TEPAV web sitesinde yer alan yazılar ve görüşler tamamen yazarlarına aittir. TEPAV'ın resmi görüşü değildir.
© TEPAV, aksi belirtilmedikçe her hakkı saklıdır.
Söğütözü Cad. No:43 TOBB-ETÜ Yerleşkesi 2. Kısım 06560 Söğütözü-Ankara
Telefon: +90 312 292 5500Fax: +90 312 292 5555
tepav@tepav.org.tr / tepav.org.trTEPAV veriye dayalı analiz yaparak politika tasarım sürecine katkı sağlayan, akademik etik ve kaliteden ödün vermeyen, kar amacı gütmeyen, partizan olmayan bir araştırma kuruluşudur.
Bazı önerileri dile getirirken insan çok tereddüt ediyor. Bu öneriler bir analiz sonucunda ortaya konuluyor. O analiz dikkate alınmadan sadece sonuçla, yani salt öneriyle ilgilenilirse tehlikeli yanlış anlamalar ortaya çıkabiliyor.Yanlış anlaşılmasından korktuğum iki önerim var: Birincisi üzerinde kapsamlı bir şekilde 18 Mart tarihli yazımda durmuş ve yazıya 'Faiz dışı fazla hedefini milli gelirin yüzde 5.5'ine düşürebiliriz' başlığı atmıştım. Mart ayından önceleri de bu tür indirim yapılabileceğine değinen yazılar yazdığımı hatırlıyorum.İkinci önerimi ilk 2006'da dile getirdim. En son da geçen haftanın yazılarını bu konuya ayırdım. O öneri de Merkez Bankası'nın uygun bir zamanlamayla daha esnek bir enflasyon hedeflemesine geçebileceğiydi. Daha esnekten kastedilen ise rekabet gücümüzü de dikkate alan bir çerçeveydi.Bunlar kolayca anlaşılabileceği gibi analizin oturtulduğu çerçeveden çıkarıldıklarında tam bir 'saatli bomba' niteliği taşıyan öneriler. Son iki yazıdır 2008 için açıklanan ve milli gelirin yüzde 5.5'ine düşürülen faiz dışı fazla hedefi hakkında yazıyorum. Şüphesiz, mart ayında 'Yüzde 5.5'e düşürebiliriz' dedim diye yeni hedefin o düzeyde açıklandığını falan söylüyor değilim.Faiz dışı fazla hedefinde indirime gidilebileceği önerimin özünde şu vardı: Çalışabilir yaştaki nüfusun toplam nüfusa oranı kişi başına gelir düzeyini belirleyen üç temel unsurdan bir tanesi. Bu oran ne kadar yüksekse kişi başına gelir düzeyinizi o kadar artırma potansiyeliniz var. Bizim çalışabilir yaştaki nüfusumuzun toplam nüfusa oranının 2020'lerin ortasına kadar artacağı hesaplanıyor. Daha sonra nüfus yaşlanacak, bu oran aşağıya düşecek. Bu olgu (yaşlanan nüfus), çok önceden Avrupa'nın büyük sorunları arasına girdi bile. Dolayısıyla, önümüzde yaklaşık 20 yıllık bir süre var ki, bu sürede gelişmiş ülkelere kıyasla fert başına gelirimizi daha hızlı artırabiliriz. Ama dikkat: Söz konusu olan bir potansiyel. Çalışabilir yaştaki kişilere iş bulmak gerekiyor ki bu potansiyel kullanılabilsin. Çok kısaca; işgücü talebini artırmak, işgücünü çok daha nitelikli hale getirmek, yatırım ortamını iyileştirmek lazım. Dikkat edilirse bunların büyük bir kısmı işgücü piyasasına yönelik bir dizi reform gerektiriyor.Özellikle işgücü talebini artırıcı ve işgücünün niteliğini yükseltici reformların bütçeye getirecekleri yükler var. Bunların bir kısmı vergi gelirlerinde kayba yol açabilecek, bir kısmı da harcamaları yukarıya çekebilecek. Faiz dışı fazla hedefinin (mesela) bir puan düşürülebileceği önerisinin özünde, bu bir puanlık kısım ile söz konusu reformların gereksindiği 'can suyunun' verilebileceği düşüncesi vardı.Seçimlerden bu yana üç ay geçti. Üç aylık acil eylem planında şöyle bir değiniliyor istihdam üzerindeki vergilere. Ama sadece o kadar. Hedefteki bir puanlık indirim kararının böyle kapsamlı bir reformu desteklemek için alındığını gösterir bir emare yok. İşte faiz dışı fazla hedefindeki bir puanlık indirim bu nedenle bir sorun. Yoksa salt makroekonomik istikrar ve kamu borcunun milli gelire oranının düşürülmesi açısından bakarsanız bu indirimde eleştirilecek bir şey yok.
Bu köşe yazısı 25.10.2007 tarihinde Radikal Gazetesi'nde yayınlanmıştır.
Burcu Aydın, Dr.
05/10/2024
Fatih Özatay, Dr.
04/10/2024
M. Coşkun Cangöz, Dr.
03/10/2024
Fatih Özatay, Dr.
02/10/2024
Güven Sak, Dr.
01/10/2024