Arşiv

  • Nisan 2024 (6)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Arjun Murti artık petrol dünyasının kâhini

    Güven Sak, Dr.24 Mayıs 2008 - Okunma Sayısı: 1076

     

    Arjun Murti bugün 39 yaşında. Kendisi halen Goldman Sachs'ta, bir yatırım bankasında, petrol analisti olarak çalışıyor. 35 yaşında yaptığı bir analiz sayesinde bugünlerde "petrol dünyasının kâhini" olarak ünlendi. Nedeni ise basit: Petrol fiyatlarının talep yönlü bir şokla hızla yükselebileceğini, 2004 yılında yazdığı iki rapor ile "süper kıvılcım" teorisini ortaya atarak ilk o söylemiş. 2005 yılında ise fiyatın 105 dolar olabileceğini açıklamış. Bunu söylediğinde petrol fiyatları daha 55 dolar civarında dolaşıyormuş. Herkes "Yok artık" demiş. Şimdilerde "petrol fiyatları 200 dolar olabilir" deyince, herkes birdenbire kulak kesildi. Hayat işte böyle, bir nevi "madem düşeceğim zamanı bildin, şimdi de öleceğim vakti söyle" durumu kendiliğinden hasıl oluveriyor. Nasrettin Hoca yüzyıllar öncesinden böyle söylememiş miydi? İşte aynen öyle. Halbuki Murti ilk analizini yayımladığında Goldman Sachs'ın o zamanki patronu Henry Paulson, Jr'un az başını ağrıtmamıştı. Şimdiki ABD Hazine Bakanı Henry Paulson, Jr., o vakitler Goldman Sachs'ın CEO'suydu. Adamı az terletmemişlerdi. Murti'nin analizi yayımlandıktan hemen sonra petrol fiyatları varil başına 58 dolara çıkmıştı da "öküzün altında buzağı arama ekibi", onu, Goldman Sachs'ın enerji masasının daha fazla kâr elde etmesi için piyasaları manipüle etmeye çalışmakla suçlamıştı. Hatta hatta bir kablolu televizyon programının sunucusu Murti'nin "karanlık bir geçmişe sahip olup olmadığını" ekranda sorgulamıştı.. Buradan, memleketimiz için hemen bir olumlu ara sonuç çıkartmak mümkün herhalde: Öküz altında buzağı arama ekipleri aynı seçme saçmalarla dünyanın her tarafında ve bu arada Anerika Birleşik Devletleri'nde de faaller. Türkiye'de belirgin bir gariplik bulunmuyor. Bu ekipler yalnızca bizde değil, her yerde mebzul miktardalar. Neyse biz konuya geri dönelim. Murti ve Goldman Sachs hakkındaki suçlamalar ayyuka çıkınca, Paulson 2005 yılındaki Goldman Sachs Genel Kurulu'nda hem raporu hem de analistinin meslek ahlakını savunmak zorunda kalmıştı. Kamunun devreye girerek manipülasyon soruşturması açması gerektiğine ilişkin isteklerin havada uçuştuğu bir dönemdi. Fiyatlar daha 55-60 dolar aralığındaydı. Kimse bugünkü 135 dolarları hayal dahi edemiyordu. Kendisi ile sonunda bir telefon görüşmesi yapmayı başaran Fortune dergisinden Andy Serwer Murti'nin raporu etrafındaki tartışmalardan şaşkına döndüğünü yazıyor 2005 yılı nisan ayında. Onu basından uzak durmaya çalışan, fotoğraf çektirmeye bile ikna edemediği bir kişi olarak anlatıyor. Murti, hayatına aracı kurumlarda "petrol şirketi hisse senetleri nereye gider?" analizi yaparak başlamış. İlk başta ConocoPhillips ve Valero Energy üzerine çalışıyormuş. O yıllarda, sonraları Merrill Lynch tarafından satın alınacak olan, yerel bir aracı kurumda, Denver'deki Petrie Parkman'da çalışıyormuş. Çin daha yeni uyanmaya başladığından, petrol piyasası derin bir uykudaymış o zamanlar. Boş zamanı fazla olan Arjun Murti oturup 1970'lerdeki petrol krizi üzerine işte o günlerde çalışmaya fırsat bulmuş. Zaten bu nedenle 2005'i tanımlarken "aynı 1970'lerdeki gibi" diyor herhalde. Aslında Murti'nin 2005 yılında yazdığı not, Amerikan ve Çin ekonomilerindeki yüksek tempolu büyümenin petrol talebini ve de fiyatı bir süre için artıracağını öne sürüyor. Hani ne derler? Ortada bir devrim filan yok. Klasik büyüme ve duraklama dönemlerinin fiyatlar üzerine etkilerinden bahsediyor. Artan fiyatların sonunda büyümeyi yavaşlatıp, talebi düşüreceğinden de bahsediyor. Yaptığı o zamanlarda 80 dolar düzeyinde dolaşan üst fiyat limitini 105 dolara doğru genişletmek. Sonuç aynı yere çıkıyor. Aslında rapor aynı 1970'lerde olduğu gibi, o günlerde de stok tutmanın son derece faydalı bir yatırım olduğunu vurguluyor. Burada 80 diyenle 100 diyen arasında sonuç açısından bir fark yok. Ama gelin görün ki, 100 dediğinizde bir basamak atlıyor ve tarihe geçiveriyorsunuz. Burada ikinci bir gözleme müsaade edin lütfen: Yeni bir şey söylediğiniz izlenimini yaratmanın en iyi yolu rakamlara bir basamak atlatmaktır. Türümüz işte böyledir. Analizin içeriği kadar, kâğıt üzerinde görünüşü ve biçimi de önemlidir. Ne kadar dramatik olursa, etkisi o kadar kalıcı olur. Bir basamak atlatmak dramatik etkiyi yoğunlaştırır. Hayat işte böyledir. Murti, arzın kolaylıkla artırılmasının mümkün olmadığına inanan analistler kampından. İngiltere, Norveç ve Meksika'daki petrol üretiminin azalışına bakıp böyle analiz yapıyor bazıları. Bir de arzın artırılabilir olduğunu düşünenler var. İşte onlar Brezilya'daki Tipu deniz dibi yataklarına referans veriyorlar mesela. Ama ortada daha kesin bir hüküm bulunmuyor. Analistler halen tartışıyor. Arjun Murti ve süper kıvılcım yaklaşımı artık tarihe geçmiş bulunuyor. O, petrol fiyatlarının yüz doların üzerine çıkabileceğini ilk yazan kişi. Bunu 2005 yılının yazında duyurmuştu. 2008 yılının şubatında petrol fiyatları 100 doların üzerine çıktı. Şimdi ise 100 doların bir nevi alt limit olduğunu, fiyatların birkaç yıl içinde 200 dolara vurabileceğini söylüyor. Bu kez herkes onu daha bir dikkatle dinliyor. Dedikleri ileriye yönelik iktisadi tahmin modellerine hemen ekleniyor. Arjun Murti artık bir kâhin muamelesi görüyor. Peki, petrol fiyatları 2005 yılındaki 50 dolardan, bugünkü 135 dolara yükselirken petrol çıkarma maliyetlerinin ne olduğunu hiç düşündünüz mü? Tüketici fiyatlarındaki artış yüzde yüzün üzerinde. Ama petrol çıkarma maliyetleri olduğu yerde duruyor. Yaklaşık 5 ila 15 dolar arasında değişiyor. Bu durumda aradaki fark ise hiçbir ek çaba gerektirmeden, bazılarının cebine giriyor. İşte dünyamızın "memleket fonları dönemi" bu sayede başlamadı mı? Peki, bu hakça bir durum mu? Bir şey yapmak gerekiyor mu? Bir şey yapmak mümkün mü? İsterseniz hep birlikte biraz düşünelim. Azıcık veri toplayalım. Sonra haftaya devam ederiz.

     

    Bu yazı 24.05.2008 tarihinde Referans Gazetesi'nde yayınlanmıştır.

    Etiketler:
    Yazdır