logo tobb logo tobbetu

Lizbon Sonrası AB’ye Katılım Süreci Tartışıldı AB ile ilişkiler konusunda Yaşar Üniversitesi'nde düzenlenen konferans, konunun uzmanlarını biraraya getirdi.
Haber resmi
13/05/2011 - Okunma sayısı: 2747

İZMİR- Yaşar Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü, 13 Mayıs 2011 Cuma günü "Türkiye'nin Lizbon Sonrası Avrupa Birliği'ne Katılımı: Sorunlar ve Beklentiler" isimli bir konferans düzenledi. Açılış konuşması Avrupa Birliği'nin eski Türkiye Büyükelçisi Michael Lake tarafından yapılan konferansta, TEPAV Avrupa Birliği Enstitüsü Direktörü Nilgün Arısan Eralp de Türkiye'nin müzakere sürecini değerlendiren bir sunum gerçekleştirdi.

Konferansta "Türkiye ve Avrupa Birliği; Tarihi Bir Fasıla" başlıklı bir konuşma yapan eski Büyükelçi Michael Lake, Türkiye gibi AB'nin de önemli dönüşüm süreçlerinden geçtiğini, bu süreçlerin de Türkiye-AB ilişkilerinde yavaşlamaya neden olduğunu belirtti. Euro krizi, güvenlik politikası, Kuzey Afrika'daki olaylar ve artan göçler ile iç siyasi sorunlar gibi meselelerin etkili olduğunu söylediği sürecin aşılmasıyla Türkiye'nin AB üyeliğinin olumlu sonuçlanabileceğine işaret eden Lake, kendi temennisinin de bu yönde olduğunu dile getirdi. Michael Lake, bu çerçevede Türkiye ile AB'nin çok çeşitli alanlarda uzun bir stratejik ortaklık geçmişi bulunduğunu hatırlatırken, Türkiye'nin dünyanın güçlü ekonomilerinden biri olarak ortaya çıktığını ancak basın ve ifade özgürlüğüne yönelik reform yapmaya ihtiyacı olduğunu söyledi.

Konferans, açılış konuşmasının ardından gerçekleştirilen oturumlarla devam etti. Bu kapsamda Türkiye'nin AB müzakere süreci, TEPAV AB Direktörü Nilgün Arısan Eralp tarafından yapılan sunumla ele alındı. Eralp, 2005 yılında Türkiye-AB ilişkileri için dönüm noktası olarak addedilerek başlayan müzakerelerin, Türkiye açısından diğer aday ülkelerden farklı bir seyir izlediğini belirtti. Prensipte müzakere sürecinin aday ülkelere daha net bir perspektif sunmak adına geri dönülemez bir sürecin başlangıcı olarak oluşturulduğunu söyleyen Eralp, ancak bu durumun Türkiye için söz konusu olmadığını ifade etti. Nilgün Arısan Eralp, gelinen noktada AB müzakere sürecinin Türkiye'nin gündeminde düşerek, dönüşüm sürecinde de etkisiz hale geldiğini belirtti. Eralp, dolayısıyla müzakerelerin başlamasının ardından olumsuza dönen Türkiye-AB ilişkilerinin genişleme süreci açısından "eşsiz" bir örnek teşkil ettiğine dikkat çekti.

Yeni ortak mekanizmalara ihtiyaç var

Şimdi Birlik ile Türkiye arasında kurulacak yeni ortak mekanizmalara ihtiyaç olduğuna işaret eden Eralp, bu çerçevede Türkiye'nin AB Ortak Güvenlik ve Savunma Politikası'na dahil edilmesiyle komşu ülkeler konusunda işbirliğini artırıcı adımlar atılabileceğini belirtti. Eralp, böylelikle Türkiye'nin üyeliğine ilişkin olarak Avrupa'daki tartışmaların kimlik ve göç konularında, entegrasyon açısından önem taşıyan dış politika, güvenlik ve komşu ülkeler konularına kayabileceğini ifade etti.

TEPAV AB Enstitüsü Direktörü Eralp, konuşmasının ardından Harvard Üniversitesi Öğrencisi Devrim Kodakçı tarafından hazırlanan "I Am Protesting!" ("Protesto Ediyorum!") isimli kısa animasyonu katılımcılarla paylaştı. Türkiye'nin müzakere sürecinde AB tarafından çifte standart uygulamalarla karşı karşıya bırakıldığını konu alan videoya ulaşmak için tıklayınız.

 

 

 

 

Yazdır

« Tüm Haberler