logo tobb logo tobbetu

Köşe Yazıları

Fatih Özatay, Dr. - [Yazarın tüm yazıları]

Çocuk oyuncağı 04/10/2012 - Okunma sayısı: 1805


Maliye Bakanlığı, Enerji Bakanlığı ve Hazine bürokratlarının Merkez Bankası'nı bilgilendirmemeleri mümkün olabilir mi?

Dün enflasyon açıklandı. Çok kısaca durum şu: Beklendiği gibi tüketici enflasyonunda bir miktar artış var. Yine beklendiği gibi (son zamanlarda zam yapılan ürünleri kapsamayan) temel enflasyonda ise düşüş. Dolayısıyla son yazımda belirttiğim gerekçelerle Merkez Bankası (MB), faiz koridorunun üst sınırını bir miktar daha aşağıya çekebilir.

Bir süre para politikası ve Merkez Bankası üzerine yazmak istiyorum. Türk Lirası cinsinden yükümlülükleri için bankaların Merkez Bankası’nda bulundurmak zorunda oldukları karşılıkların bir kısmının yabancı para olarak tutulmasına Merkez Bankası’nın izin vermesi üzerine hiç yazmadım. Önümüzdeki günlerde ele alacağım konulardan biri bu. Üç konu daha var. Bunlardan ikisi bir miktar eğlenceli, diğeri ise -hadi kızdırıcı demeyeyim, üzücü.

‘Üzücü’ olanı köşeme taşımakta tereddüt ediyorum çünkü yazı bir miktar ağır olabilir, en hafifinden “Yok artık” şeklinde başlık atılabilir. Asla atmayacağım diğer olası başlıkları isteyen aklına getirebilir. Böyle bir yazıya elim gitmiyor. En iyisi çok kısa ve biraz üstü kapalı geçeyim. Şu: Merkez Bankası yetkililerinin son haftalarda yaptıkları sunumda bir grafik var. 1974-2011 dönemini kapsayan bu grafik, Türkiye’nin kişi başına dolar cinsinden gelir düzeyini ABD’ninki ile karşılaştırıyor. Grafiğin üzerinde 1974-2002 dönemi, Türkiye için ‘kayıp 30 yıl’ olarak tanımlanmış. Böylelikle grafikte yazılmamış olsa da 2003-2011 döneminin ‘kayıp olmayan yıllar’ dönemi olduğunu anlıyoruz. Dikkat: Bu dönem 2003’ten başlıyor. Ne hikmetse hızlı büyüme döneminin başladığı 2002, kayıp olmayan yıllar arasında değil. Ve yine ne hikmetse, kişi başına gelir düzeyimizin ABD’in kişi başına gelir düzeyine oranının, tüm 2003-2011 döneminde gerçekleşenlerden genellikle daha yüksek olduğu 1974-1979 dönemi de kayıp olmayan yıllar dönemine dahil edilmemiş. Parantez: Bu ikinci ‘ne hikmetse’ için kur rejimine dayalı bir savunma yapılmaya kalkılmasın. O zaman, bu tür karşılaştırmaların tüm dünyada satın alma gücüne göre düzeltilmiş kurlarla yapıldığı hatırlatılır ve neden cari kur ile böyle bir karşılaştırma yapılması gereği duyulduğu sorulur. Bu grafik nedeniyle daha söylenecek çok şey var Cumhuriyet Merkez Bankası’na ama söylemeyeceğim; bu kadar yeter.

İki eğlenceli konudan ilki ‘enflasyon görünümünün orta vadeli hedeflerle uyumlu olduğu’ saptamasının sık sık kullanılması. Cumartesi günü Merkez Bankası’nın rapor ve duyurularından biraz alıntı yapacağım; belki uyarı vazifesi görür de işe yarar. İkinci eğlenceli konuda ise baş aktör Merkez Bankası değil, Merkez Bankası’nın aldığı kararlar ve son yapılan zamlar hakkında salı gününe kadar yapılan yorumlar. Gelin şimdi bu ikinci eğlenceli konuya göz atalım.

Merkez Bankası bir süredir ortalama fonlama maliyetini indiriyor. Ek olarak son Para Politikası Kurulu’nda faiz koridorunun üst sınırını 1.5 puan düşürdü. Kısacası, enflasyon görünümünün orta vadeli hedeflerle uyumlu olduğu öngörüsü ile ve büyümenin oldukça düşük bir düzeyde olması nedeniyle ‘daha büyüme dostu’ bir para politikasına geçti. Arkasından vergi artışları ile iki çok önemli üretim girdisi olan elektriğe ve doğalgaza zam geldi.

Eğlenceli olan şu: Çok sayıda yorum yapıldı bu durum üzerine. Mealen ‘Merkez Bankası’nın ters köşeye yatırıldığı’ söylendi. Bu kararların Merkez Bankası’nın kararlarını baltaladığı ileri sürüldü. Hatırlarsanız bu köşede iki kez vergi artışları ve zam kararlarından Merkez Bankası’nın önceden haberi olmaması ihtimalinin sıfıra milim yakın olduğunu belirttim. Zaten Merkez Bankası da salı günü bu kararlardan haberi olarak kendi kararlarını aldığını açıkladı.

Şimdi, bu yorumcular ekonomi yönetimini nasıl bir şey olarak düşünüyorlar? Maliye ayrı, Hazine ayrı, Merkez Bankası birbirlerinden her türlü bilgiyi saklıyorlar mı? Bunların birbirleriyle konuşmamaları mümkün mü? Görüş alıp vermemeleri olası mı? Sonuçta Türkiye ekonomisini yönetiyorlar. Maliye Bakanlığı, Enerji Bakanlığı ve Hazine bürokratlarının önceden farklı vergi artışı ve zam senaryoları üzerinde çalışmamış olmaları, seçenekleri siyasilere sunmamış olmaları düşünülebilir mi? Bunlar hakkında Merkez Bankası’nı bilgilendirmemeleri mümkün olabilir mi? Çocuk oyuncağı mı bu?


Bu köşe yazısı 04.10.2012 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlandı.

Paylaş Bookmark and Share

« Diğer köşe yazıları