logo tobb logo tobbetu

Köşe Yazıları

Güven Sak, Dr. - [Yazarın tüm yazıları]

Mursi, Mısır’ın Özal’ı olabilir mi? 06/10/2012 - Okunma sayısı: 1760

 

Türkiye’nin Mısır’a 2 milyar dolar kredi desteği vermesine ilişkin anlaşma iki ülke arasında imzalandı. Anlaşmanın, Mısır hükümetinin IMF ile birlikte uygulamaya çalıştığı yeni ekonomik programa destek olması bekleniyor. Program neredeyse tamamlandı; ancak hala Mısır’ın yapması gereken zorlu tercihler var.

Bana sorarsanız, bu tercihlerin zorlu olmasının sebebi yıllarca ihmal edilmiş olmaları. Mısır ve Türkiye birbirlerinden yıllarca uzakta; ama aynı zamanda ürkütücü bir şekilde yakın… İki ülkeyi birbirinden ayıran ise ihmaldir. Ben, Mursi’nin reformlar yoluyla bu açığı kapatabileceğine ve Mısır’ın Özal’ı olabileceğine inanıyorum.

Gelişmekte olan ülkeler ikiye ayrılır: gelişmiş ülkelerin gelir seviyelerini yakalayabilenler ve yakalayamayanlar. Türkiye, Mısır’la karşılaştırıldığında ilk gruptadır. Mısır ise ikinci gruptadır. 1980 yılında hem Türkiye, hem de Mısır’da kişi başına GSYH AB-27 grubunun yüzde 10’una eşitti. 2010 itibariyle ortalama oran yüzde 30’a yükseldi. Türkiye, kişi başı gelir seviyesinde AB’nin yüzde 50’sine erişirken, Mısır yüzde 20’lerde kaldı. Türkiye AB-27’ye yakınsadı; Mısır yakınsayamadı. Geride kalan kırk yılda, ki bu sürenin büyük kısmında Mübarek yönetimi vardı, Türkiye ile Mısır arasındaki gelir makası açılmıştır.

Mısır’ın gelişmiş ülkelere yakınsayamaması ciddi bir meseledir. Bu ne anlama gelmektedir? Mübarek, ekonomik reformları gerçekleştiremediği ve özel sektörün gelişmesine uygun bir ekonomik ortam yaratamadığı için Mısırlılar Avrupalılara ve Türklere kıyasla yoksul kalmıştır. Türkiye ise kırk yıl boyunca ekonomik reformlarla uğraşmıştır. Sonuçta, Türkiye Özal reformlarıyla Avrupa’ya yakınsarken, Mübarek Mısır’da sınıfta kalmıştır.

Yine de, Mısır ve Türkiye arasında çarpıcı benzerlikler bulunmaktadır. İki ülkenin insani gelişmişlik endeksindeki yeri bu benzerlikleri gözler önüne sermektedir. İki ülke sağlık ve eğitim alanlarında benzer puanlara sahiptir. Mısır’da kadınların işgücüne katılım oranı yüzde 24 ile Türkiye’nin yüzde 28’lik vasat performansına oldukça yakındır. Avrupa ortalamalarına kıyasla Türkiye ve Mısır benzer görünümlere sahiptir. Demek ki, Türkiye gerçekleştirdiği reformları başarıya ulaştırırken Mısır’ın sahip olduğu benzer, hatta daha zayıf bir olanaklar setiyle yola çıkmıştır. İşte tam da bu nedenle Mısır’ın politika reformları ile rekabet gücü ve büyüme potansiyelini artırabileceğine inanıyorum.

Gelelim Mısır’ın elindeki bir diğer fırsata. Bugün Türkiye’de nüfusun yüzde 75’i kentlerde yaşamaktadır. Mısır’da ise kentleşme oranı yüzde 43 civarındadır. Bu demektir ki, iç göç ülkenin verimliliğini ve büyüme oranını artırabilir. Köyden kente göç edenlerin verimlilikleri en az üç kat artmaktadır. Türkiye’de böyle olmuştur. Göç edenlerin sektör değiştirmesiyle yaşanan verimlilik artışı büyüme getirmiştir. Mısır’ın sorunu, Kahire’nin orantısız büyüklüğüdür. Kahire, ülkenin kentli nüfusunun yüzde 32’sine ev sahipliği yapmaktadır. İstanbul için bu oran sadece yüzde 21’dir. Bu tablo, verimlilik artışı açısından iyi değildir. Kahire gibi aşırı kalabalık şehirlere yapılacak her yeni yatırım kentte yığılma ve tıkanıklığa yol açacak, bu da verimliliği düşürecektir.

Bugün Mısır, ekonomisini dönüştürme şansına sahiptir. Koşullar buna uygundur. Şayet Mısırlı olsaydım, sanayi politikasıyla uyumlu bir kentleşme politikası tasarlamaya çalışırdım. Mısırlı dostlarıma İstanbul’un ve Seul’un bunu nasıl başardığına bir bakmalarını öneririm.

Bu köşe yazısı 06.10.2012 tarihinde Hürriyet Daily News'te yayımlandı.

Paylaş Bookmark and Share

« Diğer köşe yazıları