyelilerin gizli yeteneklerini ortaya çıkarmalı"

Eurochambers Üst Yöneticisi Arnaldo Abruzzini ise Suriyeli mültecilerin gittikleri ülkelere gizli becerilerini de götürdüklerini belirterek, "Mülteci krizi ilişkilerimizi ileriye taşımak için fırsat olabilir. Mülteciler gizli becerilerini de beraberinde getiriyor, bu yeteneklerini iş dünyası olarak ortaya çıkarmalıyız." ifadelerini kullandı.

Avrupa Komisyonu İş, Büyüme, Yatırım ve Rekabetçilik konularından sorumlu Başkan Yardımcısı Jyrki Katainen ise, "Türkiye bütün kriterleri yerine getirirse AB de vize serbestisini sunmak yönünde kararlı. Bu kriterler sadece Türkiye'nin değil, bütün ülkelerin yerine getirmesi gereken kriterler" dedi.

Avrupa Birliği'nin (AB) sadece bir serbest ticaret örgütü olmadığını, aynı zamanda değerler üzerine kurulan bir birlik olduğunu vurgulayan Katainen, şunları kaydetti: "Üye devletler yaptırım yasalarının yerini hukukun üstünlüğünün almasını istediler ve bu nedenle böyle bir girişimde bulundular.

Hala değerlere sahip birlik olmak çok önemli. Hukukun üstünlüğü özgürlükleri korumanın yegâne aracı. İfade özgürlüğü insanları korumanın, özgürlüğünü korumanın yegâne aracı, şeffaflık da en önemli araçlardan biri. Biz Türkiye'yi daha fazla yanımızda görmek istiyoruz, işbirliği gerçekleştirmek istiyoruz. Çünkü bu hem ekonomik açıdan bizim için anlamlı hem de bölgenin stabilizasyonu için bir o kadar önemli. Türkiye'de güçlü, şeffaf, demokratik kurumlarının olmasını, hukukun üstünlüğünün ve temel insan haklarının saygı görmesini, ekonomisinin gelişmesini, modernizasyon sürecinden geçmesini istiyoruz.

Üyelik görüşmeleri bizler için çok önemli. AB tabii ki Türkiye'ye adil bir muamele yapmak istiyor. Eğer Türkiye AB'nin bir üyesi olarak bütün kriterleri yerine getirirse Türkiye bir başvuru ülkesi, aday ülke gerekli ilerlemeleri kaydediyor."

 

- Beyrer: "Türkiye'nin AB üyeliğini destekliyoruz"

BusinessEurope Üst Yöneticisi (CEO) Markus Beyrer de, Türkiye ile AB arasında artırılmış bir diyalog sürecinin bulunduğunu belirterek, "Belki yanlış sebeplerden dolayı başlamış, ama herkes hem fikirdir ki önemli bir fırsat var karşımızda. Türkiye ile AB arasında güçlü ilişkileri var. Türk dostlarımızın masa etrafında bizimle birlikte oturması hayatımızın bir parçasıdır ve öyle olmuştur" diye konuştu.

Beyrer, hayati bir dönemden geçildiğini, ilişkilerin yeniden canlandırılmasıyla karşılıklı fayda görüleceğini vurgulayarak, şunları aktardı: "Mültecilere barınak sağlamak, onları karşılamak çok iyi bir şey. Türkiye'nin işbirliğini takdirle karşılıyoruz. Yasal şekilde gelecek olanlar için iş dünyasının iş gücü piyasasına katılması için isteği var ama burada bazı şeyleri karıştırmamak gerekiyor. Bir tarafta mülteci krizi, diğer tarafta kalifiye iş gücünü çekmek var bunları ayrı bir kulvardan ele alacağız. Mülteci krizinin ötesini de düşünmemiz lazım.  Türkiye'nin AB üyeliğini destekliyoruz, fasılların açılması, müzakerelerin derinleştirilmesi son derece önemli. 17. faslın açılması son derece önemli.”

Etiketler:

Yazdır

« Tüm Haberler