logo tobb logo tobbetu

Köşe Yazıları

Güven Sak, Dr. - [Yazarın tüm yazıları]

2013 yeni anayasa yılı olsun 01/01/2013 - Okunma sayısı: 2510

 

Ben milletin sağduyusuna güvenmek gerektiğini düşünüyorum. 2013 anayasa yılı olmalıdır. Siyaset sözünü tutmalıdır.

Bir yıldan diğer bir yıla geçiyoruz. Bir yıldan bir diğer yıla geçerken adet bir dilek tutmaktır. Yeni yılla birlikte hayatınızda değişmesi gerekene karar vermektir. Dilek, elbette gerçekleştirilebilir olmalıdır. 2013 Türkiye için yeni anayasa yılı olsun. Türkiye, bütün meselelerini Meclis çatısı altında müzakere ederek çözebileceğini ele güne göstersin. 2012 yılının kazanımları, yeni anayasanın yapılabilir olduğuna işaret ediyor. Siyaset, sızlanma değil orta yolu bulma sanatıdır. Müzakere, orta yolu bulmak için yapılır. 2013 yılı, Türkiye için yeni anayasa yılı olmalıdır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) çatısı altında, kurtuluş savaşından beri ilk kez gerçek anlamda müzakere yapılmaktadır. TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu bence son derece önemli bir iş yapıyor. Türkiye’nin her meselesi meclis çatısı altında büyük bir açıklıkla konuşuluyor. Şimdi diyeceksiniz ki, zaten hep böyle olmuyor mu? Hayır olmuyor. Başbakanın aynı zamanda grup başkanı olduğu bir sistemde, meclisin müzakere kabiliyeti de kültürü de yoktur. Durmadan kavga etmeleri bundandır. Bu ilk noktadır.

Ben TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun bu çalışma kültürüne 2012 yılında önemli bir katkı sağladığını düşünüyorum. Neden? Komisyon’un eşit sayıda parti temsilcisi ile kurulması ve kararlarını oybirliği alması kararı doğru bir karardır. Çığır açıcıdır. Bunu aptalca bulanlar olduğunu biliyorum. Ben öyle düşünmüyorum. Komisyonun çalışma pratiği, müzakere geleneği olmayan bir ülkeye müzakereyi getirme amaçlıdır. Bizim müzakere geleneğimizin en iyi özetini ben yıllar önce Birikim dergisinde, Tarık Günersel’in bir şiirinde okumuştum. Konu, dönemin sol fraksiyonlarının diyalog adı altındaki dostlar alışverişte görsün/adet yerini bulsun toplantılarıydı. A, B, C, D, E, F grupları “Biz a’yız/sizle diyaloga geldik/ Biz doğruyuz elbet ama/sizle diyaloga geldik” diye başlayarak, benzer pozisyonlarını sırayla açıklıyorlardı. En son ise, “Diyalog güzel şeydir/buna karar verilerek/bu toplantı bitmiştir” deniliyordu. Bu komisyon böyle biterse, sorumlusu lider sultasıdır. Şimdiden not edeyim. Müzakere, herkesin, elbette kendi doğruları ile; ama karşı tarafı da dinlemek, anlamak ve orta yolu bulmak üzere masaya gelmesidir. Komisyonun çalışma kuralları, esas olarak, müzakereye imkan hazırlamaktadır. Komisyon üyeleri, siyaseti işletecek, çözümü bulacak olanlardır. Ben komisyona üye seçiminin de son derece doğru yapıldığını düşünüyorum. Bu da ikinci noktadır.

Peki, neden hala bir sonuca ulaşmak mümkün olmadı? Ben, komisyon çalışmalarında ayrım noktalarının ayrıntılı olarak masaya getirildiğini; ancak müzakere mekanizmasının işleyişinin iyi tasarlanmadığını düşünüyorum. Partilerin kendi hazırladıkları metinlerin olduğu gibi müzakere masasına getirilmesi, kendiliğinden bir “biz a’yız sizle müzakereye geldik/biz doğruyuz elbet ama” ortamı yaratmaktadır. Herkes en iyi metni doğal olarak kendisinin yazdığını düşünmektedir. Alışveriş ihtimali azalmaktadır. Bu yıl moderasyonun güçlendirilmesi gerekmektedir. Bu da üçüncü noktadır.

Komisyondan 2013 yılında beklentimiz ne olmalıdır? Komisyon üyeleri bize üzerinde tartışılabilecek metin ya da metinler türetmelidirler. Ben kendi hesabıma, aynı demokratik ilkelere dayanan bir parlamenter sistem anayasası ile bir başkanlık sistemi anayasasının yan yana konmasının son derece faydalı olacağını düşünüyorum. Anayasa vatandaş toplantılarında katılımcılar, “Cumhurbaşkanını halk seçsin ama bir de başbakan olsun” dediler. Neden diye sorunca, kahir ekseriyeti “tek adam olmasın” dedi. Ben milletin sağduyusuna güvenmek gerektiğini düşünüyorum. 2013 anayasa yılı olmalıdır. Siyaset sözünü tutmalıdır.


Bu köşe yazısı 01.01.2013 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlandı.

Paylaş Bookmark and Share

« Diğer köşe yazıları