Arşiv

  • Nisan 2024 (7)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Son GSYH verisinin düşündürdükleri

    Fatih Özatay, Dr.06 Mart 2020 - Okunma Sayısı: 1080

    Bugün grafiği bol bir yazı ile karşınızdayım. Grafiklerde hem GSYH’nin hem de bazı alt kalemlerinin 2018’in ilk çeyreği ile 2019’un son çeyreği arasındaki hareketleri gösteriliyor. 2018’in ilk çeyreğinden başlamamın nedeni o çeyreğin resesyon başlamadan önceki son çeyrek olması.

    Gözlemler şöyle: Birincisi, GSYH’miz artık resesyon öncesindeki düzeyinin üzerine çıkmış durumda. İkincisi, son iki çeyrekte hafif bir toparlanma gözlenmesine karşın yatırım harcamaları hale resesyon öncesindeki düzeyinin çok altında. Üçüncüsü, toparlanma tüketim kaynaklı (grafikler arasında olmayan ihracatın söz konusu dönemde büyümeye hep olumlu katkı verdiğini de unutmamak gerekiyor).

    Bunlar, üzerlerinde çok durulan olgular; yeni bir şey yok. Ancak dikkat edilmesi gereken bir nokta var. Özellikle döviz kurunun belli bir patikada artmasını sağlamaya çalışan ve dış borca dayalı ekonomi yapısını değiştirmek iddiasında olan bir ekonomi programı açısından önemli.

    Şu:  Mal ve hizmet ithalatımız GSYH’ye ve özel tüketime çok benzer bir hareket izliyor. Yatırım düzeyi kriz öncesine kıyasla hala yüzde 14 daha düşükken (2018Ç1: 100 iken 2019Ç4: 85.8), ithalatımız tüketime yönelik üretim ve ithalat için artıyor. İthalat artışı, döviz talebinde artış anlamına geldiğine göre, tüketim artışı döviz talebini de artırıyor. Farklı bir ifadeyle, sınırlı dış kaynak bulma kapasitemizi tüketim ağırlıklı alanlara kullanıyoruz.

    Bir de Corona salgını nedeniyle ihracatımızın ve turizm gelirlerimizin olumsuz etkilenme olasılığının az olmadığı düşünüldüğünde, “çok hızlı tüketici kredisi artışına dayanan ve sonrasında yatırımların devreye girmesini uman” büyüme modelini gözden geçirmekte yarar var. Bu gidişle, amaçlanın tersine, dönüp dolaşıp değiştirmek istenilen yapıya benzer bir yere gelmek üzereyiz. ‘Aynı’ değil ‘benzer’ çünkü eskisine kıyasla daha kırılgan bir yapı oluşturma riski az değil.

     

     

    Bu köşe yazısı 05.03.2020 tarihinde Dünya Gazetesi'nde yayımlandı.

    Etiketler:
    Yazdır