Arşiv

  • Mart 2024 (17)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)
  • Nisan 2023 (9)

    Hayaller ve gerçekler ikileminde PKK

    Nihat Ali Özcan, Dr.17 Şubat 2015 - Okunma Sayısı: 2566

    Genel seçim yaklaşırken, PKK ile yürütülen “çözüm sürecinde” bazı “tatsızlıklar” olduğuna dair güçlü emareler var. Tatsızlığın ilk nedeni hükümet ile PKK kanadı arasında yürütülen görüşmelerin yöntem zamanlama ve beklentilerden, diğeri ise PKK’nın örgütsel yapısından kaynaklanıyor. Özellikle, politik ortamı farklı analiz etme, görüşme stratejisi, siyaset araçları, örgüt bileşenlerinin rolleri, kuşak farkı ve zamanlama konularında.

    En karmaşık sorun
    Abartılı gibi görünse de Türkiye’nin Kürt sorununun günümüzde yeryüzünün en karmaşık “etnik” sorunu olduğunu ileri sürebiliriz. Bu açıdan sadece Türkiye’yi yönetenleri değil PKK’yı da her aşamada zorlamaktadır. Bundan sonrada daha fazla zorlayacaktır.
    Sorunun karmaşık olmasında PKK’nın izlediği “ayaklanma” stratejisinin büyük bir katkısı söz konusu. “Uzun süreli halk savaşı” stratejisi meseleyi kronikleştirirken, zamana yaymakta, şiddet kullanımıyla da bireyler ve kurumlarda travmalara yol açmaktadır. Üstelik sorunu uluslararası hale getirmektedir.
    Gerek hükümet, gerek PKK açısından işleri karmaşık hale getiren bir diğer neden temsil sorunudur. PKK, içeride ve dışarıda bütün Kürtleri temsil etmemektedir.
    PKK, batıya gittikçe, ülke sınırların dışına çıktıkça, din, toplum ilişkileri, yakın dönem tarihi hafıza tazelendikçe “temsil” konusunda zorluklar yaşamaktadır. Hükümet ise PKK’ya tüm Kürtlerin temsilcisi gibi yaklaştıkça kendi işini zorlaştırmaktadır. Bu durum işi içinden çıkılmaz bir hale getirmektedir.  
    Görüşmeler ve “müzakere” sürecine geçişte karşılaşılan sorunlardan bir diğeri de PKK’nın iç dinamikleri, yapısal sorunları ve örgütsel kültürüdür. “Uzun süreli halk savaşının” devam ettiği varsayımına dayanan, geleneksel “parti, cephe, silahlı unsur” üçlemesi “görüşmelerde” ciddi sorunlar yaratmaktadır.
    Silahlı unsur, başka bir ifadeyle, Kandil’i yönetenler, 1980’lerin başında 1400 dolar milli gelirle çıktıkları dağda, henüz, 11 bin dolarlık milli gelirin sosyal ekonomik ve düşünsel yansımalarını algılayamamaktadırlar. Bu düzeydeki ülkenin yurttaşı olan “Kürtlerin” ihtiyaçlarının sadece kalaşnikof ile sağlanmayacağını göz ardı etmektedirler. “Kitapta” bu durum, kuşak farkını giderecek geçişi tamamlayamayan örgütler kaderi olarak tanımlanıyor. Bu nedenle de iki sorun örgütün davranışlarını tutsak alıyor. HDP’nin işlevlerini küçümseme ve Türkiye ile tutuştuğu savaşı kazandığı zehabına kapılmak.

    Hükümet-PKK diyaloğu
    Hükümet, PKK’nın “uzun süreli halk savaşı” stratejisi ile siyaset yapma yöntemlerini ülke gündeminden çıkararak, demokratik yöntemleri tedavüle sokmaya çalışıyor. Bunu için de iki tarafında meşruiyetlerini dayandırdıkları kitlelerin desteklerini kaybetmemeye özen gösterirler. Ancak demokratik rekabetin ön plana çıktığı genel seçimler en kırılgan zamanlardır.
    Bir diğer konu ise beklentilerle gerçekler arasındaki makastır. Beklentileri yüksek tutan, her şeyin bir anda olup biteceğine inanan ve her şeyden önce müzakerede “savaşı kazandığı için” muhatap alındığını zanneden kadrolardan söz ediyoruz.
    Müzakere masası, “geleneksel zaferle” şekillenmiş değil. Tam tersine, düşük yoğunluklu bir çatışmayı sonlandırmayı, mücadeleyi politik ve demokratik zemine taşımayı hedeflemektedir.  
    Müzakere masasındaki tarafların davranış, beklenti, öncelik ve yöntemleri farklı olmak zorundadır. Ancak, PKK’nın bazı kadroları, bu noktada gerçeklerle hayalleri birbirine karıştırıyorlar. Hükümetin güvenlik önceliğinin yerine, kendisinin maksimum tavizlerini ikame etmenin yollarını arıyor. Bu günkü tablo buna işaret ediyor.

     

    Bu köşe yazısı 17.02.2015 tarihinde Milliyet Gazetesi'nde yayımlandı.

    Etiketler:
    Yazdır