Arşiv

  • Nisan 2024 (10)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Yoksa icat çıkarmak hakikaten kötü müdür

    Güven Sak, Dr.09 Şubat 2008 - Okunma Sayısı: 1186

     

    Dikkat ediyor musunuz? Uluslararası bankacılık krizi denildiğinde esas olarak Amerikan bankalarından söz ediyoruz. Avrupa bankalarından tekil "kötü yönetim" örnekleri görüyoruz esasen. Avrupa finansal piyasalarındaki problem, ABD finansal piyasalarındaki kadar sistematik durmuyor. Amerika'da sistemli bir biçimde, tekil bankalara bakmaksızın, tüm bankaları kesen bir durum var. Buna karşılık, Avrupa finansal piyasalarında banka isimleri ile doğrudan ilişkilendirebileceğimiz tekil örnekler var. Yoksa burada da, Anglo Sakson hukuk sistemi ile Kıta Avrupası hukuk sistemi arasındaki farkın bir başka sonucunu mu görüyoruz? Gelin önce finansal yenilikler karşısında iki hukuk sisteminin yaklaşımını karşılaştıralım, sonra da bu durumda son bankacılık krizinin Avrupa ekonomilerinde yol açacağı yavaşlatıcı etkinin daha hafif olup olmayacağına bir bakalım.

    Finansal yenilik bizde yasak

    Hani herkes bu aralar "Avrupa, ABD'den ayrılır mı, ayrılmaz mı?" diye tartışıyor ya. O işe de bir bakalım. ABD, İngiltere, Japonya gibi ülkelerde geçerli olan Anglo Sakson hukuk siteminde "icat çıkarmak", Kıta Avrupası ülkelerinde geçerli olan hukuk sistemine göre daha kolaydır. Bizde, Almanya'da, Fransa'da ve diğer kıta Avrupası ülkelerinde "icat çıkarmak" göreli olarak daha zordur. Bizimkine benzeyen bir hukuk sistemine sahip ülkelerde, bir yeni finansal enstrümanı ya da işlemi yasal olarak tanımlayıp uygulamaya sokabilmeniz için, öncelikle, kanun kitabına onun adını "yapılabilir" olarak yazdırabilmeniz gerekir. Kitapta yeri olmayan aktivitenin gerçek hayatta uygulanabilme şansı yoktur. Halbuki Anglo Sakson hukuk sisteminde bir enstrüman ya da işlem "yasak" olarak tanımlanmamışsa, serbesttir. Kitapta adı geçmeyen finansal yenilik orada serbest iken, burada yasaktır. Peki, bu durumda, Kıta Avrupası hukuk sistemine dahil olan ülkelerde finansal yenilik nasıl yapılır? Finansal piyasalarda "icat çıkarmak" isteyenlerin, bizim gibi ülkelerde, öncelikle, finansal piyasaları düzenleyen kamu otoritesini ikna etmeleri gerekir. Bizim gibi ülkelerin bankaları, düzenleyici otoriteleri ikna etmeden yenilik yapamazlar. Planlanan yenilik herkesin bildiği bir malumat haline gelmeden gerçekleşemez. Durumu tahayyül edebiliyor musunuz? Oturup, düşünüyorsunuz, bir yeni piyasa imkanı buluyorsunuz. Yapılacak işe ihtiyaç var, herkes yararlanacak, siz de bu işi ilk başlatan olarak kâr elde edeceksiniz. Sakin olun ve sinirlenmeyin ama yapamazsınız. Bizim gibi hukuk sistemlerinde sizden beklenen, bildiğinizi herkesle paylaşmanızdır. Bu esasen kârlı iş imkanını, bedavaya, herkese anlatmak demektir. Olsun kanun böyledir.

    İşin suyu çıkartıldı

    Halbuki Anglo Sakson hukuk sisteminde, kâr elde etmek üzere, işleme hemen başlayabilirsiniz. Siz, başlangıçta elde edilebilecek, kârı toplamak üzere hemen devreye girer ve icadınızı gün ışığına kimseye sormadan çıkartırsınız. Yapmaya başladığınız işte, bir sakatlık varsa, devreye sonradan girmesi gerekenler otoritelerdir. "İcat çıkarmak için önceden izin almak" diye bir mekanizma Anglo Sakson hukuk sisteminde yoktur. Hal böyle olunca, oralarda yenilik yapmak, kârlı ve desteklenen bir alanken, buralarda "icat çıkarmak" başkasına para kazandırmak için düşünmek gibi bir şeydir. Sistemimiz aynen böyledir. Doğrusu ya, eskiden herkes bu durumdan fevkalade şikayetçiydi. Düşünce terinin karşılığını herkesle paylaşmak, düşünmeyi teşvik edici bulunmazdı. Ama bu aralar, vaziyet azıcık değişti. Amerikan bankalarındaki kriz, kredilerin suyunun suyunu da kullanma eğiliminden çıktı. Kontrolden çıkan finansal yenilikler süreci, finansal piyasalarda kredi değerliliğinin suyunu çıkardı. Her şey birbirine giriverdi. Nerede girdi? ABD finansal piyasalarında girdi. Kıta Avrupası bankalarının bilanço hasarı o kadar da yaygın olarak şimdilik gözlenmedi. Bu iki nedenden olabilir? Ya Kıta Avrupası bankalarında bilançolar yeterince şeffaf değildir. Ya da Kıta Avrupası hukuk sistemi o ülkelerin banka bilançolarını daha ciddi hasar görmekten korumuştur. Bize ikincisi doğruymuş gibi geliyor. Bu durumda, bankacılık denetim otoritelerinden önce, hukuk sistemini sorgulamak gerekmiyor mu? Düzenleyici otoriteler ABD'de değil ama Avrupa finansal piyasalarında ortaya çıkabilecek yeniliklerden doğrudan sorumlular. Sistemin tasarımı gereği bu böyle. Halbuki Avrupa finansal piyasalarında sistematik bir problem varmış gibi durmuyor. Buradan üç sonuç çıkabilir: Birincisi, Avrupa finansal piyasalarında faaliyet gösteren kurumların olası bilanço hasarının daha sınırlı olması demek, Amerika'dan gelen kredi daralması etkisinin bir kez daha ivmelenmeyeceğine delil olabilir. O vakit, başımızdaki bela katmerli hale gelmeyecektir. Ama bu başımızdaki belayı hafifletmeyecektir.  İkincisi, Sınırsız icat çıkarma özgürlüğü iyi değildir. Bu çağda, birilerinin "yahu bunlar neyi alıp satıyor?" diye merak edip, piyasalara göz ucuyla bakmasında sayısız fayda vardır. Üçüncüsü, ikinci sonucu düzeltmek içindir. Peki, ama İngiltere ve Japonya'da Anglo Sakson hukuk sistemine dahil değil mi? Dahil. Ama oralarda da bilanço hasarının boyutu daha sınırlı gözüküyor. Bu durumda, hukuk sistemi tercihi dışında başka unsurların da son yaşanan çalkantının ortaya çıkmasında belirleyici olduğunu söylemek mümkün görünmektedir.

     

    Bu yazı 09.02.2008 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır