Arşiv

  • Kasım 2023 (13)
  • Ekim 2023 (15)
  • Eylül 2023 (12)
  • Ağustos 2023 (21)
  • Temmuz 2023 (18)
  • Haziran 2023 (13)
  • Mayıs 2023 (9)
  • Nisan 2023 (9)
  • Mart 2023 (11)
  • Şubat 2023 (9)
  • Ocak 2023 (8)
  • Aralık 2022 (10)

    Merkez Bankasından mektuplar
    Burcu Aydın Özüdoğru, Dr. 29 Temmuz 2023
    Merkez Bankası Enflasyon Raporuyla önümüzdeki üç yıl için enflasyon beklentilerini açıkladı. Buna göre 2023 yıl sonunda enflasyon oranını %58, 2024’te %33 ve 2024’te %15 olarak öngörüyor. Özetle Merkez Bankası, önümüzdeki üç yıl içerisinde hedefi olan %5 enflasyon oranından önemli ölçüde sapma olacağını bekliyor. [Devamı]
    Hadi hayırlısı
    Fatih Özatay, Dr. 23 Haziran 2023
    Yazıyı yazmak için bilgisayarın başına oturduğum an itibarıyla durum şöyleydi: Hazine ve Maliye Bakanı değişmişti. Devir-teslim döneminde yeni bakan rasyonel (akla uygun) politikalara dönüleceğini açıklamıştı. Farklı bir ifadeyle, seçime kadar uygulanmakta olan ekonomi politikasının akla uygun olmadığını belirtmişti. Merkez Bankası Başkanı değişmişti. Eski Merkez Bankası Başkanı ise Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu Başkanı olmuştu. Yani, akla uygun olmadığı ima edilen ekonomi politikasının önemli uygulamalarına imza atan bir kişi, önemli bir başka kurumun başkanlığına getirilmişti. Akla uygunluk açıklamasının ardından nerdeyse üç hafta geçmişti ama henüz açıklanmış bir ekonomi programı yoktu. Buna karşılık bir önemli değişkene ilişkin (asgari ücret) karar alınmış, bir diğeri (polit [Devamı]
    Kendi kendine faizi düşürmek lüksünden yoksun kalmak...
    Fatih Özatay, Dr. 14 Şubat 2018
    Gelişmekte olan ekonomilerin özellikle tasarruf açığı olanlarının finansal piyasalarında önümüzdeki dönem gergin geçecek. Malum, başta ABD Merkez Bankası olmak üzere büyük gelişmiş ekonomilerin merkez bankalarının önemli bir kısmı ya para politikalarını sıkılaştırmaya başladılar ya da başlamak üzereler. Türkiye özelinde, bu resme jeopolitik gelişmeleri de ekleyebilirsiniz. Ortalık fazla gerilmeden, olası döviz kuru gelişmeleri karşısında faiz politikası hakkında birkaç şey söylemek istiyorum.2001 krizi sonrasındaki beş-altı yıllık dönemi düşünün. Maliye politikası düzgün bir şekilde kamuoyuna daha önceden açıklandığı biçimde yürütülüyor. Para politikası enflasyona odaklanmış vaziyette. Bankacılık sektörünü sağlamlaştırmak üzere bir dizi reform yapılıyor. İstikrarı sağlamaya yönelik bu poli [Devamı]
    Söz konusu kur sıçramasıysa gerisi teferruattır
    Fatih Özatay, Dr. 29 Kasım 2017
    Söz konusu döviz kurundaki sıçrama olunca herkes ayağa kalkıyor; gerisi teferruat düzeyine iniyor. Bırakın bu düzeyde bir tepkiyi, bunun ben diyeyim beşte biri, siz deyin onda biri kadar tepki, ne işsizlik sıçradığında ne de enflasyon alıp başını gittiğinde veriliyor; onlar birer teferruat olarak görülüyor. Elbette bu davranış biçiminin geçmişte yaşadığımız krizlerin hala hafızamızda canlı olması ile çok yakından bir ilgisi var. Neredeyse kur sıçraması krizle eş anlamlı hale geldi ülkemizde. Doğru değil elbette; her kur artışına kriz demek mümkün değil: Kriz statüsünü “kazanabilmesi” için arkasından banka ya da şirket iflasları (ya da kapatmaları, el koymaları), işsizlikte sıçrama, ekonomide daralma gibi gelişmelerin en azından bir kısmının yaşanması gerekir.Şüphesiz kur sıçramalarına karş [Devamı]
    Şapkadan tavşan yerine temel sorunlarımıza çözüm çıkarsak?
    Fatih Özatay, Dr. 15 Kasım 2017
    Merkez Bankası (MB) son zamanlarda döviz piyasasındaki hareketlere karşı bazı adımlar atıyor. Bunlardan ihracat reeskont kredilerine ilişkin olanı geçen yazıda tartışmış “ve ne gerek var” demiştim. Zira Şubat 2018’e kadar yürürlükte kalacak bu kararla süre zarfında kredisini geri ödeyecek olana MB eliyle kaynak aktarılıyor, buna karşılık bu süre başlamadan birkaç gün önce ödeyenler ya da bittikten hemen sonra ödeyecekler dezavantajlı duruma düşüyorlardı. Bu kararda en sakıncalı olan elbette işin “kaynak aktarımı” kısmı, avantaj/dezavantaj ikincil planda. Bir de döviz kurunun Şubat 2018 değeri için bir sinyal veriliyor. Bu sakıncalar nedeniyle “ne gerek var”dı.Hafta başında bir MB yetkilisi şirketlere döviz kuru riski koruması sağlayacak Türk lirası uzlaşmalı vadeli döviz işlemlerine başlam [Devamı]
    Reeskont kredisi ve ekonomik temellerle uyumsuz kur hareketleri
    Fatih Özatay, Dr. 08 Kasım 2017
    Uzun bir süredir para politikası hakkında yazmak içimden gelmiyor. İki temel nedenle: Birincisi, bugün Türkiye’nin ekonomik alanda karşı karşıya kaldığı sorunların çözümü büyük ölçüde ekonomi politikası dışındaki alanlarda (kural hâkimiyeti, hukuk sistemine güven, demokrasi, dış politika…) atılacak bir dizi adıma bağlı; para politikasıyla bir ilgisi yok. İkincisi, “kendi hedefini önemsemeyen” bir para politikası uygulaması var yıllardır; ne yazacağım?Bu orucumu bozuyorum; zira son günlerde para politikası alanında bir dizi gelişme var: Yılın son enflasyon raporu açıklandı. Merkez Bankası (MB) ihracat reeskont kredilerine ilişkin yeni bir karar aldı. Bu kararı alırken “son dönemde piyasalarda ekonomik temellerle uyumlu olmayan fiyat oluşumu” var dedi. Türkiye’de bir süredir sıkı para politi [Devamı]
    Üstüme vazife değil ama…
    Fatih Özatay, Dr. 26 Temmuz 2017
    Perşembe günü Merkez Bankası Para Politikası Kurulu toplantısı var. Merkez Bankası’nın ne karar alacağı konusunda pek bir tartışma yok ortada. Bunun bir nedeni “yaz rehaveti”. Ama asıl nedeni, ortada “ilginç bir olay” olmaması. “Olay yok” derken, döviz kurunun son haftalarda izlediği sakin seyri kastediyorum. Aynı “sakinlik” enflasyon açısından da geçerli olsaydı, Para Politikası Kurulu’nun toplantısı hakkında orada burada konuşulmaması çok olumlu bir gelişmeye işaret edecekti; “döviz ve enflasyon açısından her şey normal” diyecektik. [Devamı]
    Kalkınmacı merkez bankacılığı
    Fatih Özatay, Dr. 03 Mayıs 2017
    İki hafta önce bir konferansın soru-cevap kısmında cevaplamam istenen sorulardan biri “kalkınmacı merkez bankacılığı” hakkında ne düşündüğümdü. Anlamadım ilk başta; oksimoron bir tanımlama diye düşündüm ama tam da öyle değildi. Sonuçta bir merkez bankası işini doğru yaparsa ülkenin ekonomisine olumlu yönde katkı yapardı. Ekonomiye olumlu katkı yapmak elbette “kalkınma” ile eş anlamlı değildi ama uzaktan da olsa bir bağlantı kurulabilirdi. Soruyu yöneltenden sorusunu biraz daha açmasını istediğimde, “enflasyon hedeflemesi yerine nominal GSYH hedeflemesi”ni kastettiğini belirtti.Kalkınma büyümeye göre çok daha geniş bir kavram; büyümeyi de içeriyor elbette ama daha pek çok unsuru da içinde barındırıyor: Temiz bir çevre, daha az bebek ölümü, herkesin eğitime ulaşabilmesi ve eğitimin kaliteli [Devamı]
    Biz bu işi neden yaptık?
    Fatih Özatay, Dr. 22 Şubat 2017
    1 Kasım 2016 tarihinde, yani bundan üç ay yirmi iki gün önce bir dolar 3 lira 10 kuruştu. Merkez Bankası’nın (TCMB) faizi ise yüzde 7.80 düzeyindeydi. Bu tarihten itibaren döviz kurunda baş döndürücü bir artış gördük: Bir ay sonra –aralık ayının başında- dolar kuru 3.45’e çıktı; farklı bir ifadeyle kur yüzde 6 arttı. Aradan bir ay daha geçti ve yeni yılın ilk iş günü bir dolar 3.54’e yükseldi. Yirmi beş gün sonra, 27 Ocak günü döviz kuru 3.88’e sıçradı. Bu yazının kaleme alındığı pazartesi günü ise bir dolar 3 lira 62 kuruşa gerilemişti (tüm bu hareketler grafikte gösteriliyor).Soru şu: Ne oldu da üç aydan biraz kısa bir sürede 3.10’dan 3.88’e sıçrayan, yani yüzde 25.2 oranında artan döviz kuru, bir aydan kısa bir sürede 3.62’ye geriledi? Soru şüphesiz çok kolay bir soru; yanıtı yeteri kad [Devamı]
    Şimdi bu işin dibini görmüş sayılır mıyız?
    Güven Sak, Dr. 16 Şubat 2017
    Ocak ayının başlarında 1 Dolar yaklaşık 3,60 Lira ediyordu. Bugün yine benzer bir noktaya geldik ama Ocak ayı sonunda 3,90’a yaklaşan bir seviyeden. 2015 yılı Ocak ayının başında 1 Dolar 2,30 Liraydı, hatırlatayım. O günden beri Lira Dolar karşısında hızla değer kaybetti, sonra biraz toparlandı. Ocak ayı sonunda baksanız 2 yıllık değer kaybı yüzde 70’e yakın olurdu, bugün yüzde 57’de duruyor. Türk Lirasının Amerikan Doları karşısındaki serencamında artık işin dibini görmüş sayılır mıyız? Doğrusu ya,  ben bu soruyu “Hayır” diye cevaplama eğilimindeyim, “biz daha bu işin dibini görmüş filan değiliz”. Gelin kısaca bir  ne düşündüğümü anlatmaya çalışayım. [Devamı]