Arşiv

  • Nisan 2024 (12)
  • Mart 2024 (19)
  • Şubat 2024 (19)
  • Ocak 2024 (18)
  • Aralık 2023 (17)
  • Kasım 2023 (14)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)

    Arsa rantı, mühendislerin mühendislik yapmasını engelliyor

    Güven Sak, Dr.08 Eylül 2014 - Okunma Sayısı: 4032

    Geçenlerde Başbakan Yardımcımız Sayın Ali Babacan, Türkiye'nin artık inşaattan sanayiye dönmesi gerektiğinin altını çizdi. Emsal artışları ile gelen arsa rantının, ülkenin iktisadi kapasitesi açısından yol açtığı çürütücü etkiden de bahsetti. Ne diyeyim? Mühendislerimiz sevinmeye başlasın. Binlerce kere doğru tespitler. Ben, şimdi Sayın Babacan’ın açıklamaları ile birlikte, son derece önemli bir kavşak noktasında olduğumuz kanaatindeyim. Türkiye’nin doğal kaynağı, petrolü filan yok. Ama arsa rantı, aynı petrol üreten ülkelerdekine benzer bir doğal kaynak lanetine (resource curse) yol açıyor. Kaynak dağılımını bozuyor. Ülkenin beceri setini çoraklaştırıyor. Mühendislerin mühendislik yapmasını engelliyor. Anlatmak isterim. Anlatayım ki tartışıp doğruyu bulalım. Malum, son günlerde unutmuş olsak da "Barikayı hakikat, müsademei efkardan doğar".

    Türkiye'nin elektronik sanayi devi bu aralar neye kaynak ayırdı? İstanbul'a AVM yaptı. Memleketin ihracat öncüleri şimdilerde ne işle uğraşıyor? İnşaat yapıyor. Sıfırdan yüksek teknolojili bir alanda para kazanan ilk olarak ne yapıyor? Bir inşaat projesi kapıyor, parasına para katıyor. Siyasi katakullilerle emsalin değiştirilip arsa rantının kapılabildiği bir yerde, kimsede ARGE sabrı olmaz. Birkaç yılda köşeyi dönmek varken, kim bekler sabırla tohumdan ağacın çıkmasını?

    Bakın Türkiye'nin büyüme rakamlarına. Görünen o ki, benzer ülkelerle karşılaştırıldığında, Türkiye uzun dönemde yeterince hızlı büyümüyor. Bu bir. İkincisi ise, Türkiye'de imalat sanayiinin büyümeye katkısı başka ülkelerdekinin gerisinde. Türkiye’nin de dâhil olduğu üst-orta gelirli ülkelerde, 2000-2010 döneminde, büyümenin yüzde 18,5'i imalattan gelmiş. Türkiye'de bu oran yüzde 6,3. Üçüncüsü, Türkiye'nin imalattan çıkış hızı, kendi grubunun çok üzerinde. Milli gelir içinde imalatın payı, 2000-2010 döneminde üst-orta gelir grubunda ortalama 1,1 yüzde puan azalırken, Türkiye’deki azalma 3,8 yüzde puana çıkıyor. Almanya ve Kore'ye bakın mesela. Bu ülkelerde imalatın milli gelir içindeki payı, Türkiye'de olduğundan daha yüksek. Ama imalatın milli gelir içindeki payı Almanya ve Kore’de azalmıyor, artıyor. Türkiye ise imalattan hızla uzaklaşıyor. Şimdi bunu eğip bükmenin hiç manası yok. Hakikat, kabak gibi ortada duruyor. Malum, "zırva tevil kaldırmaz" demiş atalarımız. Arsa rantı laneti, Türkiye'nin uzun vadeli büyüme hızını olumsuz etkiliyor. Önce bir onun altını çizeyim.

    Sanayisini kaybeden bir ülke, geleceğini de kaybeder. Çünkü sanayisini kaybeden bir ülke inovasyon kabiliyetini de yitirir, geleceğe ayak uyduramaz. Çünkü sanayisini kaybeden bir ülkenin imkânlar seti daralır. Sanayisini kaybeden bir ülkenin mühendisleri, mühendislik yapamaz. Onun yerine fakülteden mezun olunca bir yerlerde MBA yapıp, bir büyük şirkette satış/pazarlama yaparlar. Ya da başka ülkeye mühendislik yapmaya giderler. Neden? Memlekette ARGE yapan, ÜRGE yapan şirket olmazsa, mühendis mühendislik yapamaz. Mühendislik yapabileceği yeri arar. Konuyla ilgili LinkedIn rakamlarını daha önce vermiştim. LinkedIn'in geçenlerde yayımladığı bir başka çalışmada da hangi şehirlerin nitelikli insan çekebildiği yer alıyordu. İlk 10'da tam 5 Hindistan şehri vardı. Biz ortada yoktuk. Türkiye bu dördüncü sanayi devriminde de nal toplayacak galiba.

    LinkedIn bir büyük profesyonel sosyal medya ağı. Şimdilerde LinkedIn ağının içinde farklı ülkelerden yaklaşık 300 milyon kişi var. LinkedIn’de kayıtlı teknik becerilere sahip kişilerin göç yollarına bakmışlar. Teknik beceri deyince en çok aranan ilk üç şöyle: Bilgi işlem altyapısı ve sistem yönetimi, Java tabanlı bilgisayar algoritması geliştirebilme, web programlama. Bir nevi, dördüncü sanayi devriminin beceri listesi bana sorarsanız. Peki, bunlar en çok nereye gidiyor?

    Kaynak: http://linkd.in/1pD2eQY

    LinkedIn verilerinde, “en fazla teknik kabiliyete sahip kişiler en çok nereye gidiyor?” diye sorgularsanız, karşınıza Bangalore şehri çıkıyor. İlk dört Hindistan’dan, sonra gelen üç şehir Amerika’dan, bunları takip eden iki şehir Avustralya’dan, 10’uncu ise yine Hindistan’dan çıkmış. 2013 yılında Bangalore’a giden LinkedIn üyelerinin yüzde 44’ü teknik bilgiye sahip. Bu ne demek? Bazı merkezler teknik bilgi sahibi insanları kendisine doğru çekiyor demek. Oralara gitmek için mutlaka o teknik altyapıya, o beceri setine sahip olmanız gerekiyor. Ben Türkiye’nin mutsuz mühendislerinin de en sonunda böyle bir yerlere doğru gitmek zorunda kalacağını düşünüyorum. Bizim mühendislerimiz neden mutsuz? Çünkü hem biliyorlar, hem o teknik altyapıya sahipler, hem de yapamıyorlar. Arsa rantı mühendislik yapmalarını engelliyor.

    Bir ülkenin sanayi politikasının ille de “bizim sanayi politikamız şöyledir” diye yazılı olması gerekmiyor. Vergi yasalarınız hangi aktiviteyi kolluyor? Hangi iş vergiden muaf? Bunlar önem taşıyor. Böyle bakarsanız, Türkiye’nin, son on yıldır, sanayi politikasının özü inşaat yapmaktır. Sanayisizleşmenin, sanayi politikası olduğu bir ülkede mühendisler mutsuz olur. O ülkeden bir hayır gelmez.

    Sayın Ali Babacan’ın son açıklaması hedefi tam 12’den vurmuştur. Not edeyim.

    Bu köşe yazısı 08.09.2014 tarihinde Dünya Gazetesi'nde yayımlandı.

    Etiketler:
    Yazdır