Arşiv

  • Nisan 2024 (10)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Hafıza ve Hocalı katliamı

    Nihat Ali Özcan, Dr.02 Mart 2019 - Okunma Sayısı: 1268

    26 Şubat 1992 Azerbaycan için Hocalı Soykırımı’nı anma günü olarak tarihe geçti. Karabağ’da konuşlu Sovyet Kızıl Ordusu’nun 366. Alayı’ndan da destek alan Ermeniler Hocalı’nın giriş ve çıkış yollarını kapatıp 25 Şubat gecesi katliam için harekete geçtiler. Sivil, silahsız, Azerbaycan Türkleri çocuk, kadın, ihtiyar ve genç ayrımı yapılmaksızın Ermeniler tarafından katledildi. Resmi verilere göre, o gece 613 kişi hunharca öldürüldü. Bunların 83’ü çocuk, 106’sı kadın önce işkence, ardından da katledildiler. Ayrıca, 487 kişi ağır yaralandı ve 1275 kişi rehin alındı. Geri kalan nüfus ise bölgeden kaçarak bin bir zorlukla canlarını kurtardılar. 26 çocuk yetim, 130 çocuk ise öksüz kaldı. Katliam o boyuttaydı ki Ermeniler şehitlerin gözlerini oymuş, kafa derilerini soymuş, bazı organlarını kesmişlerdi. Bazıları diri diri toprağa gömülmüştü. Hızını alamayan saldırganlar bazı şehitlerin de cesetlerini yakmıştı.

    Olayın doğrudan sorumluları arasında Ermenistan eski devlet başkanları Robert Koçaryan, Serj Sarkisyan ve eski savunma bakanı Seyran Ohanyan olmak üzere çok sayıda Ermeni devlet ve askeri yetkilisi yer aldı.

    Azerbaycan Devlet İktisat Üniversitesi Türk Dünyası İktisat Fakültesi öğretim üyesi Dr. Nazım Caferov*’un dediği üzere, Hocalı’da yapılanlar, uluslararası hukukun temel belgeleri çerçevesinde ele alındığında ciddi bir ihlale işaret ediyor. Nitekim birçok ülke bunu bir soykırım olarak tanımlamaktadır. Yaşanalar, Soykırım Suçunun Önlenmesine ve Cezalandırılmasına İlişkin Sözleşme’nin 2. maddesinde yer alan “milli, etnik, ırkî veya dinî bir grubu kısmen veya tamamen imha etme” biçiminde tanımlanan soykırım (genocide) suçu çerçevesinde değerlendirilebilir. Soykırım Suçunun Önlenmesine ve Cezalandırılma-sına İlişkin Sözleşme’de “bir grubun üyelerinin katledilmesi” ve b bendinde yer alan “grup üyelerine bedeni ve akli açıdan ciddi biçimde zarar verilmesi” koşulu, Hocalı hadisesinde vuku bulmuştur.

    Hocalı Soykırımı her sene Azerbaycanlılar tarafından dünyada törenler ve çeşitli etkinliklerle anılmaktadır. Amaç, Hocalı gerçeklerinin dünya kamuoyunca daha iyi bilinmesini sağlamak ve adaletin yerine gelmesi. Bu sayede, Meksika, Macaristan, Pakistan, Kolombiya, Çek Cumhuriyeti, Bosna-Hersek, Peru, Honduras, Romanya, Slovenya ve ABD’nin çok sayıda eyaleti, çeşitli düzeylerde Hocalı Soykırımı’nı tanıma kararları almışlar.

    20’nci yüzyılın son çeyreğinde yaşanan Azeri Türklerinin bu trajedisi ancak Hocalı konusunda gerçek adaletin sağlanmasıyla mümkündür. Uluslararası mahkemece soykırım olarak kabulü ve sorumlularının bu çerçevede hesap vermesi bir nebze acıları hafifletebilir. Azerbaycan ve Türkiye’nin gayretlerini bu yönde yoğunlaştırması gerekir. Bunun ilk koşulu, iki ülke halkının ortak hafızasını şekillendiren acıların başında gelen Hocalı’daki Ermeni mezalimini unutmamak, dönemin siyasi aktörlerini, koşullarını iyi izlemek ve bundan ders çıkartmaktır.

     

    *Dr. Nazim Caferov, Azerbaycan Devlet İktisat Üniversitesi Türk Dünyası İktisat Fakültesi’nde öğretim görevlisidir.

     

    Bu köşe yazısı 01.03.2019 tarihinde Milliyet Gazetesi'nde yayımlandı.

    Etiketler:
    Yazdır