logo tobb logo tobbetu

Köşe Yazıları

Fatih Özatay, Dr. - [Yazarın tüm yazıları]

Dördüncü çeyreğin ilk yarısı 21/11/2012 - Okunma sayısı: 1753

 

Ekonomi yılın ilk yarısında yüzde 3.1 oranında büyüdü. Üçüncü çeyrekteki büyümenin muhtemelen bu düzeyin biraz altında kaldığı anlaşılıyor. Mevcut göstergeler yavaş büyümenin ekim ayında da sürdüğüne işaret ediyor. Kasım ayının tümüne ilişkin ise henüz bir görüş belirtmeye yarayacak veri yok elimizde.

Geçen hafta içinde yılın üçüncü çeyreğine ilişkin önemli veriler açıklandı. Yukarıdaki yargıyı destekleyen veriler bunlar. Ağustos dönemi işgücü verilerine göre işsizlikteki güçlü katılık sürüyor. Olumlu taraftan bakarsanız, 2011'in sonbahar aylarından bu yana hüküm süren katılığın, küresel krizden önceki dönemde (2005-2007) hüküm süren katılık düzeyine kıyasla biraz daha düşük olduğu belirleniyor. Ama sonuçta belli bir düzeyin altına düşmemekte inat eden bir işsizlik oranı var. Bu olgu, hem toplam işsizlik oranı hem de tarım dışı işsizlik oranı için geçerli (Tablo 1).

Yüksek cari işlemler açığı ve açığın ağırlıklı olarak kısa vadeli borçla finanse edilmesi, finansal istikrara bir tehdit oluşturuyordu. Bazı önlemler alındı. Cari işlemler açığı düşmeye başladı. Düşüş eylül ayında da sürdü. Bu işin olumlu yönü. Olumsuz taraftan bakınca iki saptama yapmak mümkün. Birincisi; şu andaki cari açık düzeyi hala çok yüksek. Böyle bir açık düzeyi, gelişmiş ülkelerin merkez bankalarının bu kadar bol para basmadığı ve faizleri bu kadar düşük düzeylerde tutmadıkları, yani finansman olanaklarının bu kadar 'kolay' olmadığı bir dönemde gerçekleşseydi, bizim için ürkütücü olurdu. Mesela 2007 ve öncesinde korkardık bu kadar yüksek bir açıktan. İkincisi, bu düşüşü ekonomimizi önemli ölçüde soğutarak sağlayabildik. Yüzde 3'lük bir büyümeye karşın, hala milli gelirin yüzde 7-7,5'i gibi bir cari açık olması düşündürücü.

Yüksek cari işlemler açığının ana nedenlerinden biri hızlı büyümeydi. Onu da özellikle hızlı kredi genişlemesi tetikliyordu. 2010 sonunda ve 2011 başlarında, kredi arzının bir yıl öncesinin aynı dönemine göre artış oranı yüzde 40'larda seyrediyordu. Dünya deneyiminden biliyorduk ki, hızlı kredi artışı tehlikeli bir şey. Finansal krizlerin öncü göstergelerinin başında geliyor. Kredi artış hızı daha kabul edilebilir bir düzeye çekilmek istenildi. Bazı önlemler alındı. Dış dünyadaki belirsizliğin artması da yardımcı oldu. Sonuçta kredi artış hızı önemli ölçüde azaldı. Kredi arzındaki görece düşük artış hala sürüyor.

Tablo 2'de hem tüketici kredilerinin hem de lira cinsinden kredilerin artış oranları farklı dönemlerin ortalamaları olarak veriliyor. Yılın dördüncü çeyreğindeki büyüme oranımız açısından bakıldığında hemen dikkat çeken nokta şu: Ekim ayı ile kasım ayının ilk iki haftasını kapsayan dönemde, yani dördüncü çeyreğin ilk yarısında gerçekleşen kredi artış oranı, ikinci ve üçüncü çeyrektekinden farklı değil. Hatta bir miktar da düşük. Bu da düşük büyümenin dördüncü çeyreğin en azından ilk ayında da sürdüğünün bir başka göstergesi.

 

tabli1.jpg


Bu köşe yazısı 21.11.2012 tarihinde Dünya Gazetesi'nde yayımlandı.

Paylaş Bookmark and Share

« Diğer köşe yazıları