logo tobb logo tobbetu

Yurtdışına İşçi Göçünün 50. Yılı/ “Yeni Göçmen Politikası ile Tersine Beyin Göçü İçin Yol Haritası İhtiyaç” Son sayısında yurtdışına işçi göçünü konu alan İŞKUR’un süreli yayını “İstihdamda 3 i”, TEPAV Araştırmacısı Yaprak Kurtsal’ın değerlendirmelerine de yer verdi.
Haber resmi
23/09/2011 - Okunma sayısı: 5356

 

ANKARA – Türkiye’nin, yurtdışına işçi göçünün başlamasının üzerinden 50 yıl geçerken, göçmen politikası ve tersine beyin göçü konularında somut strateji ve politika ihtiyacına işaret edildi. TEPAV Araştırmacısı Yaprak Kurtsal, son sayısında yurtdışına işçi göçünü konu alan İŞKUR’un süreli yayını “İstihdamda 3 i Dergisi”nde yayımlanan yazısında, Türkiye’de son yıllarda beyin göçünü engellemeye yönelik çalışmalar hız kazanmış olsa da halen ortada somut strateji ve politikaların bulunmadığına dikkat çekti.

Kurtsal’ın “Türkiye’de Tersine Beyin Göçü: Geçmişe ve Günümüze Bakış: Nitelikli İşgücü ve Ekonomik Kalkınma İlişkisi” başlıklı yazısında, Türkiye’de 1960’ların başından başlayan beyin göçü sürecinin gelişimi ele alınırken, bu göçün çeşidinin yıllar itibariyle gösterdiği değişim değerlendirildi. Değerlendirmede, şöyle dendi:

“Özellikle 1970’lerin sonlarından itibaren ise Türkiye’den gelişmiş ülkelere yönelen göç akımlarının, vasıfsız işçilerin göçün­den ziyade yetenekli, vasıflı, eğitimli kişilerin, özellikle de araştırmacı ya da üniversite öğren­cilerinin göçü şeklinde gerçekleşmeye başladığını söylemek mümkündür. 1960’ların başında göç eden işgücünün içinde kalifiye işçilerin oranı yüzde 30’lar civarında olmuş iken, bu oran işçi alımının durdurulduğu 1975 sonrası dönemde yüzde 50’leri geçmiştir. Bu süreçte Avrupa ve ABD vasıflı iş gücü talebinde başı çekerken, va­sıfsız işçi alımı ise neredeyse durma noktasına gelmiştir. 2008 verilerine baktığımız zaman ABD’ye en çok öğrenci gönderen ilk 10 ülke arasında Türkiye’nin sekizinci sırada yer aldığı görülmektedir.”

Türkiye’deki yabancı işgücünün durumunu da inceleyen Kurtsal, “2010 yılında Türkiye’de bulunan yabancı doğumlu işgücünün diğer pek çok ülkeye göre daha düşük seviyede olduğunu görmekteyiz. 2010 yılında İsrail’de işgücünün yüzde 39’u, Birleşik Arap Emirlikleri’nde yüzde 67’si, Suudi Arabistan’da ise yüzde 28’i yurt dışı doğumlu iken, Türkiye’de bu rakam 1,9’dur” değerlendirmesinde bulundu.

Kurtsal, bununla birlikte Türkiye’de, beyin göçünü tersini çevirmeye yönelik çalışmaların öneminin giderek daha çok benimsenmeye başlandığını ve bu konuda çeşitli girişimlerin olduğunu da hatırlattı:

“Örnek vermek gerekirse, yabancıların Türkiye’de çalışma izni alma süreçleri son yıllarda büyük ölçüde kolaylaştırılmıştır. Uzun yıllardır süreci zorlaştıran bürokratik işlemler internetten işlem yapılabilmesi yolu ile büyük ölçüde çözülmüş ve geçmişte doksan güne kadar varabilen bekleme süreleri, bir ya da iki haftaya kadar indirilebilmiştir. Bunun yanı sıra, Türkiye’de özellikle son yıllarda Türk üniversitelerinde eğitim gören yetenekli yabancı beyinleri ülkede tutmaya yönelik bir takım çalışmalar başlatılmıştır.”

Tüm bu gelişmelere bakıldığında Türkiye’de son yıllarda beyin göçünü engellemeye yönelik çalışmalar hız kazansa de halen ortada somut strateji ve politikaların bulunmadığına dikkat çeken Kurtsal, “Türkiye’nin yeni bir göçmen politikası çerçevesi geliştirmesi ve somut yol haritaları ile beyin göçünü tersine çevirmeye yönelik adımlar atması bu kapsamda büyük önem taşımaktadır” değerlendirmesinde bulundu.

 

Yazıya ulaşmak için tıklayınız.

Yazdır

« Tüm Haberler