Arşiv

  • Nisan 2024 (12)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Musul, “mozaik” yapılar, mozaik gelecek

    Nihat Ali Özcan, Dr.18 Ekim 2016 - Okunma Sayısı: 1431

    Musul harekâtı başladı. Harekâtın her aşamasında ABD’nin “kamu diplomasisine” gösterdiği özen dikkat çekici. Anlaşılan Afganistan ve Irak işgalinden bir hayli ders çıkartılmış. Bu çerçevede ABD’li görevliler, “davet edilen misafir ülke” statüsünün gereklerini hassasiyetle yerine getirmeye dikkat ediyorlar. “Davet eden hükümeti” ezmemeye özen gösteriyorlar. Resmi açıklamalarda sorumluluğun Irak hükümetine ait olduğunu söylerken, yetkilinin başbakan, operasyonun ana yüklenicisinin de Irak ordusu olduğu ifade ediliyor. Tıpkı Obama’nın DAEŞ’le Mücadele Özel Temsilcisi’nin “Harekât açıklamasını Irak Başbakanı yapacak” ifadelerinde olduğu gibi.

    “Kamu diplomasisinin” DAEŞ gibi sorunlarda silahlı mücadele kadar önemli olduğu bir dönemden geçiyoruz. Kırılgan, “mozaik” bir sorunla, “mozaik” müttefiklerle ve “mozaik” yaklaşımlarla mücadele ilgilileri zorluyor. Bu nedenle operasyon “Birleşik Müşterek Özel Kuvvetler Harekâtı” olarak tanımlanıyor.

    Irak ve Suriye’de DAEŞ’le mücadeleyi sürdüren çok uluslu gücün liderliğini ABD yürütüyor. Harekâtın başarısı, birer canlı organizma gibi hareket edebilen, bağımsız “mozaik” organizasyonlardan aynı hedefe yönelmiş, uyumlu çalışabilen yeni bir yapı oluşturmaya bağlı. Şekli, karakteri, biçim ve hedefi birbirine benzemeyen, zorunlu olarak birbirine bağlı yaşayan, aynı sahayı, şehri paylaşan “mozaik” yapılar. Söz konusu “nezaket ve kibarlık” bu kırılgan yapıların yönetilmesinin zorluğundan kaynaklanıyor. Aksi takdirde “mozaik” yapılar hızla dağılabilir.           

    DAEŞ varlığını, ideolojisi kadar yerelde devam eden kriz ve çatışmalara borçlu. Bu nedenle mücadele stratejisi sadece coğrafi bir bölgenin/şehrin temizlenmesine indirgenemiyor. Fiziki ve fikri mücadelenin birlikte yürümesi gerekiyor ve strateji bu nedenle  “mozaik.”    

    Musul harekâtını referans alsak da başarının farklı ülkelerde yapılan polisiye ve istihbarat operasyonlarına, işbirliğine bağlı olduğunu biliyoruz.  Bu bağlamda mücadelenin fiziki sahası da “mozaik”. Etnik, dini, mezhebi, aşiretsel kompartımanlardan söz ediyoruz.

    DAEŞ’le savaşan silahlı unsurlar da “mozaik”. Bir yanda ABD ordusu gibi postmodern, iyi eğitimli, ultramodern silahlar taşıyan askerlerle, Ortaçağ feodal beylerinin silahlı unsurlarından esinlenerek kurulmuş, 1960’ların Kızıl Ordu’suna ait tankları kullanan devletimsi yapıların askeri güçleri yan yana savaşıyor. Dahası, sahada kendisini “tümen” olarak tanımlayan çok sayıda başıbozuk da “mozaiğin” diğer parçalarını oluşturuyor.     

    Tüm bunlar yetmiyormuş gibi, savaşan askerlerin/militanların motivasyonu da “mozaik”. Bir yanda dini/mezhebi/etnik intikam hırsıyla silahlananlar, öte yanda ganimet peşinde koşanlar, “terörle mücadele” edenler. Haliyle, ne ortak hukuk, ne kural, ne de askeri normlardan söz etmek mümkün.     

    Tablo böyle olunca nazik olmak bir zorunluluk haline geliyor, geleceğin tasavvuru muğlaklaşıyor ve “mozaik” düşünceler zihinlere hâkim oluyor

    Bu köşe yazısı 18.10.2016 tarihinde Milliyet Gazetesi'nde yayımlandı.

    Etiketler: Irak, DAEŞ,
    Yazdır