logo tobb logo tobbetu

Köşe Yazıları

Fatih Özatay, Dr. - [Yazarın tüm yazıları]

Son haftanın çelişkili verileri ve mali uçurum 02/01/2013 - Okunma sayısı: 2382

 

Yeni yıla girerken ABD Senatosu 'mali uçurum'a düşülmesini kısmen engelleyen bir kararı büyük bir çoğunlukla aldı. Senato'dan geçen metnin Cumhuriyetçilerin çoğunlukta olduğu Temsilciler Meclisi'nde salı günü oylanması bekleniyordu. Siz bu yazıyı okuduğunuzda muhtemelen sonuç belli olacak. Senato'dan geçen metin hakkında ilk yorumlar "hiç yoktan iyidir" şeklinde: Korkulanı önlüyor ama öte yandan özellikle ilk çeyrekte büyümeyi düşürmesi bekleniyor. Ayrıca Temsilciler Meclisi kararı onaylasa bile iki ay sonrasına ertelenen bazı anlaşmazlık noktaları var: Borç tavanı ve harcama kesintileri şubatta tekrar gündeme gelecek.

Son bir hafta içinde Türkiye'de de önemli ekonomik gelişmeler yaşandı. Kapasite kullanım oranı, reel kesim güven endeksi ve dış ticaret dengesi verileri açıklandı. Ekim ayında hem altın dışı ihracat hem de altın ve enerji dışı ithalat bir yıl öncesinin aynı ayına göre azalmışlardı. Kasım ayında ise önemli ölçüde arttılar. Ancak 2012'de Ekim ayında olan uzun bayram tatili 2011'de Kasım ayındaydı. Çalışma gün sayıları arasında önemli bir fark var. Dolayısıyla, birer aylık verilere bakmamak gerekiyor.

Üçer aylık ortalamalar olarak incelenince ortaya çıkan tablo ise şöyle: Altın ve enerji dışı ithalatımız, 2012'nin başından bu yana bir yıl öncesine kıyasla azalıyordu. İlk defa kasım ayında Yüzde 0,8'lik bir artış gerçekleşti. Altın dışı ihracat için de benzer bir durum söz konusu: Bu yılın en yüksek yıllık artışı kasım ayı itibariyle son üç aylık ihracatta gözlendi: Yüzde 10,1.

Peki, bu veriler son çeyrekte ekonomimizin toparlanmaya başladığının ve en kötünün artık geride kaldığının birer göstergesi mi? Henüz tam olarak değil. Aralık ayına ait kapasite kullanım oranı ile reel kesim güven endeksi henüz belirgin bir toparlanmaya işaret etmiyorlar. Durum şöyle: Kapasite kullanım oranı 2012'nin ilk üç ayında bir yıl öncesinin aynı dönemindeki düzeyinde seyrediyordu. Özellikle haziran ayından sonra ise hep belirgin biçimde altında kaldı bir yıl önceki düzeyinin. Bu durum aralık ayında da devam etti: Bir yıl öncesine kıyasla kapasite kullanım oranı yüzde 2,5 oranında daha düşük bir düzeyde gerçekleşti. Kapasite kullanım oranı ile sanayi üretimi arasında yakın bir ilişki olduğunu da hatırlatayım.

Merkez Bankası'nca yayınlanan reel kesim güven endeksi ise özel yatırımların hareketleri açısından önemli bir fikir veriyor bize. Güven endeksi aralık ayında 2011'in aynı ayına kıyasla oldukça sınırlı bir yükseliş gösterdi: Yüzde 0,7. Ancak kritik 100 değerinin biraz altında kaldığını da vurgulamam gerekiyor. Anlamı şu: Reel kesim iki arada bir derede. Ekonomiye güven duymakla duymamak eşiğinde.

Yılın son çeyreğine ilişkin bu çelişkili göstergeler bir sürpriz değil. 2012'nin son dört yazısını 2013'te neler olabileceğine ayırmıştım. ABD'nin mali uçuruma düşmediği, Avrupa'nın mevcut konumunu koruduğu, yurtiçinde ise kredi artış oranının yüzde 15 civarında kaldığı temel senaryoda, 2013'te yüzde 4'lük bir büyüme oranını yakalamak mümkün görünüyordu. Öyle ahım şahım bir büyüme oranı değil ama hiç yoktan da iyidir. Dördüncü çeyrekteki veriler bu öngörüye ters düşmüyorlar. Sonuçta 2013'te büyüme oranımızın yükselmesi için hemen 2012'nin son çeyreğinde büyümede bir sıçrama gerçekleşmesi de gerekmiyor.


Bu yazı 02.01.2013 tarihinde Dünya Gazetesi'nde yayımlandı.

Paylaş Bookmark and Share

« Diğer köşe yazıları