logo tobb logo tobbetu

Köşe Yazıları

Fatih Özatay, Dr. - [Yazarın tüm yazıları]

Merkez'in haberi olmaması mümkün mü? 25/09/2012 - Okunma sayısı: 1787


Merkez'in son kararlarını önlemlerin alınacağını bilmeden almış olması ihtimali yüzde sıfır değilse bile sıfıra milim yakın

Son vergi düzenlemelerine birkaç farklı pencereden bakmak mümkün. En başta söylenmesi gereken şu: Maliye politikasında disiplin adına doğru bir adım atıldı. Sonuçta maliye politikasında gevşemenin, hele bir de süreklilik kazanırsa, başımıza ne dertler açtığını yaşayarak çoktan öğrendiğimizi gösteriyor bu karar. Bozulan ve daha da bozulma eğilimi gösteren bütçe dengelerini tekrar yerli yerine oturtmaya çalışıyor. Bu pencere, ‘olumlu görünüm penceresi’.

Şimdi ‘olumsuz görünüm pencerelerini’ teker teker açayım. Birinci olumsuzluk, başımız sıkıştığında yine ‘kalitesiz’ önlemlere yönelmemiz. 2001 krizinden hemen sonra ortaya çıkan büyük yangını söndürmeye çalışılırken acil bir dolu maliye politikası önlemi alındı. O yangın ortamında alınan önlemlerin kalitesi önemli değildi; yangın mutlaka söndürülmeliydi. Oysa şimdi ortada yangın falan yok. Ne var ki yine benzer önlemler alınıyor; dolaylı vergiler arttırılıyor. Bu üstelik ‘normal dönemde’ bir ilk de değil. Çok geriye gitmeye gerek yok; son beş-altı yıla bakılabilir benzer ‘kalitesiz’ önlemler için. Türkiye’nin maliye politikasını daha sürdürülebilir ve ekonomideki göreli fiyat yapısını daha az bozucu kaliteli vergi gelirlerine dayanan bir çerçeveye oturtması gerekiyor. Göreli fiyat yapısındaki bozulmanın (mesela şu sektör yerine bu sektörün daha çok vergilendirilmesinin) ileriye yönelik kararların sağlıklı biçimde alınmasını engellediği unutulmamalı.

İkinci olumsuzluk, bu önlemlerle bütçede sağlanmaya çalışılan disiplinin, harcamalarda kısıntıya değil de vergi gelirlerinde artışa dayanması. Son birkaç yıldır gelişmiş ülkelerde eski ve önemli bir soruya yanıt aranırken yeniden hararetli tartışmalar yapılıyor. Soru şu: Maliye politikasını sıkılaştırmanın büyümeye etkisi ne yöndedir? Alt sorular da var: Bu etki, mali disiplinin nasıl sağlandığına bağlı olarak değişir mi? Ülkeye ilişkin risk algılaması etkinin yönünü değiştirir mi? Son zamanlarda yapılan akademik çalışmalar (mesela geçen ay yayımlanan üç yazarlı ve 18336 numaralı NBER çalışma tebliği), vergi gelirlerinin arttırılmasına dayanan önlemlerin büyümeyi olumsuz etkilediği yönünde bulgular sergiliyor. Oysa harcama kısıntısına dayanan önlemler için bu sonuca ulaşılmıyor. Türkçesi şu: Birincisi, vergi oranlarını arttıran son önlemler büyüme dostu değil. İkincisi, bütçede aynı düzeltmeyi büyüme düşmanı olmayan harcama kısıcı önlemlerle almak mümkün olabilirdi.

Üçüncü olumsuzluk hakkında ise dünkü gazetelerde zaten çok sayıda görüş yer aldı: Enflasyonu yükseltecek bu önlemler. Yıl sonunda yüzde 5 olan hedefin zaten önemli ölçüde üzerinde kalması bekleniyordu enflasyonun. Şimdi hedeften sapma daha da yüksek olacak. Dün ekonomi kanallarında Merkez Bankası’nın olası tepkisi de konuşuluyordu. Garipsedim. Merkez Bankası’nın son kararlarını, vergi gelirlerini arttırıcı önlemlerin alınacağını bilmeden almış olması ihtimali yüzde sıfır değilse bile sıfıra milim yakın. Merkez Bankası her zaman ilgili bakan ve Hazine ile özellikle bu tür konularda istişarelerde bulunur. Kaldı ki Para Politikası Kurulu toplantılarının görüşme bölümüne Hazine Müsteşarı ya da temsilcisi katılır. Kendilerinden beklenen, bütçedeki gidişat, varsa düşünülen önlemler ve genel ekonomi hakkındaki görüşlerini dile getirmeleridir. Bu çerçevede, kuruşuna kadar ne önlem alınacağı olmasa bile, önlem alınacağı, bunun yaklaşık olarak GSYH’nin falanca oranı kadar vergi gelirlerini arttırmaya yönelik olacağı ve hangi mal ve hizmetleri kapsayacağı mutlaka Merkez Bankası’nın bilgisi dahilindedir.


Bu köşe yazısı 25.09.2012 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayımlandı.

Paylaş Bookmark and Share

« Diğer köşe yazıları