Arşiv

  • Nisan 2024 (12)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    PKK zafer mi kazandı?

    Nihat Ali Özcan, Dr.20 Mart 2015 - Okunma Sayısı: 1469

    Seçim yaklaştıkça PKK’nın dağdaki sorumlularının medyada görünürlükleri artmaya başladı. Bir yandan genel stratejinin gereklerini yerine getirirken, bir yandan da yaklaşan seçimlerde HDP için takviye kuvvet rolü oynuyorlar.  
    Yapılan açıklamalar analiz edildiğinde dört hedef olduğu görülüyor. Örgüt içi disiplini sağlamak, HDP’nin “yoldan” çıkmasına engel olmak ve gücün kimde olduğunu göstermek. Kamuoyunda, özellikle Kürtler arasında, “zafer kazanmış” algısıyla seçime gitmek. Üçüncüsü, Türkiye’ye “demokrasi” getirecek güç rolü oynamak. Bunu için, başkanlık dahil, yeni anayasal düzeni etkileyecek güç algısı yaratmak. Böylece daha geniş bir yelpazeden oy toplamak. Son olarak, uluslararası aktörlere Türkiye ve bölgede etkili oldukları mesajını vermek.


    Seçime giderken
    Tartışmaların arttığı bu günlerde PKK, bazı koşulların yerine getirilmesi halinde silahları bırakmaktan değil, Türkiye’ye yönelik silahlı mücadeleyi sonlandırmaktan söz ediyor. Gerekçe olarak Ortadoğu’daki kaosu ileri sürüyor. Sonuçta, kaostan çıkışın, Türkiye’nin değil, PKK’nın kendi karar ve araçlarıyla mümkün olduğunu düşünüyor. Bu bağlamda sınır dışında kalan silahlı gücün kullanım şekli, yer ve zamanına kendisinin karar vermesi gerektiğini ileri sürüyor. Bu talep ciddiye alınacak olursa hukuki, siyasi ve askeri boyutlarının ortaya konulması gerekmektedir.
    Sorun bununla da bitmemekte, eylemsizlik önerisinin hayata geçirilmesi bir dizi yeni koşula bağlanmakta. Bunların bir kısmı günlük tartışmalarla ilgili olsa da asıl ağırlığı genel politik hedefler oluşturmaya devam etmektedir.
    Suriye ve Irak’taki gelişmeler, PKK’nın askeri açıdan sıklet merkezini bu ülkelere kurmasını gerektirmektedir. Gerek silahlı gücünün bölünmemesi, gerekse bu ülkelerdeki DAİŞ’le mücadelede elde ettiği uluslararası meşruiyeti sürdürmesi için. Bu nedenle de Türkiye’deki mücadele stratejisini şimdilik “sandık” üzerinde kurmuş görünüyor.  
    Bu kararda genel seçimin taktik bir araç olması önemli. Özellikle örgüt içi emir komuta sisteminin işleyişi, örgüt disiplininin ölçülmesi, sadakat ve toplumu harekete geçirme kapasitesini anlama açısından. Nitekim önümüzdeki günlerde yoğunlaşacak siyasi hareketlilik seçimden sonrada örgüte lazım olacaktır.
    Öte yandan seçim sonuçları Kürtleri temsilde meşruiyet elde etmenin yollarından biridir. Örgütün pazarlık gücünü ve yerelde halkın kontrolünün boyutlarını ortaya koyar. Seçim sonrası politik-askeri stratejinin belirlenmesinde ve uygulanmasında işe yarar.
    Böyle bir ortamda görüşme/müzakere sadece devletin uyması gereken kurallar ve hassasiyetler manzumesi değildir. PKK temsilcilerinin zafer kazanmış “devlet” edası, Öcalan’ın demokrasi inşa rolü üslenmiş lider tavrı, sorunun ruhuyla hiç örtüşmüyor.
    Sonuçta devlet, yurttaşlarının “sorununu” görüşmeyi/tartışmayı önemsiyor. Toplumun çoğunluğu ise, PKK, bizim farkında olmadığımız büyük bir “meydan muharebesi ” kazanmış olmalı ki bu kadar üst perdeden şartları dikte ettirme hakkına sahip olduğunu düşünüyor, diyebilir.

     

    Bu köşe yazısı 20.03.2015 tarihinde Milliyet Gazetesi'nde yayımlandı.

    Etiketler:
    Yazdır