Arşiv

  • Nisan 2024 (12)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Fransa’da terör saldırısı

    Nihat Ali Özcan, Dr.09 Ocak 2015 - Okunma Sayısı: 1436

    Güvenlik konularıyla ilgilenenlerin korkulu rüyaları maalesef geçek oldu. Suriye ve Irak’a giden ya da internet ve medya üzerinden gelişmelerin etkisinde kalarak “iyi bir iş” yaptığına inanan çok sayıda “terörist” adayın varlığı ve eyleminden söz ediyoruz.
    Tartışmalar sürerken kanlı bir terör saldırısı Paris’i vurdu. Video kayıtlarından anlaşıldığı kadarıyla saldırganlar iyi eğitimli, soğukkanlı ve hazırlıklıydılar.

    Komplo teorileri
    Önümüzdeki günlerde, saldırıyla ilgili çok sayıda senaryo ve komplo teorisi üretilecektir. Devletler arası anlaşmazlıklardan iç politik çekişmelere, teröristlere ve istihbarat örgütlerine kadar geniş bir yelpazede “faillerden” ve nedenden söz edilecektir. Terör saldırılarının aynı anda birden fazla çıktısı oluğu göz ardı edilerek, klasik soru sorulacaktır. Bundan kim, ne fayda sağladı? Ardından uzun bir liste halinde izahatlar başlayacaktır.
    Her ne olursa olsun, tarihsel nedenler bir yana, Soğuk Savaş sonrasında Batı’da güçlü bir İslam karşıtlığı olduğu gerçeğini göz ardı edemeyiz. Söz konusu karşıtlığı daha da artıran ise sadece Batı’daki tablo değil ayni zamanda Ortadoğu’da yaşananlardır.
    Meşruiyetini yitirmiş rejimler, zayıflayan, çöken devletler, iç savaşlar, ekonomik nedenler, yolsuzluk, mülteci akımı, hızlı nüfus artışı, özellikle genç insanları etkilemeye devam ediyor. Bazıları, hızlı çözüm üreteceğine inandığı “kurtuluşçu ideolojilere” bel bağlayarak “terörizm gibi” tepki stratejilerine yöneliyorlar. Kameralar önünde “cezalandırma” gösterileri düzenliyorlar.

    AB’nin stratejisi
    Başta Fransa olmak üzere AB ve ABD saldırıyı ciddiye alarak, mücadele stratejilerini gözden geçirecekler ve yenilerini üreteceklerdir.
    Avrupa Birliği’nin terörle mücadele stratejisine katkı sunan üye ülkelerden biri de Fransa. AB, 11 Eylül 2001 saldırılarından sonra terörle mücadelede hatırı sayılır bir mesafe aldı. Yeni yasalar, kurallar, organizasyon ve işbirliği alanları oluşturdular. Bunu yaparken, demokrasi, insan hakları, hukuk devleti ile bireysel hak ve özgürlükleri koruduklarını ilan ettiler. Teröristleri diğer suç ve suçlulardan ayrı görmeyen, ceza/adalet modelini benimsediklerini açıkladılar. Ardından stratejilerini, önleme, koruma, takip ve cevap verme olarak formüle ettiler.  
    Halen geçerli olan stratejinin ilk sütununda, Avrupa’da ve uluslararası alanda bireylerin terörist organizasyonlara katılmalarına neden olan şartların değiştirilmesi amaçlanıyor. Eş zamanlı olarak, bireyleri ve kritik altyapıları terörist saldırılara karşı koruma ikinci sütunu oluşturuyor. Böylece saldırılara karşı güvenliği güçlendirileceği öngörülüyordu.
    Öte yandan, teröristleri AB sınırları içerisinde ve küresel çerçevede takip ederek destek ve parasal kaynaklarını yok etmek ve onları adalete teslim etmek üçüncü sütundu. Son sütunda, toplumsal birlik beraberlik içerisinde terörist saldırıların etkilerini en aza indirmek ve saldırı sonrası kurbanların ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılamak amaçlandı.
    İçeride bu noktalara odaklanırken, çevre ülkelerde terörle mücadele kapasitelerini artırmak yine stratejinin önemli ayaklarından biriydi.  

    Olabilecekler?
    Paris saldırısı, AB’nin terörle mücadele stratejisini tartışmaya açacaktır. Anlaşılan, Arap Baharı ile çöken devlet otoritelerinin yeniden inşası bu tartışmanın önemli bir başlığı olacaktır. Hatta Avrupa, içerideki güvenlik koşullarını tartışmakla kalmayacak, Kuzey Afrika’dan Afganistan’a uzanana bir kuşakta politik ortamı yeniden şekillendirmenin yollarını da arayacaktır.

     

    Bu köşe yazısı 09.01.2014 tarihinde Milliyet Gazetesi'nde yayımlandı.

    Etiketler:
    Yazdır