logo tobb logo tobbetu

Köşe Yazıları

Hasan Ersel, Dr. - [Yazarın tüm yazıları]

Soğuk savaşa hoş geldiniz 28/04/2007 - Okunma sayısı: 2467

 

Ortaokul/lise yıllarımda (1950'lerin sonu/1960'ların başı) en büyük merakım soğuk savaşın silahlanma yarışını izlemekti. ABD'nin yeni savaş uçaklarını yakından takip ediyor, Sovyet uçakları hakkında bilgi toplamaya çalışıyordum. Aynı heyecan savaş gemileri için de geçerliydi. Daha sonraki yıllarda bu işe ayırabildiğim zaman azaldı. 1980'lerin sonlarından itibaren görünüşte bu yarış hız kaybetti. Görünüşte diyorum, çünkü her iki ülkenin de silah geliştirme çabaları devam etti.

Geçen bir yıl içinde sanki "soğuk savaş" günleri geri geldi. Bir yandan o yılları andıracak biçimde ABD ve Rusya yeniden birbirlerine karşı geliştirdikleri silahlarla övünmeye başladılar. Ben de emeklilik ve internet bir araya gelince olup bitenleri yine yakından izlemeye başladım. Ama eskiye oranla iki fark var. İlki Sovyetler Birliği zamanında bir Sovyet uçağının ya da gemisinin doğru dürüst fotoğrafını bulmak olanaksızdı. Ortalıkta gizli çekilmiş, ne olduğu zor anlaşılan görüntüler dolaşırdı. Şimdi ise çok güzel fotoğraflar var. İkincisi o yıllarda ben bu ölüm makinelerine hiç korkmadan hayranlıkla bakar, özelliklerini ezberlerdim. Şimdi ise yine hayranlıkla bakıyorum ama hem ödüm patlıyor hem de hiçbir özelliklerini aklımda tutamıyorum.

Topol-M füze sistemi

17 Kasım 2004'e dönelim. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ülkesinin yeni bir füze geliştirdiğini açıkladı. Bu açıklama, Rusya Başbakan Yardımcısı ve Savunma Bakanı Sergey Ivanov'un daha önceki konuşmasıyla birleştirildiğinde Putin'in SS-27 Topol, kıtalararası balistik füzesinden söz ettiği anlaşıldı. 10 bin km menzili olan bu füzenin en önemli özelliği mevcut füzesavar sistemlerinden kurtulabilmesi olarak açıklanıyordu. Füze hedefe yaklaşırken ani manevralar yapabiliyor, ayrıca füzesavar silahlarına karşı önlem alabiliyor ve aldatıcı başlıklar taşıyabiliyordu. Taşıdığı savaş başlığı radyasyon, elektromagnetik etkiler ve fiziksel darbelere karşı güvenliydi. Füze 550 kilotonluk (bir kiloton 1000 ton TNT'nin patlayıcı gücüne karşılık geliyor) nükleer başlık taşıyabiliyordu (Hiroşima'ya atılan atom bombasının sadece 20 kilotonluk olduğunu anımsatayım). Topol-M, böylelikle, Rusya'nın süper askeri güç olmaktan vazgeçmediğinin ilk resmi belgesi oldu.

Bulava

27 Eylül 2005'te Rusya bir füze denemesi yaptı. Dünyanın en büyük denizaltıları olan Typhoon sınıfından (su üstünde 23 bin 200 ton, su altında 48 bin ton!) Dmitry Donskoy'dan bir balistik füze atıldı. Bu füze Topol-M  füzesinin denizaltıdan atılacak biçimde geliştirilmiş tipi olan SS-NX-30 Bulava  idi. Bulava da yaklaşık 10.000 km menzilliydi. O da 550 kilotonluk nükleer başlık taşıyabildiği gibi, gereğinde farklı hedefe yönlendirilebilir altı başlık taşıyabiliyordu. Bulava, Topol-M'nin üstün özelliklerini taşımanın yanı sıra denizaltıda konuşlandırılmış olması nedeniyle önlenmesi neredeyse olanaksızdı.

Borey

12 Nisan 2007'de ABD, Polonya ve Çek Cumhuriyeti'ne füzesavar sistemleri yerleştirme niyetini açıkladı. Rusya buna tepki gösterdi ve ilk kez "soğuk savaş", sözünü ederek bunun "dünyanın stratejik istikrarını bozacağını" söyledi. Bu olaydan iki gün sonra ise Rusya, Bulava füzesi taşımak üzere geliştirdiği modern Borey sınıfı nüklüer güçle çalışan denizaltılarından ilkini Severodvinsk'de denize indirdi. 170 metre boyundaki bu denizaltı su üstünde 14 bin 720 ton, su altında ise 17 bin 700 ton ağırlığındaydı. Borey sınıfı denizaltılar 16 adet Bulava  füzesi taşıyabiliyor. Denizaltının 107 kişilik mürettebatı var, 450 metre derinliğe dalabiliyor ve 100 gün hiç su üstüne çıkmadan seyredebiliyor.

Denize indirme töreninde hazır bulunanlardan birisi de Moskova Belediye Başkanı! Niçin mi? Çünkü yaklaşık 900 milyon dolara mal olduğu söylenen [bana rakam epeyce düşük geliyor doğrusu] bu denizaltının destekçisi Moskova kenti. O nedenle de bu kenti kuran kişi olan Prens Yuri Dolgoruky'un (1099-1157) adı verilmiş. Bu denizaltıyı iki tanesi daha izliyor. Bunlardan ikisi, Alexander Nevsky  (1220-1263, Aziz olarak nitelendirilen ünlü Novorogod büyük prensi) ve Vladimir Monomakh (1053-1125; Yuri Dolgoruky'un babası olan büyük prens), tezgâha konulmuş durumda. İlki 2009 ve ikincisi de 2011 yılında hizmete girecekmiş. 2017'ye kadar bu denizaltıların sayısı 8 olacakmış.

ABD'nin de boş durduğu söylenemez herhalde. Onlar da Rusya kadar eski olmayan tarihlerinden bazı önemli kişilerin adlarını denizaltılarına koyacaklar, bunların içlerine füzeler yükleyecekler. Okyanuslarda ülkelerin büyük adamlarının isimlerini taşıyan denizaltılar köşe kapmaca oynayacak. Ne geçmişin o büyük insanları huzur içinde mezarlarında yatacak ne de biz rahat nefes alacağız. Hoş geldiniz soğuk savaşa.

 

Bu köşe yazısı 28.04.2007 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlamıştır.

Paylaş Bookmark and Share

« Diğer köşe yazıları